mountaincat
Benim küçüklüğünden beri aşırı yaramaz, başı beladan kurtulmayan, fırlama ve anti-kahraman özellikler taşıyan bir kuzenim var. Daha ilkokul 1. sınıfta yaptığı haylazlıklar yüzünden okuldan atıldı ve konfeksiyon atölyesinde çalışmaya başladı o kadar söyliyim. Arada bir bunla biz dışarı Ps'ye ve ya ka
Benim küçüklüğünden beri aşırı yaramaz, başı beladan kurtulmayan, fırlama ve anti-kahraman özellikler taşıyan bir kuzenim var. Daha ilkokul 1. sınıfta yaptığı haylazlıklar yüzünden okuldan atıldı ve konfeksiyon atölyesinde çalışmaya başladı o kadar söyliyim. Arada bir bunla biz dışarı Ps'ye ve ya kahvede oyun oynamaya çıkıyoruz. Hep mankenler, çıplak poz veren fotomodeller vs. hakkında komiklik olsun diye absürd şeyler söylerdi ama geçen birşey dikkatimi çekti:
Gazete'de Cristiano Ronaldo'yla Irina Shayk'ın fotoğrafı vardı. Göz gezdirirken Irina Shayk'la ilgili "Off çok fena karı" türünden şeyler söyledi. Ben de "Aynen Ronaldo bunu ne sikiyodur he" dedim. O da "Sadece kendisi sikmiyodur. Bir de başkalarını siktiriyodur bir bakayım nasıl sikiyolar diye. Karşılarına geçip izliyodur" gibi bir şey söyledi :D Ben o zaman sadece güldüm geçtim. Aklıma bu Cuckold olayı gelmişti ama konuyu uzatmadım. Bu olaydan sonra başka bir gün yine yanyanayız oturuyoruz masada, önümüzde de gazete var. Ben yine Ronaldo'nun fotoğrafını gördüm, bu sefer onu yoklayıp biraz ağzını aramak için konuyu açtım. "Bu Ronaldo'nun manitası dehşet bi şey ya, nasıl siktiyordur di mi?" dedim. O da yine "Oğlum ben sana bişey diyim mi, o karıyı sikmekle kalmıyordur başkalarına da siktiriyordur, acaba bu karı nasıl sikilir diye" :D. Ben de "Oğlum başkasına neden siktirsin ki?" dedim. "Hacı geçen bir belgeselde izledim, öyle bir tarikat varmış İsviçre'de mi nerde, birbirlerinin karısına çakıyormuş. Bence Ronaldo'da alıyodur karıyı gece kapıcıya, arkadaşlarına falan verip alın sikin diyordur, izliyodur sonra zevk için" gibi bir şey dedi.
Şimdi bu çocuk küçüklükten beri böyle fantastik bir çocuk. Güzel bir kadın gördüğünde "Ben bunun bokunu yerim, çişini içerim" vs. de diyordu. Tabi onu yapanlar da var. O da ayrı bir kategori mesela. (Yani bu çocukta hem cuckold; hem de bu fantazi olabilir mi?)
Şimdi bu çocuk her ağzına geleni söyleyen yapıda bir insan olduğu için pek ciddiye alamıyorum. İlkokul eğitimi bile almamış biri olarak Cuckold türü tabirleri bilmiyordur. Beni şüpheye düşüren şey bu çocuğun cuckold ve ya böyle işemeli vs. fantazileri var mıdır? Varsa çok üzüleceğim çünkü. Onu bu tarzda konuşturtan şey yalnızca fırlamalığından ve fantastik hayal gücünden dolayı olabilir değil mi? İlla böyle sapkınlıkları olacak diye bir şey yok?
Gazete'de Cristiano Ronaldo'yla Irina Shayk'ın fotoğrafı vardı. Göz gezdirirken Irina Shayk'la ilgili "Off çok fena karı" türünden şeyler söyledi. Ben de "Aynen Ronaldo bunu ne sikiyodur he" dedim. O da "Sadece kendisi sikmiyodur. Bir de başkalarını siktiriyodur bir bakayım nasıl sikiyolar diye. Karşılarına geçip izliyodur" gibi bir şey söyledi :D Ben o zaman sadece güldüm geçtim. Aklıma bu Cuckold olayı gelmişti ama konuyu uzatmadım. Bu olaydan sonra başka bir gün yine yanyanayız oturuyoruz masada, önümüzde de gazete var. Ben yine Ronaldo'nun fotoğrafını gördüm, bu sefer onu yoklayıp biraz ağzını aramak için konuyu açtım. "Bu Ronaldo'nun manitası dehşet bi şey ya, nasıl siktiyordur di mi?" dedim. O da yine "Oğlum ben sana bişey diyim mi, o karıyı sikmekle kalmıyordur başkalarına da siktiriyordur, acaba bu karı nasıl sikilir diye" :D. Ben de "Oğlum başkasına neden siktirsin ki?" dedim. "Hacı geçen bir belgeselde izledim, öyle bir tarikat varmış İsviçre'de mi nerde, birbirlerinin karısına çakıyormuş. Bence Ronaldo'da alıyodur karıyı gece kapıcıya, arkadaşlarına falan verip alın sikin diyordur, izliyodur sonra zevk için" gibi bir şey dedi.
Şimdi bu çocuk küçüklükten beri böyle fantastik bir çocuk. Güzel bir kadın gördüğünde "Ben bunun bokunu yerim, çişini içerim" vs. de diyordu. Tabi onu yapanlar da var. O da ayrı bir kategori mesela. (Yani bu çocukta hem cuckold; hem de bu fantazi olabilir mi?)
Şimdi bu çocuk her ağzına geleni söyleyen yapıda bir insan olduğu için pek ciddiye alamıyorum. İlkokul eğitimi bile almamış biri olarak Cuckold türü tabirleri bilmiyordur. Beni şüpheye düşüren şey bu çocuğun cuckold ve ya böyle işemeli vs. fantazileri var mıdır? Varsa çok üzüleceğim çünkü. Onu bu tarzda konuşturtan şey yalnızca fırlamalığından ve fantastik hayal gücünden dolayı olabilir değil mi? İlla böyle sapkınlıkları olacak diye bir şey yok?
0
Ben ilkokul mezunu bir İsviçreli olarak o tarikatın kurucusuyum yalnız. ortaokula devam etmiş olanları da almıyoruz tarikata. zaten ne oluyorsa ilkokulda kalanlarda oluyor, bu cuckold, femdom gibi etkinlikler hep bizim başımızın altından çıkıyor.
0
@m murphy neden bu tarzda bir cevap verdin anlamadım. Bu başlığın kafa bulma gibi bir derdi yoktur ve anlattıklarımda baştan aşağı samimiyim.
0
Cuckold mu bilemiycem de çok enteresan, orijinal bi insanmis.
Yaşi kaç bu arada?
Yaşi kaç bu arada?
0
böyle bir cevap verdim çünkü ilkokul eğitimi bile almamış geri zekalı biriyim.
0
@damdanakan 24 yaşında. Aslında genelde hep makarasına konuşur ama bu konu içgüdüsel bir saplantı içerdiği için, şüpheye düşerek ardında bazı gerçeklikler aramaya başladım.
0
@m murphy geri zekalı olmanın ilkokul eğitimi almamanla bir ilgisi yok, o doğuştan. Benim kuzenim de ilkokul eğitimi almadı ama oldukça zekidir.
0
18- 19 yaslarindaysa ergenligin verdiği gazla boyle konuşuyordur, diyecektim ama ergenliği geceli çok olmuş.
Kendine, çevresine zarar verme gibi bi eğilimi yoksa, yaninda böyle apir sapir konusmasindan rahatsız olmuyorsan çocuğu fantezileriyle başbaşa birak bence. Kime, ne zarari var?
Kendine, çevresine zarar verme gibi bi eğilimi yoksa, yaninda böyle apir sapir konusmasindan rahatsız olmuyorsan çocuğu fantezileriyle başbaşa birak bence. Kime, ne zarari var?
0
@damdanakan yo rahatsız olmaktan değil aksine beni güldürüyo, ne zaman yanına gitsem kahkalarla ayrılıyorum yanından. Beni üzecek şey yakınımın böyle çok anormal bulduğum ahlak dışı bir saplantıya sahip olması olur. Sonuçta örfümüze, adetimize aykırı. Ama tabi sırf makarasına söylediği bir iki cümleden de böyle bir sonuç çıkaramayız heralde.
0
@mountaincat, öff be. ne yaptın ya. resmen ters köşe yaptın bizi. süper koydun ya lafı. resmen gediğine oturttun. hani daha önce bin kez şahit olmasak böylesine, ağlayacaktık. o derece soktun. kanırttın kanırttın.
dur sana cevap vereyim: senin kuzen muhtemelen senin gibi arkadaşlarıyla olm onu nasıl sikeriz, yavrum buna nasıl sokarız, oyh bunu nasıl domaltırız diye gördükleri bütün kadınların oralarını buralarını saatlerce inceledikleri için bu tip diyaloglara giriyor olması doğal. bunun cuckold ile alakası yok. fantazi değil bildiğin abazalığın dile vurması.
dur sana cevap vereyim: senin kuzen muhtemelen senin gibi arkadaşlarıyla olm onu nasıl sikeriz, yavrum buna nasıl sokarız, oyh bunu nasıl domaltırız diye gördükleri bütün kadınların oralarını buralarını saatlerce inceledikleri için bu tip diyaloglara giriyor olması doğal. bunun cuckold ile alakası yok. fantazi değil bildiğin abazalığın dile vurması.
0
mörfiye takılma sen, başarısız bir troll girişimi o.
öncelikle kuzenin fantastik değil. o konu bambaşka bir şey :) ama eğitimsiz biri. bu konuşmaları o yüzden. dikkat çekmeye, (iyi-kötü) kendince bir kimlik kazanmak istiyor. kakold filan olduğunu düşünmüyorum.
ayrıca ne biçim okulmuş öyle, 1.sınıfta çocuk mu atılırmış okuldan? kuzenine değil, okula şaşırdım doğrusu.
öncelikle kuzenin fantastik değil. o konu bambaşka bir şey :) ama eğitimsiz biri. bu konuşmaları o yüzden. dikkat çekmeye, (iyi-kötü) kendince bir kimlik kazanmak istiyor. kakold filan olduğunu düşünmüyorum.
ayrıca ne biçim okulmuş öyle, 1.sınıfta çocuk mu atılırmış okuldan? kuzenine değil, okula şaşırdım doğrusu.
0
hacı yeni öğrendiği bir şey ilginç gelmiş anlatıyo işte konusu açıldığında bu kadar deşecek bir şey yok bence.
0
cuckold var kesin bilgi. ama cuckold genelde sadece kişinin kendisine ve varsa eğer ilişkisine zarar veren bir fantezi/istek. ha bok yemek çiş içmek falan da öyle ama onlar bana fazla ilginç geliyo. ama yine de bilemedim ya, cuckold fantezisi olan biri ulu orta "üf ne siktiriyodur" muhabbeti yapmaz diye düşünüyorum. sırf daşak muhabbeti olsun diye böyle bi şeyi söylemesi de fazla garip geliyor bana açıkçası. bence cuckold fantezisi var ama işte ciddi bi şekilde "var" demek yerine böyle şaka yollu söylemeye çalışıyo.
hatta şöyle bi teorim var: bunun yüzünden kendini çok suçlu, ezik, kötü falan hissediyor ve onaylanma ihtiyacı duyuyor. kendini sana yakın hissettiği için de sana karşı yapıyor bunu. yani "abi ben sevgilimi sktirmek istediğim için çok kötü hissediyorum ama kötü hissetmemem lazım. beni bu konuda rahatlatman lazım" demek istiyor, diyemediği için böyle bir yola başvuruyor. gibi gibi. ama yine 24 yaşına gelmiş bir adamın bu fanteziye sahipse (ki bu çok daha erken yaşlarda gelişir genelde) bununla barışmayı ya da bundan uzaklaşmayı öğrenebilmiş olması lazım. cidden garip.
ayrıca cuckold'la belli bir çevre içerisinde "karılara çakmak" farklı. o tarikatın yaptığı swinger falan oluyodur. cuckold'da millet skiyo sen izliyosun. bi ortaklık ya da imece usülü söz konusu değil. elemanda bi şeyler var ama kavramlara falan yabancı sanırım hala, yani bi şeyler istiyo ama ne istediğini bile tam olarak kestiremediği için suçluluk duyuyo.
cuckold fantezisi cidden ağır ve bence psikolojik tedavi gerektiren bi şey. nitekim bununla ilgili konuştuğum birkaç 40'lı yaşlarındaki adam, alışabilmek için uzun süre tedavi gördüklerini söylemişti bana. insanın hem midesinin hem zihninin böyle bi şeyi kaldırabilmesi için gerçekten çok çok sağlam olması lazım. allah kardeşimize kolaylık versin.
yannış anlaşılmasın cuckoldseverler tedavi edilmelidir demiyorum, yani iki-üç-dört kişi arasında herkes iyiyse skişsinler bize izlemek düşer (no pun intended) ama insanın psikolojisini çok zorlayan bi şey bu. destek, cuckold bir hastalık olduğu için değil de, travma yaratabileceği için gerekli.
hatta şöyle bi teorim var: bunun yüzünden kendini çok suçlu, ezik, kötü falan hissediyor ve onaylanma ihtiyacı duyuyor. kendini sana yakın hissettiği için de sana karşı yapıyor bunu. yani "abi ben sevgilimi sktirmek istediğim için çok kötü hissediyorum ama kötü hissetmemem lazım. beni bu konuda rahatlatman lazım" demek istiyor, diyemediği için böyle bir yola başvuruyor. gibi gibi. ama yine 24 yaşına gelmiş bir adamın bu fanteziye sahipse (ki bu çok daha erken yaşlarda gelişir genelde) bununla barışmayı ya da bundan uzaklaşmayı öğrenebilmiş olması lazım. cidden garip.
ayrıca cuckold'la belli bir çevre içerisinde "karılara çakmak" farklı. o tarikatın yaptığı swinger falan oluyodur. cuckold'da millet skiyo sen izliyosun. bi ortaklık ya da imece usülü söz konusu değil. elemanda bi şeyler var ama kavramlara falan yabancı sanırım hala, yani bi şeyler istiyo ama ne istediğini bile tam olarak kestiremediği için suçluluk duyuyo.
cuckold fantezisi cidden ağır ve bence psikolojik tedavi gerektiren bi şey. nitekim bununla ilgili konuştuğum birkaç 40'lı yaşlarındaki adam, alışabilmek için uzun süre tedavi gördüklerini söylemişti bana. insanın hem midesinin hem zihninin böyle bi şeyi kaldırabilmesi için gerçekten çok çok sağlam olması lazım. allah kardeşimize kolaylık versin.
yannış anlaşılmasın cuckoldseverler tedavi edilmelidir demiyorum, yani iki-üç-dört kişi arasında herkes iyiyse skişsinler bize izlemek düşer (no pun intended) ama insanın psikolojisini çok zorlayan bi şey bu. destek, cuckold bir hastalık olduğu için değil de, travma yaratabileceği için gerekli.
0
@air, @disofri ama bu çocuk küçüklüğünden beri böyle. Biz birlikte büyüdük sayılır, adam şimdiye kadar dikkat çekici bir çok gariplik yaptı ama hiçbirini dikkat çekmek amacıyla yapmadı. Hem o açıklamayı da ben ağzını aramak için sorduğumda yaptı, yoksa öyle kendiliğinden konuşuyordu yani. Tabi ortada öyle bir durumun olmamasını yeğlerim.
0
sanane abi adamın fantazi dünyasından, cinsel yaşantısından? kalkıp seni başkalarına sunmadıktan sonra seni niye ilgilendiriyor? örf adete aykırı falan diyo bir de. aykırıysa sana aykırı adama değil belki.
0
Yalnız eğer arkadaşın haklıysa Arda Turan yaşadı, Ronaldo ile komşularmış, anca adamın böyle bir fantezisi varsa çakabilir Irina'ya.
0
Oha egitim ahlak filan degil bunun sebebi ergen olm cocuk daha ne dediginin farkinda degil. O yaslarda bende kuzenime orospu cocuu filan diyodum suursuzluk yani. Normal ama dikkat edin. Yine ayni mevzulari fazlasiyla dusunup askerde ranzasinin altina boluk duvarlarina filan duzusen insanli hayvanli resimler cizen yigitte gordu bu gozler.
0
sen kuzenine gelene kadar kendi sorunlarına üzül bence. patolojik düzeyde sorunların var senin kadınlara ve cinselliğe karşı. bir psikoloğa gitsen adam seni çerçeveleyip asar duvarına. kuzeninin de cinsel hayatı seni ilgilendirmez, ister cockold yapar, isterse de başka bir şey. sana ne?
0
Belki de senin oyle bir fantasin var mi diye agzii ariyordur da etrafından birine yanliyordur ufak ufak. Senin kuzenin niyeti kotu soylemedi deme.
0
her babanın en büyük korkusu evladının inbe olmasıdır ve sen de bu çocuğu evladın gibisinden görüyorsun. e cuckold da pek kategorize edilemeyen bir cinsel şey. bi de irina şayk falan geçse bu çocuğun eline, ite kopuğa siktirir gibi bir evham olmuş sende biraz sanırsam (o konuda ben de işkillendim :( biraz). çok fazla çelişki barıdırıyorsun masum yüreciğinde moutaincat. let it go.
0
üzülecek bir şey yok, kendi fantezi dünyası sonuçta, eyleme döker veya dökmez kendi hayatı.
0
Varsa da fantezi sonuçta, fetiş. Sıradan zevklere sahip olması grekmiyor herkesin. Bazı sınırları aşmaya açık ne güzel, ilkokul eğitimi de olsa, ne alakaysa eğitimle toplumun koyduğu sınırları aşabilme olayı.
Ama büyük ihtimalle sevgilisi olursa çokaçlılığa izin vermez gibi.
Ama büyük ihtimalle sevgilisi olursa çokaçlılığa izin vermez gibi.
0
Cuckold ne lan universitw mezunuyum 20 yildir porno izlerim ilk defa boyle bi terim duydum. Bence sen kuzeninden daha fenasin hatta burda gecen kuzen sensin bence
0
@bruceandwayne Çocuk dediğime bakma adam 24 yaşında.
@fengari Şimdi benim de sana "asıl senin patolojik sorunların var, kafayı yemişsin sen" gibi şeyler mi demem gerekiyor? Bunun tam tersi bir duyuru açsaydım; sen yine şu ucuz feminist dürtülerinle beni suçlayacaktın büyük ihtimalle.
@divit Ya yok ebesinin a.ı arkadaş olur mu öyle şey
@fengari Şimdi benim de sana "asıl senin patolojik sorunların var, kafayı yemişsin sen" gibi şeyler mi demem gerekiyor? Bunun tam tersi bir duyuru açsaydım; sen yine şu ucuz feminist dürtülerinle beni suçlayacaktın büyük ihtimalle.
@divit Ya yok ebesinin a.ı arkadaş olur mu öyle şey
0
phoenixboy
İstanbula geliyormuş. Nasıl, mümkün mü?
İstanbula geliyormuş. Nasıl, mümkün mü?
0
Uzaktan gormek yetecekse git ayasofyanin orda gorursun,sen antuanda gorursun,patrikhanenin orda gorursun.ama gidim bi naber kanka diyim dersen o zor,goremezsin
Animal buyuksun abi:)
Animal buyuksun abi:)
0
6 ya da 7 sene önce bir önceki papa geldiğinde bütün trafik durmuştu,istanbul kilit olmuştu,bakalım değişen bişey olacak mı bu sefer
0
Cesario yazdı diye söylüyorum. Sırf 7.000 tane polis görevli olacakmış korunmasında.
Korunmasında yalnız sgkjsdfdgd
Korunmasında yalnız sgkjsdfdgd
0
Hilton'da press conf. var, en iyi ihtimalle oraya gidebilirsin ama bu saatten sonra zor.
0
delifaruk
Tum bu firlatma noktalarinin bir listesi var mi? Tun Dunya'daki firlatma noktalari. Bir de ne zaman nerede firlatma olacak gorebilecegim bir schedule falan?O buyuk ates topunu izlemek istiyorum Dunya gozuyle, ne zaman kismet olur bilmem:) Belki bir gezi programina entegre eder aradan cikaririm bir g
Tum bu firlatma noktalarinin bir listesi var mi? Tun Dunya'daki firlatma noktalari. Bir de ne zaman nerede firlatma olacak gorebilecegim bir schedule falan?
O buyuk ates topunu izlemek istiyorum Dunya gozuyle, ne zaman kismet olur bilmem:) Belki bir gezi programina entegre eder aradan cikaririm bir gun..
O buyuk ates topunu izlemek istiyorum Dunya gozuyle, ne zaman kismet olur bilmem:) Belki bir gezi programina entegre eder aradan cikaririm bir gun..
0
0
www.spaceflightnow.com
en.wikipedia.org
touchpadin yazı kutusunda rastgele yerlere sürümesi yavaşlattı :(
en.wikipedia.org
touchpadin yazı kutusunda rastgele yerlere sürümesi yavaşlattı :(
0
anonymice
Kuzu kısmı yalan tabi.:)Çok feci bağımlı oldum kolaya. Ne yapmalı?
Kuzu kısmı yalan tabi.:)
Çok feci bağımlı oldum kolaya. Ne yapmalı?
Çok feci bağımlı oldum kolaya. Ne yapmalı?
0
gcube.milliyet.com.tr 
kanka sodayla sulandır. sıpraytı ben öyle içiyorum. çok duru olursa hem tiskinirsin belki. tiskinme dedim de, aslında kolana biri sen görmeden izmarit atsa ve sen de içsen bırakırsın hemen oracıkta gibime geliyor.
kanka sodayla sulandır. sıpraytı ben öyle içiyorum. çok duru olursa hem tiskinirsin belki. tiskinme dedim de, aslında kolana biri sen görmeden izmarit atsa ve sen de içsen bırakırsın hemen oracıkta gibime geliyor.
0
Oda arkadaşım günde 3 litre içiyordu, şimdi sabahlara kadar mide ağrısı ile boğuşuyor. Şimdiden geçmiş olsun.
0
sene olmuş 2014 hala kola içme ice tea diyenler var amk çok farklı bi şey sanki.
ölürsün abi içme günde 4 litre. bak su iç. valla. su içince hem midede yer kalmıyo hem de ağzının tadı suya alıştığı için kola falan çok ağır şekerli geliyo. normalde bu süreç uzun sürer. ama su içersen bir günde bile fark edersin.
kola kolay ulaşılabildiği için çok masum görünüyo ama berbat bi şey.
ölürsün abi içme günde 4 litre. bak su iç. valla. su içince hem midede yer kalmıyo hem de ağzının tadı suya alıştığı için kola falan çok ağır şekerli geliyo. normalde bu süreç uzun sürer. ama su içersen bir günde bile fark edersin.
kola kolay ulaşılabildiği için çok masum görünüyo ama berbat bi şey.
0
Kola bağımlılığı değil şeker/karbonhidrat bağımlılığı. Çözümü, tüm bağımlılıklarda olduğu gibi içmemek. Geçmiş olsun.
0
şimdi tekrardan geldim.
merhaba ben mmc. ben de bir kola bağımlısıyım. eskiden ben de günde x litre diyet kola içiyordum. bir kaç defa bıraktım. sonra geri dönüş yaptım. (uyuşturucu bağımlılığı gibi yeminle) sonra 4-5 sene oldu tamamen bıraktım.
diyet kola içmek de çok tehlikeli. neden? çünkü içinde ne olduğu bilinmeyen kimyasallar var. bunlar kanserojen maddeler. ayrıca içinde şeker olmadığı, ancak o maddeler vücudu şekermiş gibi kandırdığı için şeker alıyor gibi oluyorsun. artı içindeki asit de tehlikeli.
nasıl bıraktığımı anlatayım. belki faydası olur sen de yararlanırsın.
önce 1-2 ay gazoz içtim kola yerine. sonra da limonata içtim. en son onu da bıraktım.
şimdi sadece günde 1-2 adet maden suyu içiyorum. sıcak günlerde maden suyu-limon suyu-buzla çok güzel bir içecek yapıyorum. dışarda yemeklerde, restoranlarda da çok güzel oluyor bu.
lütfen kola ve diğer asitli içecekleri ve de şekerli meyve sularını bırakın. sağlığa çok zararı var bunların. obezite, diyabet, kanser aklınıza ne gelirse bu zararlı-kimyasal dolu beslenme şeklinden ortaya çıkıyor.
merhaba ben mmc. ben de bir kola bağımlısıyım. eskiden ben de günde x litre diyet kola içiyordum. bir kaç defa bıraktım. sonra geri dönüş yaptım. (uyuşturucu bağımlılığı gibi yeminle) sonra 4-5 sene oldu tamamen bıraktım.
diyet kola içmek de çok tehlikeli. neden? çünkü içinde ne olduğu bilinmeyen kimyasallar var. bunlar kanserojen maddeler. ayrıca içinde şeker olmadığı, ancak o maddeler vücudu şekermiş gibi kandırdığı için şeker alıyor gibi oluyorsun. artı içindeki asit de tehlikeli.
nasıl bıraktığımı anlatayım. belki faydası olur sen de yararlanırsın.
önce 1-2 ay gazoz içtim kola yerine. sonra da limonata içtim. en son onu da bıraktım.
şimdi sadece günde 1-2 adet maden suyu içiyorum. sıcak günlerde maden suyu-limon suyu-buzla çok güzel bir içecek yapıyorum. dışarda yemeklerde, restoranlarda da çok güzel oluyor bu.
lütfen kola ve diğer asitli içecekleri ve de şekerli meyve sularını bırakın. sağlığa çok zararı var bunların. obezite, diyabet, kanser aklınıza ne gelirse bu zararlı-kimyasal dolu beslenme şeklinden ortaya çıkıyor.
0
annesütü
bu meyve nedir?teşekkür ediyorum.
bu meyve nedir?
teşekkür ediyorum.
teşekkür ediyorum.
0
Kestaneye benziyor, bizim oralarda kestane ağaçtan dökültükten sonra o dikenli yeşil kabuğu yağmurdan ve bir süre bekledikten sonra böyle saçma hal alıyor. Olmaya da bilir.
0
olsun
29 yaşında bir kadınım duygusal acidan yogun olduğum ve meslek olarak yakin olduğum italyan bir adam var .Benden hoslandigini ve tanımaya çalıştığını söyledi 3.5aydir görüşüyoruz ama işlerimizin yoğunluğu buna çok izin vermedi. Benim ingilizcem müthiş degil ve nedense kendime çok guvenemiyorum utanı
29 yaşında bir kadınım duygusal acidan yogun olduğum ve meslek olarak yakin olduğum italyan bir adam var .Benden hoslandigini ve tanımaya çalıştığını söyledi 3.5aydir görüşüyoruz ama işlerimizin yoğunluğu buna çok izin vermedi. Benim ingilizcem müthiş degil ve nedense kendime çok guvenemiyorum utanıyorum konuşurken Türkçeyi normal birine göre cok akıcı ve bazen hızlı konuştuğum için ingilizceyi böyle konusamiyorum ve agrima gidiyor . Sizce bu durum neye varir ? Ben ona olan hissimden eminim sadece bu biraz bana sıkıntı gibi gözüküyor. Tanımadığım insanın yorumu benim bakış açımi değiştirir belki. Teşekkür ederim. :)
0
olur niye olmasın. gayette güzel olur. o sana italyanca öğretir, sen ona türkçe öğretirsin olur biter.
risultato importante, finito cokare diyorum.
risultato importante, finito cokare diyorum.
0
olurrrr. ayrıca dil engeli çok güzel. ne kadar az edebiyat, o kadar şahane bir ilişki.
0
bu abimiz özelinde bilmiyorum ama italyanlar genel olarak ingilizceyi hiç "aman da bir lord gibi konuşayım" diye kasmadan, kendi italyanca aksanlarıyla ve kıra döke konuşurlar. bu da sana senin konuştuğun ingilizce için bir rahatlık verir, vermeli. kasma kendini konuşurken, rahat ol, yanlış da yapabilirsin hiç sorun değil, konuştukça daha da iyi olursun.
hislerinden eminsen, yürü derim ben :)
hislerinden eminsen, yürü derim ben :)
0
olur mu derken?
ne olur mu? sevgili olur evet. ama max 1-2 sene surer. sonra sicis.
evlilik olur mu dersen kafayi italyaya yerlesecek kadar kirdiysan olabilir. ya da o buraya yerlesmeye karar verirse.
ama nacizane tavsiyem kendini kaptirmamaya bak.
sonunda buyuk ihtimalle husran oluyor cunku boyle islerde.
tugba ozay in kocasi mi neydi italyandi ayrildilar buraya gel burda yasa dedigi icin.
burcu esmersoy desen keza benzer vaka.
ha dersen ki ben onlar degilim, bisi diyemem. bunlar sadece ornek.
ne olur mu? sevgili olur evet. ama max 1-2 sene surer. sonra sicis.
evlilik olur mu dersen kafayi italyaya yerlesecek kadar kirdiysan olabilir. ya da o buraya yerlesmeye karar verirse.
ama nacizane tavsiyem kendini kaptirmamaya bak.
sonunda buyuk ihtimalle husran oluyor cunku boyle islerde.
tugba ozay in kocasi mi neydi italyandi ayrildilar buraya gel burda yasa dedigi icin.
burcu esmersoy desen keza benzer vaka.
ha dersen ki ben onlar degilim, bisi diyemem. bunlar sadece ornek.
0
eşim ispanyol. tanıştığımızda ingilizcesi yerlerdeydi. google translate falan kullanıyoduk. sonra o ingilizce de öğrendi türkçe de öğrendi (kimi kandırıyorum, türkçe öğrenmemek için debeleniyor resmen ama kursa falan gitti :P)
yabancı erkek daha iyi. ama önemli olan sizin bunu kaldırıp kaldıramayacağınız. eğer çevreniz bunu destekleyecek bir çevre değilse o iş yalan olur.
yabancı erkek daha iyi. ama önemli olan sizin bunu kaldırıp kaldıramayacağınız. eğer çevreniz bunu destekleyecek bir çevre değilse o iş yalan olur.
0
Bi kelime Almanca bilmezken Alman sevgili edinip şimdi Almanca konuşan arkadaşım var. Birlikte zaman geçirdikçe İngilizcen gelişir. Ayrıca İngilizce konuşurken grammeri boşver ağzına geldiği gibi konuş, kasma, herkes anlıyor her türlü.
0
yabancı sevgilisi olan tonla kız arkadaşım var liseden. yani neden olmasın anlamadım. ha ben sahsen hiç anlamam iletişimin kısıtlı olacağı bir ilişkiyi. karsılıklı oturup boş boş bakısmak falan nasıl aşk o biraz garip.
0
farklı kültürlerden insanlar mutlu olabilirler mi? tabiki.
italyan olsam ve 29 yasında olmasına rağmen benimle konusurken utanan sıkılan ve daha kötüsü aynı dilde çok iyi anlasamadığım doğu kültüründen gelme egzotik bir kadını tanımaya calısıyor olsam çabalarım güzel bir ilişki kurmak üzerine mi olur? hayır.
ne için olur? seks.
bahsettiğin italyan adam seni tanımaya calısıp düzgün bir ilişki kurmak istiyor olabilir mi? evet.
ama eldeki verilerle hangisini daha olası görüyorsun? egzotik skor peşinde olduğunu.
italyan olsam ve 29 yasında olmasına rağmen benimle konusurken utanan sıkılan ve daha kötüsü aynı dilde çok iyi anlasamadığım doğu kültüründen gelme egzotik bir kadını tanımaya calısıyor olsam çabalarım güzel bir ilişki kurmak üzerine mi olur? hayır.
ne için olur? seks.
bahsettiğin italyan adam seni tanımaya calısıp düzgün bir ilişki kurmak istiyor olabilir mi? evet.
ama eldeki verilerle hangisini daha olası görüyorsun? egzotik skor peşinde olduğunu.
0
ne olur mu sorusu önemli... kısa bir şey her şekilde olur zaten. ucu evliliğe giderse diyorsan, sana bağlı. ben zaten türkiye'den siktir olup gitmek başlığının müdavimi olduğumdan benim için çok da güzel olurdu :) başka ülke, başka çevre, başka dil seni korkutmuyorsa olur; ya da onu korkutmuyorsa da olur :) önemli olan his. bence aşkın gözü kördür, aşık insan için böyle şeyler detay kalır; hislerini gözden geçir derim yani.
0
valla bilmiyorum ama umarım güzel bir yere varır.
ayrıca belki iyi gelir diye yazayım istedim;
ben de ingilizce konuşurken sıkıntı yaşıyorum ama bir kere italya'da konusunda en iyilerden olan bir firmayı aramam gerekti ve işte o günden beri koy verdim, nasıl konuştuğum nasıl hatalar yaptığım umrumda değil. bu sektördeki adamlar o gebeşi anlıyorlarsa beni de anlayacaklar başka çaresi yok diyorum yardırıyorum.
bence fatih terim'in öyle ingilizce konuşup dünyayı umursamamasının da tek açıklaması italya'da çalışmış olması
italyan gelmiş hoşlanıyorum demiş, e sen de hoşlanmışsın... 3-5 düzensiz fiilin aranıza girmesine izin verme yahu
ayrıca belki iyi gelir diye yazayım istedim;
ben de ingilizce konuşurken sıkıntı yaşıyorum ama bir kere italya'da konusunda en iyilerden olan bir firmayı aramam gerekti ve işte o günden beri koy verdim, nasıl konuştuğum nasıl hatalar yaptığım umrumda değil. bu sektördeki adamlar o gebeşi anlıyorlarsa beni de anlayacaklar başka çaresi yok diyorum yardırıyorum.
bence fatih terim'in öyle ingilizce konuşup dünyayı umursamamasının da tek açıklaması italya'da çalışmış olması
italyan gelmiş hoşlanıyorum demiş, e sen de hoşlanmışsın... 3-5 düzensiz fiilin aranıza girmesine izin verme yahu
0
ramazanali
işyeri merkezde ilçe garajının tam karşısında ama çevresinde okul filan yok kırtasiyede yok 350 m2'lik bi alan var.babam emekli olacak bu yaz öğretmenlikten kırtasiye aç oraya desem ölü bi yatırım mı teklif etmiş olurum.( hangi ilçe olduğu da önemli diyenler için ilçe çanakkale-ezine)
işyeri merkezde ilçe garajının tam karşısında ama çevresinde okul filan yok kırtasiyede yok 350 m2'lik bi alan var.babam emekli olacak bu yaz öğretmenlikten kırtasiye aç oraya desem ölü bi yatırım mı teklif etmiş olurum.( hangi ilçe olduğu da önemli diyenler için ilçe çanakkale-ezine)
0
bursa'da santral garajın karşısında topaç kırtasiye vardı eskiden. okul falan yok etrafında ama merkez işte ve iş hanlarına çok yakın. tüm muhasebeciler bunlardan alıyordu ihtiyaçlarını. yıl sonu defterdir damga puludur falan. 6-7 kişi de çalıştırıyordu. sonra metrodur diğer zincirler gelince iş yapamadı kapandı. (ya da başka yere taşınmıştır onu bilmiyorum.) yani okul olması önemli değil. mesela bizim orda var okulun tam karşısı ama iş yapmıyor hep kapalı dükkan. adam geliyor 2 saat durup gidiyor.
0
350 m2lik alan olduğu için baya kapsamlı bişey düşünüyorum.düşünenler.. kırtasiyede vardır diye düşüneceği şekilde bi kırtasiye
0
adliye sarayı, kaymakamlık vs yoksa ölü. ilçenin ihtiyacı şeklinde bir yatırım olursa olabilir ama büyük sermaye ister.
0
riskli.
ilk yatırımda yüksek bir meblağ riske atılacak çünkü. vazgeçtim bu işi yapmıyorum dediğinizde elinizdeki malı hızlıca nakite çeviremezsiniz.
madem garaj (anladığım otogar) karşısı bir yer, daha uygun işler yapılabilir.
uzaktan bakarak düşünerek olmaz bu işler, fizibilite yapmak lazım.
etrafta okul yoksa kaç tane işhanı var? kaç ofis, şirket vs var?
bunların kapısı çalınıp anket ayağına bir yoklama yapılabilir, kırtasiye ihtiyacınızı nasıl karşılıyorsunuz vs gibisinden.
ticaretten korkmayın, ama mantıklı adımlar atın.
babanın emekli ikramiyesini batırır adamın da emeklilik hayatını zindan edersiniz allah korusun.
zaten işin püf noktası da burada aslında, 20-30 yıl memurluk yapmış bir adam ticarette çok zorlanır.
ticaret biraz yırtık adam işi :)
ilk yatırımda yüksek bir meblağ riske atılacak çünkü. vazgeçtim bu işi yapmıyorum dediğinizde elinizdeki malı hızlıca nakite çeviremezsiniz.
madem garaj (anladığım otogar) karşısı bir yer, daha uygun işler yapılabilir.
uzaktan bakarak düşünerek olmaz bu işler, fizibilite yapmak lazım.
etrafta okul yoksa kaç tane işhanı var? kaç ofis, şirket vs var?
bunların kapısı çalınıp anket ayağına bir yoklama yapılabilir, kırtasiye ihtiyacınızı nasıl karşılıyorsunuz vs gibisinden.
ticaretten korkmayın, ama mantıklı adımlar atın.
babanın emekli ikramiyesini batırır adamın da emeklilik hayatını zindan edersiniz allah korusun.
zaten işin püf noktası da burada aslında, 20-30 yıl memurluk yapmış bir adam ticarette çok zorlanır.
ticaret biraz yırtık adam işi :)
0
ilçe'de böyle bir açık var mı? eğer varsa tutabilir, tabii eğer babanız sosyal biriyse ve öğretmenlikten çevresi genişse.
ama kırtasiye için söylediğiniz lokasyon çok uygun değil, dogrusu daha iyi sekilde degerlendirilebilir. eğer kiracı bulmak zor olmazsa orayı kiraya verin, siz de oraya restoran acmaktansa anladıgınız isi baska bir yerde kiralık dukkan tuturak yapın. maksat elinizdeki varligi en iyi sekilde kullanmak.
ama kırtasiye için söylediğiniz lokasyon çok uygun değil, dogrusu daha iyi sekilde degerlendirilebilir. eğer kiracı bulmak zor olmazsa orayı kiraya verin, siz de oraya restoran acmaktansa anladıgınız isi baska bir yerde kiralık dukkan tuturak yapın. maksat elinizdeki varligi en iyi sekilde kullanmak.
0
350 m^2 alanı çeşit çeşit ürünlerle doldurdun diyelim kesin ramazanali'nin kırtasiye'de vardır diye ezinede kaç kişi gelir bunu düşün. birde buralarda bunları başka getiren yok rahat satarız diye düşünme internet çok güçlü bir rakip. ezine gibi küçük biryerde parker dolma alem kartuşu aradım geçenlerde adam 5 tl fiyat çekti, almadım oradan gittim d&r'dan sipariş ettim 5lı paketi 6 liraya aldım hemde eve teslim. bu sadece ufak bir örnek.
0
Eğer mülk sizinse BİM e A101 e falan başvur, kiraya ver. Babanda emekliliğinin tadını cıkarsın
0
mülk bize ait ama babam pek sosyal değildir öğretmen olduğu için zevk alır diye düşündüm hem de tutar gibime geldi de herşeyi düşündüğümüzde biraz riskli gibi
0
gıda +1
350 m2 az değil. Garaj karşısında olduğundan gelen kitle de zaten elit olmaz. Çevredeki esnafın falan gelebileceği bir gıda işine girerseniz iyi olur gibi.
350 m2 az değil. Garaj karşısında olduğundan gelen kitle de zaten elit olmaz. Çevredeki esnafın falan gelebileceği bir gıda işine girerseniz iyi olur gibi.
0
küçük bir yer olsa aç bir börekçi tıkırdar.
ama 350 m2 çok büyük bir alan.
burası banka, market, showroom gibi büyük alan kullanan işyerlerine daha uygun.
eğer cephesi genişse atıyorum 5m ve üstüyse alan ikiye bölünüp biri kiraya verilerek diğeri işletilebilir de.
yok hepsini biz kullanacağız dersen, bir miktar sermaye varsa tabii; 1 milyoncu açılabilir misal. kırtasiyeden çok daha sirkülasyonlu olur.
ama 350 m2 çok büyük bir alan.
burası banka, market, showroom gibi büyük alan kullanan işyerlerine daha uygun.
eğer cephesi genişse atıyorum 5m ve üstüyse alan ikiye bölünüp biri kiraya verilerek diğeri işletilebilir de.
yok hepsini biz kullanacağız dersen, bir miktar sermaye varsa tabii; 1 milyoncu açılabilir misal. kırtasiyeden çok daha sirkülasyonlu olur.
0
dükkan uzunlamasına 10 metre en 35 metre derinlikte onun için ikiye bölme şansı yok.1 milyoncu açalım dedim ancak ailem biraz basit gördü.bence bi beyaz eşyacıdan fazla kazanma ihtimali yüksek.
0
bunca yıl memur zihniyetinde olan adam genelde ticarette tekliyor. olmuyor, batırıyor.
babanın yapısı nasıl, düştüğü yerden bir avuç toprakla mı kalkar, ay üstüm başım battı mı der, düştü diye utanıp sıkılır mı...
öğrencilerine ders veriyor muydu mesela, ya da kantin işlemesi, kitap satışı filan bu tür şeylere girişiyor muydu?
yoksa, evdeki kitapları okusunlar diye çocuklara mı taşırdı?
babanızda ticaret zihniyeti yoksa ne iş olursa olsun ticaret riskli olabilir.
babanın yapısı nasıl, düştüğü yerden bir avuç toprakla mı kalkar, ay üstüm başım battı mı der, düştü diye utanıp sıkılır mı...
öğrencilerine ders veriyor muydu mesela, ya da kantin işlemesi, kitap satışı filan bu tür şeylere girişiyor muydu?
yoksa, evdeki kitapları okusunlar diye çocuklara mı taşırdı?
babanızda ticaret zihniyeti yoksa ne iş olursa olsun ticaret riskli olabilir.
0
tolga asp
çalıştığım yerdeki işçiler canı sıkıldıkça eylem yapıp çalışmıyorlar, mesela birkaç hafta önce başımızdaki müdürün istifa etmesi için çalışmadılar, şimdide bir çalışan işten atıldığı için çalışmıyorlar. başımızda patron olmadığı için bu kadar rahatlar. böyle giderse şirket kapanacak, olan bana olaca
çalıştığım yerdeki işçiler canı sıkıldıkça eylem yapıp çalışmıyorlar, mesela birkaç hafta önce başımızdaki müdürün istifa etmesi için çalışmadılar, şimdide bir çalışan işten atıldığı için çalışmıyorlar. başımızda patron olmadığı için bu kadar rahatlar. böyle giderse şirket kapanacak, olan bana olacak.
yaptıkları eylem gereksiz değil mi? yok yemekte makarna çıkmasın, yok haftasonu çalışmayalım, yok arkadaşlarımız işe geri alınsın, yok servis geç gelsin gibi nedenlerden dolayı günlerce çalışmama eylemi yapılır mı?
benim işim değil ama meraktan soruyorum, bizde bunları tehdit etsek? mesela beyler çalışan çalışsın çalışmayan yeni bir iş bulsun desek işten kovmuş mu sayılırız?
veya ne tavsiye edersiniz?
yaptıkları eylem gereksiz değil mi? yok yemekte makarna çıkmasın, yok haftasonu çalışmayalım, yok arkadaşlarımız işe geri alınsın, yok servis geç gelsin gibi nedenlerden dolayı günlerce çalışmama eylemi yapılır mı?
benim işim değil ama meraktan soruyorum, bizde bunları tehdit etsek? mesela beyler çalışan çalışsın çalışmayan yeni bir iş bulsun desek işten kovmuş mu sayılırız?
veya ne tavsiye edersiniz?
0
Hepsine çıkış ver adam olur tekrar ise al diye yalvarirlar. Calismadiklari saatleri de yasal olarak kes
0
çok hassassın gerçekten. bence bu düşündüklerini o işçilerin yanında yüzlerine karşı dile getir. belki sana hak verirler.
0
işverenlerin ve işçilerin samimi bir şekilde, kendi kimliklerini bir kenara bırakarak yani işçiyse, işçi olmadığını farzederek, işverenin de işveren olmadığını farzederek dışarıdan bir gözle olayı değerlendirmeleri gerektiğini düşünüyorum. mesela işçi neden işini yapmıyor diye işveren düşünmeli. başlarındaki müdürün neden gitmesini istiyorlar? müdür adaletli davranmıyor mu, hak mı yiyor? işçilere iyi muamele mi yapmıyor? sonra arkadaşları neden işten atıldı, haklı yere mi atıldı, yoksa haksız yere mi? hergün sırf ucuz diye bu insanlara makarna mı çıkarılıyor? gibi. işçiler de yine kendilerini değerlendirmeye almalı, biz hata mı yapıyoruz diye. bu şekilde sorunlar halledilebilir diye düşünüyorum.
0
Yemekte makarna çıkmasın diye grev yapmak gereksiz gibi görülebilir. Ancak grevin günlerce sürdüğünü söylemişsin. Demek ki şirket te hayır makarna yiyeceksiniz diye diretiyor. Bu şekilde diretmekte mantıksız.
0
eburada
Aklınıza ilk kim geliyor.Dünya tarihini en derinden sarsmış diyebileceğimiz?Sizce Dünya Tarihinin en Önemli insanı kim?
Aklınıza ilk kim geliyor.
Dünya tarihini en derinden sarsmış diyebileceğimiz?
Sizce Dünya Tarihinin en Önemli insanı kim?
Dünya tarihini en derinden sarsmış diyebileceğimiz?
Sizce Dünya Tarihinin en Önemli insanı kim?
0
En önemli değil de en derinden sarsanlardan birisi Cengiz Han diğeri Hz. Muhammed ve diğer büyük dinlerin liderleri.
0
isa, muhammed, musa ve buda (buda tek bi kişi değil ama olsun). insalık tarihine dönülmez bir yol verenler.
0
İnterneti bulan ya da www servisini bulan Tim Berners-Lee diyebilirim mesela.
0
taş baltayı yontmayı akıl eden ilk hominid. onun kadar etkileyebilen yok. olamaz.
0
Tarım yapmayı bulan ilk kisi. Gocebe gezmektense bizi yerlesik hayata, dolayisiyla da mal sahipligine tesvik etmis ve kapitalizm, komunizm gibi her turlu ekonomik yonetim bicimlerinin cikmasina sebep olmustur.
0
şahsi fikirlerden ziyade genel olarak şöyle bir kanı var bildiğim kadarıyla:
(bkz: leonardo da vinci)
(bkz: leonardo da vinci)
0
yhaa isa diye biri muhtemelen hiç yaşamadı. hayatına dair hiçbir kanıt olmayan mukaddes birini seçecekseniz de ibrahim deyin bari. hepsinin babası ibrahimdir.
0
Tek bir kişi sorulmuş ama ismi tek başına zikredilecek kadar büyük bir değişim yaratan insan yok bence. Peygamberleri geçersek günümüz dünyasının şekillenmesinde en büyük rol oynayan kişiler: Galileo, Newton, Tesla ve Einstein.
0
ela
"çok da fifi"li böyle hatta. "peki tamam, screw you"lu. ingilizce de olur türkçe de, var mı?
"çok da fifi"li böyle hatta. "peki tamam, screw you"lu. ingilizce de olur türkçe de, var mı?
0
yok yok demet akalın değil, serdar ortaç da değil. o kadar değil :) mesela www.youtube.com i love it gibi.
i love it gibi.
0
Serdar ortaç - poşet
Demet akalın külliyatından herhangi bir şarkı
bilimum ergen şarkılarının çoğu
Demet akalın külliyatından herhangi bir şarkı
bilimum ergen şarkılarının çoğu
0
Ajda Pekkan - Bambaşka Biri + 1
İngilizcesi zaten I Will Survive, daha ötesi olmayabilir.
İngilizcesi zaten I Will Survive, daha ötesi olmayabilir.
0
İlk olarak aklıma i will survive geldi. Bir çok versiyonu var ama John McCrea'in ağzını yaya yaya söylemesi o "çok da fifi" olayını daha iyi hissettiriyor bence.
www.youtube.com
www.youtube.com
0
www.youtube.com
You're breakin' my heart
You're tearing it apart
So fuck you
All I want to do is have a good time
now I'm blue
You're breakin' my heart
You're tearing it apart
So fuck you
All I want to do is have a good time
now I'm blue
0
lawist
Hayattan ne istiyorsunuz ?
Hayattan ne istiyorsunuz ?
0
adını hatırlayan son insan öldüğünde, hiç yaşamamış olursun.
bu hayatın hakkını vermek istiyorum.
bu hayatın hakkını vermek istiyorum.
0
bir tane kız çoçuğum olsun lan böyle bıcır bıcır bir şey olsun ısıra ısıra seveyim.
0
bu hayat için allaha duam, uzun ömür, sağlık sıhhat, birlik beraberlik, işimde başarılı olmak.
0
seviyorum, seviliyorum; güzel şeyler yapıyorum; kendimle vakit geçiyorum.
yine şimdi bitecek olsa hayır demem. anlamsız ve boş geliyor. (hayır 14 yaşında değilim)
yine şimdi bitecek olsa hayır demem. anlamsız ve boş geliyor. (hayır 14 yaşında değilim)
0
hayattan bir şey isteme genç adam, istediğini git ve çal ondan.
(evet uzun beyaz sakalım ve asam var elimde)
(evet uzun beyaz sakalım ve asam var elimde)
0
100.000 tl.
Sonrasinda paraya ihtiyac duymayacagim kapali devre bir ekolojik ciftlik kuracagim.
Sonrasinda paraya ihtiyac duymayacagim kapali devre bir ekolojik ciftlik kuracagim.
0
faust__
Yaza kadar kollara şekil vermeye çalışıyorum kendi çapımda. iki adet dambıl ile evde iki güne bir biceps ve triceps çalıştıran hareketleri uyguluyorum.yalnız benim kollar öyle ne çok yağlı ne de kürdan kadar ince. hani biraz hacim kazandırsam fena olmayacak ama ne yapmak lazım ?kahvaltı öğününü hiç
Yaza kadar kollara şekil vermeye çalışıyorum kendi çapımda. iki adet dambıl ile evde iki güne bir biceps ve triceps çalıştıran hareketleri uyguluyorum.
yalnız benim kollar öyle ne çok yağlı ne de kürdan kadar ince. hani biraz hacim kazandırsam fena olmayacak ama ne yapmak lazım ?
kahvaltı öğününü hiç atlamam, protein ağırlıklı beslenmeye dikkat ederim. protein tozuna karşı önyargım olmasada doğal yollardan tüketmeyi benimseyen biriyim.
yine de tam olarak ne yapmak lazım, ne gibi takviyelere mecbur kalabilirim ?
yalnız benim kollar öyle ne çok yağlı ne de kürdan kadar ince. hani biraz hacim kazandırsam fena olmayacak ama ne yapmak lazım ?
kahvaltı öğününü hiç atlamam, protein ağırlıklı beslenmeye dikkat ederim. protein tozuna karşı önyargım olmasada doğal yollardan tüketmeyi benimseyen biriyim.
yine de tam olarak ne yapmak lazım, ne gibi takviyelere mecbur kalabilirim ?
0
5 kiloluk dambılla kas yapacağını zannetmiyorum. ağırlığı artırsan iyi olur gibime geliyor. eğer sökülüp takılabilenlerdense artır. yoksa da bir tane 10 kiloluk dambıl al. ben sadece evde dambıl çalışarak gelişim gösterdim, sen de yapabilirsin.
sadece pazulara çalışma, arka kol ön koldan daha önemli.
şimdi duyurunun vg'cileri gelir zaten, ben çok konuşmayayım. :) kolay gelsin.
sadece pazulara çalışma, arka kol ön koldan daha önemli.
şimdi duyurunun vg'cileri gelir zaten, ben çok konuşmayayım. :) kolay gelsin.
0
@yirmisantim; zaten triceps çalıştığımı söylemiştim. arka kol evet bence de daha önemli. yeni başladığım içim bar ile birlikte 6,5 v 7 kiloyu buluyor ve şimdilik yeterli olur diye düşünüyorum.
ne kadar sürede işe yaradı ? gıda takviyesi kullandın mı bu süre içinde ?
ne kadar sürede işe yaradı ? gıda takviyesi kullandın mı bu süre içinde ?
0
beslenmemi biraz daha protein ağırlıklı olarak değiştirdim.
peyniri lor yaptım. lordan başka peynir yemedim. inan protein tozu kadar etkili. kahvaltıda, öğlen, ne zaman peynir yiyeceksen lor ye.
akşamları da ızgara tavuk yedim genel olarak. hem ucuz, hem lezzetli. vg yapmadığım için yağa falan o kadar dikkat etmedim, pek umrumda değil. :)
önce üç set 8'er 10'ar tane yaparsın, sonra arttırırsın. ama ben gelişmeyi 10 kiloluk dambılla gördüm. imkanım olsa arttırırım şu an. plastik benimki maalesef.
limitleri zorlamadıkça gelişmiyor.
özet: gıda olarak lor+tavuk.
peyniri lor yaptım. lordan başka peynir yemedim. inan protein tozu kadar etkili. kahvaltıda, öğlen, ne zaman peynir yiyeceksen lor ye.
akşamları da ızgara tavuk yedim genel olarak. hem ucuz, hem lezzetli. vg yapmadığım için yağa falan o kadar dikkat etmedim, pek umrumda değil. :)
önce üç set 8'er 10'ar tane yaparsın, sonra arttırırsın. ama ben gelişmeyi 10 kiloluk dambılla gördüm. imkanım olsa arttırırım şu an. plastik benimki maalesef.
limitleri zorlamadıkça gelişmiyor.
özet: gıda olarak lor+tavuk.
0
merkezefendi
kafama oturtamadım mantığı.atıyorum;1 dolar = 2 tl iken 1 dolar=3 tl olursa bu durum Tr nin ithalat ihracatını nasl etkiler?
kafama oturtamadım mantığı.
atıyorum;
1 dolar = 2 tl iken 1 dolar=3 tl olursa bu durum Tr nin ithalat ihracatını nasl etkiler?
atıyorum;
1 dolar = 2 tl iken 1 dolar=3 tl olursa bu durum Tr nin ithalat ihracatını nasl etkiler?
0
ithalat azalır, ihracat artar. Neden?
TL değer kaybederse, ithalat yapmak zorlaşır. yani ithalat yapabilmen için döviz satın almalısın. senin paran uluslararası arenada geçerli bi para diil. e döviz pahalı olduğu için dolar almak zorlaşır ve ithalat azalır.
ihracat artar. neden? çünkü yurtdışına mal satmak cazip gelir. Niye? 1 dolar karşılığında 2 yerine 3 liran olur. böylece yurtdışına yönelirsin
TL değer kaybederse, ithalat yapmak zorlaşır. yani ithalat yapabilmen için döviz satın almalısın. senin paran uluslararası arenada geçerli bi para diil. e döviz pahalı olduğu için dolar almak zorlaşır ve ithalat azalır.
ihracat artar. neden? çünkü yurtdışına mal satmak cazip gelir. Niye? 1 dolar karşılığında 2 yerine 3 liran olur. böylece yurtdışına yönelirsin
0
1 dolar = 2 tl
tanesi 6 tlden gömlek satıyoruz yurt dışına. ihraç yani. yutrdışındaki bir gömlek için 3 dolar ödeyecek.
1 dolar = 3 tl olursa yurtdışındaki bir gömlek için bu sefer 2 dolar ödeyecek. yani tlnin değeri düşünce yurtdışına sattığımız mal ucuzladı. daha çok ihraç edebilcez. ihracat artacak.
1 dolar = 2 tl.
tanesi 6 dolardan ayakkabı alıyoruz yurtdışından. bir ayakkabı için 12 tl ödüyoruz.
1 dolar = 3 tl bu durumda bi ayakkabı için 18 tl ödemek zorunda kalıyoruz. yani yurtdışı mallar bizim için pahalı oluyor ve ithalatı azaltıyoruz.
tanesi 6 tlden gömlek satıyoruz yurt dışına. ihraç yani. yutrdışındaki bir gömlek için 3 dolar ödeyecek.
1 dolar = 3 tl olursa yurtdışındaki bir gömlek için bu sefer 2 dolar ödeyecek. yani tlnin değeri düşünce yurtdışına sattığımız mal ucuzladı. daha çok ihraç edebilcez. ihracat artacak.
1 dolar = 2 tl.
tanesi 6 dolardan ayakkabı alıyoruz yurtdışından. bir ayakkabı için 12 tl ödüyoruz.
1 dolar = 3 tl bu durumda bi ayakkabı için 18 tl ödemek zorunda kalıyoruz. yani yurtdışı mallar bizim için pahalı oluyor ve ithalatı azaltıyoruz.
0
türkiye'de üretilen bir malın piyasa fiyatı 1000 tl olsun. 1$=1 TL olursa bu malı yurtdışından alacak kişiye malın fiyatı 1000$ olur. ama tl değer kaybederse, yani tl'nin alabileceği dolar azalırsa ve örneğin 1$=2TL olursa, malın fiyatı yurtdışından bu malı alacak kişi için 500$ olur. teoride ihracat yapmak kolaylaşır.
diğer yandan yurtdışında 1000$'a bir mal satılsın. 1$=1TL iken türkiye'den bu malı almak isteyen kişi mal için 1000 TL öder (+ diğer maliyetler). ama tl değer kaybederse, yani tl'nin alabileceği dolar azalırsa ve örneğin 1$=2TL olursa, bu malı türkiye'den almak isteyen kişi mal için 2000 TL (+diğer maliyetler) öder. dolayısıyla teoride ithalat yapmak zorlaşır.
yani teoride tl'nin değer kaybetmesi ithalatı zorlaştırken ihracatı kolaylaştırır.
ancak gerçekte durum tam olarak böyle değil. türkiye'nin ithalatının kabaca %75'i aramal, hani üretim için gerekli ham maddeler. üretim için bu malların ithalatı, ikameleri olmadıkça zorunlu olduğundan, döviz kuru ne olursa olsun bu mallar ithal edilmeye devam edilecek. dolayısıyla ithalatın önemli bir bölümü döviz kurundan anlamlı bir şekilde etkilenmiyor. diğer yandan ihracatın tek belirleyicisi fiyat değil. türkiye'nin tüm dünyaca talep edilen malları yok. tüm dünyaca talep edilen türk malları olsaydı, bu mal ucuzladığında bu mallara olan talebin artacağı beklenirdi. ama ihraç edilen ürünlerin fiyatı, bu ürünlere olan talep üzerinde önemli bir değişken olarak görünmediği için ihracat da bu durumdan önemli ölçüde etkilenmiyor.
yani türkiye için konuşacak olursak; döviz kurundaki değişim dış ticaret üzerinde anlamlı bir etkide bulunmuyor. döviz kurunun; enflasyon, faiz gibi değişkenler üzerinde anlamlı etkisi var. ancak dış ticaret üzerinde yok, veya yok denecek kadar az.
diğer yandan yurtdışında 1000$'a bir mal satılsın. 1$=1TL iken türkiye'den bu malı almak isteyen kişi mal için 1000 TL öder (+ diğer maliyetler). ama tl değer kaybederse, yani tl'nin alabileceği dolar azalırsa ve örneğin 1$=2TL olursa, bu malı türkiye'den almak isteyen kişi mal için 2000 TL (+diğer maliyetler) öder. dolayısıyla teoride ithalat yapmak zorlaşır.
yani teoride tl'nin değer kaybetmesi ithalatı zorlaştırken ihracatı kolaylaştırır.
ancak gerçekte durum tam olarak böyle değil. türkiye'nin ithalatının kabaca %75'i aramal, hani üretim için gerekli ham maddeler. üretim için bu malların ithalatı, ikameleri olmadıkça zorunlu olduğundan, döviz kuru ne olursa olsun bu mallar ithal edilmeye devam edilecek. dolayısıyla ithalatın önemli bir bölümü döviz kurundan anlamlı bir şekilde etkilenmiyor. diğer yandan ihracatın tek belirleyicisi fiyat değil. türkiye'nin tüm dünyaca talep edilen malları yok. tüm dünyaca talep edilen türk malları olsaydı, bu mal ucuzladığında bu mallara olan talebin artacağı beklenirdi. ama ihraç edilen ürünlerin fiyatı, bu ürünlere olan talep üzerinde önemli bir değişken olarak görünmediği için ihracat da bu durumdan önemli ölçüde etkilenmiyor.
yani türkiye için konuşacak olursak; döviz kurundaki değişim dış ticaret üzerinde anlamlı bir etkide bulunmuyor. döviz kurunun; enflasyon, faiz gibi değişkenler üzerinde anlamlı etkisi var. ancak dış ticaret üzerinde yok, veya yok denecek kadar az.
0
@yankee jumping doğru söylemiş ama biraz daha açıklamaya çalışayım.
şimdi şöyle düşünün bir malı 100 tl hammadde 50 tl işçilik ile üretiyorsunuz. %10 karla satıyorsunuz. 165 tl, dolar 2 tl iken 83 dolar kadar ediyor. Dolar 3 tl olduğunda maliyetleriniz artmıyor. Fiyatınız bu kez 55 dolara denk geliyor ve ihracat yapmanız kolaylaşıyor.
ithalat için ise tam tersi. 100 dolarlık bir mal size 200 tl ye mal olacakken 300 tl'ye mal oluyor vergiler vs. de ona göre artıyor ve satamayacağınız bir fiyata geliyor.
Ancak; Türkiye'de dolar artmasına rağmen, bu ihracat üzerinde gereken etkiyi yapmadı. Neden?
Çünkü biz o 100 tl lik hammadde ve ara mamülün örnek vermek gerekirse 65 tl lik kısmını yurtdışından ithal ediyoruz. o nedenle artıştan olumsuz etkileniyor. Maliyetin kalan kısmının bu artıştan olumlu etkilenmesi yetmiyor. O nedenle Türkiye gibi ara mal ve hammaddede dışa bağımlılığı yüksek ülkelerde maalesef bu etki tam olarak çalışmıyor.
şimdi şöyle düşünün bir malı 100 tl hammadde 50 tl işçilik ile üretiyorsunuz. %10 karla satıyorsunuz. 165 tl, dolar 2 tl iken 83 dolar kadar ediyor. Dolar 3 tl olduğunda maliyetleriniz artmıyor. Fiyatınız bu kez 55 dolara denk geliyor ve ihracat yapmanız kolaylaşıyor.
ithalat için ise tam tersi. 100 dolarlık bir mal size 200 tl ye mal olacakken 300 tl'ye mal oluyor vergiler vs. de ona göre artıyor ve satamayacağınız bir fiyata geliyor.
Ancak; Türkiye'de dolar artmasına rağmen, bu ihracat üzerinde gereken etkiyi yapmadı. Neden?
Çünkü biz o 100 tl lik hammadde ve ara mamülün örnek vermek gerekirse 65 tl lik kısmını yurtdışından ithal ediyoruz. o nedenle artıştan olumsuz etkileniyor. Maliyetin kalan kısmının bu artıştan olumlu etkilenmesi yetmiyor. O nedenle Türkiye gibi ara mal ve hammaddede dışa bağımlılığı yüksek ülkelerde maalesef bu etki tam olarak çalışmıyor.
0
bu zaten devletin ihracat destekleme şeysidir. doların yükselmesi hiçbir zaman çok vahim bir durum değil ki.. dolarla borçlanmayana tabii.
0
ee o zaman tl nin değer kaybetmesi cari açık açısından olumlu etkisi var?
peki ithalat ihracat açısından değil de genel düşündüğümüzde tl nin değer kaybetmesinin dezavantajı ne ekonomide?
peki ithalat ihracat açısından değil de genel düşündüğümüzde tl nin değer kaybetmesinin dezavantajı ne ekonomide?
0
Tl değer kaybederse para politikası anlamsızlaşır, dolarizasyon denen olgu başlar yavaş yavaş. Yani insanlar tl değer kaybedecek diye ellerinde döviz tutmak isterler. Merkez bankası tl'yi cazip hale getirmeye çalışır fakat insanlar sallamaz vs.
İkincisi, tl'nin değer kaybetmesi demek türkiye'nin dolar cinsinden gösterilen gdp, gnp gibi değerlerinin düşmesi demek. Ülke notu açısından olumsuz bir gelişme bu. Aynı doğrultuda yabancı yatırımcı için de.
Üçüncüsü ise, enflasyon üzerinde baskı yaratır. Türkiye gibi ülkeler ithalata bağlıdır. Hammadde ve aramalı ithalatı yapar çokça ki bunları hep üretimde kullanır hem de tüketimde. Tl değer kaybedince ithalat denen şey yok olmayacak. Devam edecek ve daha pahalı hale gelmiş olacak. Bu da maliyet enflasyonu demek.
Eyyorlamam bu kadar.
İkincisi, tl'nin değer kaybetmesi demek türkiye'nin dolar cinsinden gösterilen gdp, gnp gibi değerlerinin düşmesi demek. Ülke notu açısından olumsuz bir gelişme bu. Aynı doğrultuda yabancı yatırımcı için de.
Üçüncüsü ise, enflasyon üzerinde baskı yaratır. Türkiye gibi ülkeler ithalata bağlıdır. Hammadde ve aramalı ithalatı yapar çokça ki bunları hep üretimde kullanır hem de tüketimde. Tl değer kaybedince ithalat denen şey yok olmayacak. Devam edecek ve daha pahalı hale gelmiş olacak. Bu da maliyet enflasyonu demek.
Eyyorlamam bu kadar.
0
Mamutabi
Babam Dogma buyume Istanbullu. Dededeleri bulgaristandan once baska bir yere sonra istanbula geliyorlar. Babam ve babasi istanbul dogumlu. Ben bursada dogdum ama annem de bursa dogumlu degil baska yerden geliyorlar. Liseyi bitirene kadar orada yasadim bir daha da donmedim bursaya. Simdi benim ne ann
Babam Dogma buyume Istanbullu. Dededeleri bulgaristandan once baska bir yere sonra istanbula geliyorlar. Babam ve babasi istanbul dogumlu. Ben bursada dogdum ama annem de bursa dogumlu degil baska yerden geliyorlar. Liseyi bitirene kadar orada yasadim bir daha da donmedim bursaya. Simdi benim ne annem ne babam bursali, kutugumde de uskudar yaziyordu evlenmeden. Ben neden bursali oluyorum? Oluyor muyum? Babam nereliyse orali miyim?
0
madem bulgaristandan ricat eylemişiniz, ortamlarda deliormanlıyım de. değilsen bile kim bilicem mk. karizma yer ismi bence.
ben de bazen dobrucalıyım derim. bazen sinop. bazen gürcüyüm diyorum. kafkas milliyetçiliği yapıyorum. gerçi kafkas inbeleri bize kafkas değil diyorlar dışlıyorlar.
ben de bazen dobrucalıyım derim. bazen sinop. bazen gürcüyüm diyorum. kafkas milliyetçiliği yapıyorum. gerçi kafkas inbeleri bize kafkas değil diyorlar dışlıyorlar.
0
baban istanbulluymus iste. onun da babasi istanbuluymus.
istanbulluyum de gec iste. detay isteyene de bulgar gocmeniyiz dersin.
istanbulluyum de gec iste. detay isteyene de bulgar gocmeniyiz dersin.
0
@Exlibiris ben de oyle dusunuyordum da akilsizin biri bursali oldugumu idda ediyor ancak qilemde hic bursali yokken sadece dogup bir sire yasadigim icin bursali olmam sacma bence
0
bence istanbullusun arkadaşının hesabına göre paris'de doğsan parisli mi olacaktın.
0
bana sorarsan dogup buyudugun yeri soylemek en mantiklisi. belli ki bursa'yi sevmiyorsun ve tabi ki nereliyim demek istiyorsan oraliyim dersin ama bu arkadasinin akilsiz oldugu anlamina gelmiyor.
0
nerenin kulturunu aldigina inaniyorsan oralisindir. buyudugun sehir diyebiliriz. yani bursalisin iste.
edit: istanbullusun yazmistim duzelttim. tam okumamisim.
edit: istanbullusun yazmistim duzelttim. tam okumamisim.
0
cedex
merhaba her gün 11 gibi yatıp 7:30 gibi kalkıyorum. bu kadar çok uyuduğum ve gündüz çalıştığım için kendime ve hobilerime vakit ayıramıyorum. (çalışmak derken bilgisayar başı iş yapıyorum, yani kas yorgunluğu o kadar fazla değil.)uyku saatimi nasıl 6 saate indirebilirim? (performansımı ve enerjimi
merhaba her gün 11 gibi yatıp 7:30 gibi kalkıyorum. bu kadar çok uyuduğum ve gündüz çalıştığım için kendime ve hobilerime vakit ayıramıyorum. (çalışmak derken bilgisayar başı iş yapıyorum, yani kas yorgunluğu o kadar fazla değil.)
uyku saatimi nasıl 6 saate indirebilirim? (performansımı ve enerjimi kaybetmeden)
uyku saatimi nasıl 6 saate indirebilirim? (performansımı ve enerjimi kaybetmeden)
0
Bi yerden çıkıyor eksik kalan uyku. Hatta makale ya da haber gibi bi şeyde de okumuştum bunu.
0
aynı durumdan muzdaribim ancak bunun çözümü yok bence, bazı insanlar daha fazla uykuya ihtiyaç duyuyor. geçen gün okudum, bir doktor anlatıyordu; "bazıları pazar günü bile 7'de kalkar, bazıları da hafta içi uykusuz kaldıkları saatleri dengeleyebilmek için haftasonu öğlene kadar uyur" diye.
ben 23:30-24 gibi yatıp, 7'ye doğru kalkıyorum, bunu yarım saat bile azaltsam günüm berbat geçiyor.
ben 23:30-24 gibi yatıp, 7'ye doğru kalkıyorum, bunu yarım saat bile azaltsam günüm berbat geçiyor.
0
abi, iş sebebiyle otel-ortak yatakhane-ev gibi yerlerde her yaştan herifle kaldım. muhabbetimiz de çok oluyor haliyle. her kim ki çok az uyuyor, o adam aynı hikayeleri tekrar tekrar anlatan, hatta kelimesi kelimesina aynı anlatan insanlar oluyorlar. kime ne anlattıkları akıllarında kalmıyor bu adamların.
bu seni ikna etmeye yetmezse, son olarak mithat bereket demek istiyorum.
bu seni ikna etmeye yetmezse, son olarak mithat bereket demek istiyorum.
0
coripack1
merhaba duyuru sakinleri,sorunum hatun kısmının götüne bakınca görünen külot izleri..eski sevgilim külot izlerim belli olmasın diye kıçını yırtardı.. belli etmezdi. yani bunun belli olduğunun farkındaydı. bütün kadınlar da bunun farkında fakat bazıları özellikle gözünüze sokmak için uğraşıyor. itira
merhaba duyuru sakinleri,
sorunum hatun kısmının götüne bakınca görünen külot izleri..
eski sevgilim külot izlerim belli olmasın diye kıçını yırtardı.. belli etmezdi. yani bunun belli olduğunun farkındaydı. bütün kadınlar da bunun farkında fakat bazıları özellikle gözünüze sokmak için uğraşıyor. itiraf edeyim götü güzel kadınlara çok yakışıyor bu çizgiler. yani göt külodun hakkını veriyor.. öyle hareketler yapıyor ki adeta kitleniyorsunuz. ama dediğim gibi göt güzel olacak ilk evvel. suda kulaç atan insan misali götün kulaç atarak ilerlediğini fark ediyorsunuz. hatta bilek merkezli hareketin götte saliseler süren bir dalgalanmaya sebep olduğunu görüyoruz. çok hoş bir görüntü. izlemeye doyum olmaz.
işin gerçeği o külot sadece cinsel organı kapatmak üzere kullanılan bir kumaş. yani içinin nasıl leş koktuğunu ve nasıl nemli olduğunu bilmek dahi istemezsiniz. kimisinde mantar, kimisinde türlü türlü kokular akıntılar.. bakın miğdem bulandı bile. peki bunları ne zaman düşünüyorum kadına önden bakınca.. kadına arkadan baktığımda ise kadının götündeki harikalığa aldanıyorum.
kısaca bence göt kadının arkadaki yüzüdür..
bu konuda düşünceleriniz nelerdir. selamlar..
sorunum hatun kısmının götüne bakınca görünen külot izleri..
eski sevgilim külot izlerim belli olmasın diye kıçını yırtardı.. belli etmezdi. yani bunun belli olduğunun farkındaydı. bütün kadınlar da bunun farkında fakat bazıları özellikle gözünüze sokmak için uğraşıyor. itiraf edeyim götü güzel kadınlara çok yakışıyor bu çizgiler. yani göt külodun hakkını veriyor.. öyle hareketler yapıyor ki adeta kitleniyorsunuz. ama dediğim gibi göt güzel olacak ilk evvel. suda kulaç atan insan misali götün kulaç atarak ilerlediğini fark ediyorsunuz. hatta bilek merkezli hareketin götte saliseler süren bir dalgalanmaya sebep olduğunu görüyoruz. çok hoş bir görüntü. izlemeye doyum olmaz.
işin gerçeği o külot sadece cinsel organı kapatmak üzere kullanılan bir kumaş. yani içinin nasıl leş koktuğunu ve nasıl nemli olduğunu bilmek dahi istemezsiniz. kimisinde mantar, kimisinde türlü türlü kokular akıntılar.. bakın miğdem bulandı bile. peki bunları ne zaman düşünüyorum kadına önden bakınca.. kadına arkadan baktığımda ise kadının götündeki harikalığa aldanıyorum.
kısaca bence göt kadının arkadaki yüzüdür..
bu konuda düşünceleriniz nelerdir. selamlar..
0
bence sen arkadan bakınca sapık öncen bakınca pislik bir sapıksın.
tamam kimse inkar etmiyor bizde bakıyoruzda o ne biçim betimleme amk :D
tamam kimse inkar etmiyor bizde bakıyoruzda o ne biçim betimleme amk :D
0
ona bakarsan her şey aldanma. yüzü güzel insanların yüzünün altında ne olduğunu düşün. ürkünçlü bi kafa tası var et yığını.
0
külottan sonrasını okumadım.
şaka şaka, külot izi'nden sonrasını okumadım
bir de külot nedir yahu?..
şaka şaka, külot izi'nden sonrasını okumadım
bir de külot nedir yahu?..
0
yine kişiliğime takılıp konuyu unutmuşsunuz.. size ne yaptım ben de böyle oldunuz anlamadım arkadaş.. burada toplumu ilgilendiren problemlere parmak atıyoruz.. :))
0
anonymice
Selamlar.Hali hazırda yüksek lisans öğrencisiyim. Doktora vermenin nasıl bir şey olduğunu çok merak ediyorum. İnsan rahatlıyor mu senelerce kendini sıktıktan sonra?Teşekkürler.
Selamlar.
Hali hazırda yüksek lisans öğrencisiyim. Doktora vermenin nasıl bir şey olduğunu çok merak ediyorum. İnsan rahatlıyor mu senelerce kendini sıktıktan sonra?
Teşekkürler.
Hali hazırda yüksek lisans öğrencisiyim. Doktora vermenin nasıl bir şey olduğunu çok merak ediyorum. İnsan rahatlıyor mu senelerce kendini sıktıktan sonra?
Teşekkürler.
0
başlığı çok yanlış, içi daha da yanlış olmuş.
çocuk doğurmak=doktora yapmak diyerek yanıtını vermiş olayim.
çocuk doğurmak=doktora yapmak diyerek yanıtını vermiş olayim.
0
başlığı yanlış anlayan silsilesinden olarak içeriğe göre cevap veriyorum:
doktora verilmez, doktora tezi verilr. dile pelesenk olmuş hatalı bir kullanımdır. doğrusu: doktora yapmak
doktora nasıl yapılır. önce lisans bölümünden mezun olursun. sonra sınava girer ve kadro yakalarsan yüksek lisanstan mezun olursun. yüksek lisans yapınca mesleki sıfatının önüne ''yüksek'' yazarlar (bkz: inşaat yüksek mühendisi)
lisansı bitirip ''ben okumalara doyamadım'' dediğinde mesleki sıfatının başına ''doktor'' eklesinler diye doktora yaparsın.
ordinaryusluğa kadar bu böyle devam edeer gider...
doktora verilmez, doktora tezi verilr. dile pelesenk olmuş hatalı bir kullanımdır. doğrusu: doktora yapmak
doktora nasıl yapılır. önce lisans bölümünden mezun olursun. sonra sınava girer ve kadro yakalarsan yüksek lisanstan mezun olursun. yüksek lisans yapınca mesleki sıfatının önüne ''yüksek'' yazarlar (bkz: inşaat yüksek mühendisi)
lisansı bitirip ''ben okumalara doyamadım'' dediğinde mesleki sıfatının başına ''doktor'' eklesinler diye doktora yaparsın.
ordinaryusluğa kadar bu böyle devam edeer gider...
0
yanlış bilgileri hemen düzeltelim:
yüksek lisans yapmanın kadro almayla uzaktan yakından alakası yoktur. kadrosuz da yüksek lisans yapılır; yaptım, oradan biliyorum.
yüksek lisans yapınca her zaman "yüksek" sıfatını almazsın. ben almadım mesela. onun için lisans bölümünle aynı isme sahip bir bölümde yüksek lisans yapman gerekir.
doktora sıkıntılı bir süreç bildiğim kadarıyla ama yine de darısı başımıza diyoruz tabii. okumalara doyaman.
yüksek lisans yapmanın kadro almayla uzaktan yakından alakası yoktur. kadrosuz da yüksek lisans yapılır; yaptım, oradan biliyorum.
yüksek lisans yapınca her zaman "yüksek" sıfatını almazsın. ben almadım mesela. onun için lisans bölümünle aynı isme sahip bir bölümde yüksek lisans yapman gerekir.
doktora sıkıntılı bir süreç bildiğim kadarıyla ama yine de darısı başımıza diyoruz tabii. okumalara doyaman.
0
ben vermedim ama veren arkadaşlardan duymuştum, sarsılarak rahatlıyorlarmış.
0
Ya ben çok masum bir kızdım ne olduysa buraya takılmaya başladıktan sonra oldu. Niye bu kadar fesatız ya
0
insanın fikri neyse zikri de odur panpalar. ben olduğu gibi okudum mesela başlığı, sizin düşündüğünüz aklımdan bile geçmedi. niye? çünkü daha bugün doktora baskısı yedim yine hocadan sgdfgh.
0
yanlış anlayan geliyo durduramıyoruz :)
kardeş nasıl açmışın o başlığı sende ayıp yahu :D
kardeş nasıl açmışın o başlığı sende ayıp yahu :D
0
(bkz: alternatif tıp)
bilerek yazılmış gibi bu kadar olur ya :)
ciddili cevab
senelerce kendini sıkıp bırakırsan tabi bi rahatlama hasıl oluyor bünyede..
bilerek yazılmış gibi bu kadar olur ya :)
ciddili cevab
senelerce kendini sıkıp bırakırsan tabi bi rahatlama hasıl oluyor bünyede..
0
speedy
Bunun adı ne? ameliyatla alınıyormuş.
Bunun adı ne? ameliyatla alınıyormuş.
0
yok katarakt değil, daha ufak bir rahatsızlık, tam perde değil de perde gibi rahatsız ediyormuş gözü, halk arasında fazla bilinen bir şey değildir belki de
0
pescador
gelmiş geçmiş en iyi dizi olduğunu iddia edecek değilim ama ben bayılıyorum buna ya. son günlerde yine youtube'da video falan izlerken buldum kendimi.konusu bununla benzer, "breaking bad'i yer" diyebileceğiniz hangi diziler var? konusu benzer olmasa da olur hadi... ki ben normalde böyle aksiyonlu, g
gelmiş geçmiş en iyi dizi olduğunu iddia edecek değilim ama ben bayılıyorum buna ya. son günlerde yine youtube'da video falan izlerken buldum kendimi.
konusu bununla benzer, "breaking bad'i yer" diyebileceğiniz hangi diziler var? konusu benzer olmasa da olur hadi... ki ben normalde böyle aksiyonlu, gerilimli, uyuşturuculu şeyleri falan hiç sevmem. bu şahaneydi ama. çok gerçekti. heyt be.
ne önerirsiniz böyle? breaking bad'i unuttursun. o derece. var mı öyle bi şey? dexter izleyeyim dedim de hiç beğenmedim yahu çok kolpa geldi.
konusu bununla benzer, "breaking bad'i yer" diyebileceğiniz hangi diziler var? konusu benzer olmasa da olur hadi... ki ben normalde böyle aksiyonlu, gerilimli, uyuşturuculu şeyleri falan hiç sevmem. bu şahaneydi ama. çok gerçekti. heyt be.
ne önerirsiniz böyle? breaking bad'i unuttursun. o derece. var mı öyle bi şey? dexter izleyeyim dedim de hiç beğenmedim yahu çok kolpa geldi.
0
@demirKamil, hocam BB drama olarak mı geçiyor? onun tarzında istiyorum. böyle tam dozunda trajedi heyecan dram falan böyle şeyler olsun.
0
Breaking Bad gibisi yok, ben onu izledikten sonra uzun süre dizi izleyemedim,hiçbiri sarmadı, ama Hannibal izledim tatmin oldum.
0
@donut, o halde,
inciswf.com
oz'u gerçekten çok övüyorlar. diğer duyurularda da gördüm. the wire - oz ikilisini izlemek lazım o zaman.
inciswf.com
oz'u gerçekten çok övüyorlar. diğer duyurularda da gördüm. the wire - oz ikilisini izlemek lazım o zaman.
0
ne, dexter mı kolpa. valla çarpılırsın, kaç bölüm izledin biraz daha şans verseydin. hem dexter hem bb izledim ikisi de harika diziler. bence dexter'a bir şans daha ver.
0
daha iyisi var (bkz: six feet under)
konu ve tempo olarak breaking bad ile benzerlik göstermez izlediğim en iyi dizidir. müthiş bir dramadır.
konu ve tempo olarak breaking bad ile benzerlik göstermez izlediğim en iyi dizidir. müthiş bir dramadır.
0
benim en sevdiğim dizi de BB pescador.
oz ile benzemiyorlar ama oz da sıkı dizidir. wire'ı izlemedim, bilmiyorum o yüzden onu ama onu da çok överler.
the sopranos iyidir. farklıdır. serttir.
hannibal'ı da tavsiye ederim. çok iyi dizi.
western, tarihi tarzda dizileri seversen mutlaka deadwood'u da tavsiye ederim.
dexter kara mizah dizisi. ondan sarmamıştır. komedi diye izlemek lazım onu. o zaman geriyor.
bir de sen psikolojiye meraklı mıydın tam hatırlayamadım ama kenarda köşede bulunsun, bir ara izlersin belki: in treatment
oz ile benzemiyorlar ama oz da sıkı dizidir. wire'ı izlemedim, bilmiyorum o yüzden onu ama onu da çok överler.
the sopranos iyidir. farklıdır. serttir.
hannibal'ı da tavsiye ederim. çok iyi dizi.
western, tarihi tarzda dizileri seversen mutlaka deadwood'u da tavsiye ederim.
dexter kara mizah dizisi. ondan sarmamıştır. komedi diye izlemek lazım onu. o zaman geriyor.
bir de sen psikolojiye meraklı mıydın tam hatırlayamadım ama kenarda köşede bulunsun, bir ara izlersin belki: in treatment
0
@pescador emmy ödüllerini yanlış vermiyolarsa drama. Ama breaking bad başkaydı be.
dexterı kara mizah yapmışlar ya la.
dexterı kara mizah yapmışlar ya la.
0
dexter tabi ki kara mizah. onun o iç sesleri, başkalarına kendini çok tatlı, evcimen, dünya iyisi biri gibi göstermesi, kurbanlarını kandırırken takındığı sahte tavırlar...
dram hat safhada o ayrı ama dexter'da göz ardı edilemeyecek kadar komedi unsuru var.
edit: aslında bu açıdan dexter ile walter white benzerler biraz. :) walter sert ve gerçek bir kötü tabi. fark bu. o yüzden komik değil o.
dram hat safhada o ayrı ama dexter'da göz ardı edilemeyecek kadar komedi unsuru var.
edit: aslında bu açıdan dexter ile walter white benzerler biraz. :) walter sert ve gerçek bir kötü tabi. fark bu. o yüzden komik değil o.
0
six feet under tabii ki. dizi ustudur artik o. ben de bb'yi deli gibi seviyorum hatta izledigim en iyi 10 dizi arasinda. ama six feet under, the sopranos ve mad men fenomenler varken, esamesi okunmaz.
0
Ben de six feet under derim. Tabi konular çok farklı ama seversin diye düşünüyorum.
0
breaking bad izledim. oz, true detective, hannibal izledim dediğin türe yakın.
o bahsettiğin etki varya iste tam olarak bende 'oz'la oldu. bb, true detective, hannibal hepsi ayrı ayrı güzel ama oz apayrı bir yerde benim için.
@advocatusdiaboli çok güzel demiş bak tebrik ettim "yok abi ryan o'reily gibi karakter hiç bir dizide yok anasını satayım."
senin sıraladığın şu kriterleri okuyunca true detective geldi ama aklıma ilk, bunu da belirteyim hani.
o bahsettiğin etki varya iste tam olarak bende 'oz'la oldu. bb, true detective, hannibal hepsi ayrı ayrı güzel ama oz apayrı bir yerde benim için.
@advocatusdiaboli çok güzel demiş bak tebrik ettim "yok abi ryan o'reily gibi karakter hiç bir dizide yok anasını satayım."
senin sıraladığın şu kriterleri okuyunca true detective geldi ama aklıma ilk, bunu da belirteyim hani.
0
durduk yere breaking bad'i hatırlatmayaydın iyiydi. efsane kelimesinin karşılığıdır. izlediğim en iyi 5 diziden biridir. dexter'i ben de sevmedim. oz iyidir, sert bir dizidir ama ağır ilerler. bb'deki aksiyonu, gerilimi oz'da bulamazsın. benim önerim fargo olacak. ilk izlemen gereken dizi. 10 bölüm zaten, bikaç gün içinde bitirirsin. bittikten sonra yeni diziler önerebiliriz.
not: uyku sorunu çekiyorsan the wire izle. uykusuzluğa birebirdir.
edit: cevapları şimdi okudum, benden başka fargo diyen olmamış. ayıp lan. 10 bölümde efsane kategorisine erişmiş bir diziden bahsediyorum. filmini izlemedim ama dizisi böyle.
not: uyku sorunu çekiyorsan the wire izle. uykusuzluğa birebirdir.
edit: cevapları şimdi okudum, benden başka fargo diyen olmamış. ayıp lan. 10 bölümde efsane kategorisine erişmiş bir diziden bahsediyorum. filmini izlemedim ama dizisi böyle.
0
BB'yi oz ve the wire ile karşılaştıranlara ağır bi küfür et bence, BB gibi dramı gelmedi gelmezde, diğerlerinde başka duygular ağır basıyor
0
yukarıda önerilmiş ama breaking bad'i seven insan six feet under izlemesin. yazık etmesin güzelim dizime :(
breaking bad şişirilmiş bir balondur.
breaking bad şişirilmiş bir balondur.
0
0
evet aynı dizileri izlememişiz belli ki. 1 dk bile aksiyonsuz bölümü yokmuş oz'un alkjsdhjas. oz'da 1 dk bile aksiyonsuz bölüm yoksa prison break ne o zaman?
0
c0.thejournal.ie
eğer kızmazsanız şey dicektim, oz hariç tüm bahsettikleriniz tırt diziler. bb ve fringe extra tırt.
ben the prisoner derim. eskisi yeniden tahayyülü vs hepsi. h2g2'nin eski dizi versiyonu da iyidir. bsg has dizidir. draması sci-fi'si mystery'si hepsi tam kararındadır. house md de bi daha izlenir. kalan yapımlar film şeridi israfı.
eğer kızmazsanız şey dicektim, oz hariç tüm bahsettikleriniz tırt diziler. bb ve fringe extra tırt.
ben the prisoner derim. eskisi yeniden tahayyülü vs hepsi. h2g2'nin eski dizi versiyonu da iyidir. bsg has dizidir. draması sci-fi'si mystery'si hepsi tam kararındadır. house md de bi daha izlenir. kalan yapımlar film şeridi israfı.
0
@ninja
yahu gerçekten merak ettim soruyorum; six feet under ya da the sopranos, tırt mıdır sence?
yahu gerçekten merak ettim soruyorum; six feet under ya da the sopranos, tırt mıdır sence?
0
@mermize
abi :( yüzünü maviye boyayıp fırlatma baltasıyla arkamdan koşmayacaksan.. evet. yani o kadar şeyetmedim ben ama belki ben anlamamışımdır. tabii saygı duyarım sizin kararlarınıza abi. hürmetler abi.
abi :( yüzünü maviye boyayıp fırlatma baltasıyla arkamdan koşmayacaksan.. evet. yani o kadar şeyetmedim ben ama belki ben anlamamışımdır. tabii saygı duyarım sizin kararlarınıza abi. hürmetler abi.
0
la olm... çok üzücü yahu /:
üzüldüm bildiğin... neyse, bir bira daha alayım dolaptan.
üzüldüm bildiğin... neyse, bir bira daha alayım dolaptan.
0
seksen9
böyle mi tabir edilir tam bilmiyorum, bu konuda baya cahilim. hiç bir teknik bilgim yok. meraklısı vardır belki araştırmıştır diye bi sorayım dedim.şimdi alanı belli karelere bölüp her askerin kapladığı alanı, canını, menzilini, darbesini hesaplıyor. okçularda atıyorum %40 gibi isabet oranı var geli
böyle mi tabir edilir tam bilmiyorum, bu konuda baya cahilim. hiç bir teknik bilgim yok. meraklısı vardır belki araştırmıştır diye bi sorayım dedim.
şimdi alanı belli karelere bölüp her askerin kapladığı alanı, canını, menzilini, darbesini hesaplıyor. okçularda atıyorum %40 gibi isabet oranı var geliştirirsen %100 oluyor. buraya kadar sorun yok.
ama ram olayında kafam karışıyor. ortamda ram varsa ona saldırıyor ya; askerleri hareket ettirince tekrardan rame mi saldırıyor yoksa bir asker alıp sonra mı rame dönüyolar? p(görüş alanında ram varsa) => q gibi bir formülü mü var?
bi de asker üstünlüğünde ikili mi hesap yapıyor? gothun oka direnci anlıyorum ama mesela japonla gothun canları ve darbeleri neredeyse aynı olmasına rağmen japonların burnu bile kanamadan alıyorlar gothları.
multi oyunlarda nerden baksan 800 asker savaşıyor. bu kadar hesaplama neden ağır gelmiyor ki bilgisayara? ben düşünürken beynimi yaktım.
şimdi alanı belli karelere bölüp her askerin kapladığı alanı, canını, menzilini, darbesini hesaplıyor. okçularda atıyorum %40 gibi isabet oranı var geliştirirsen %100 oluyor. buraya kadar sorun yok.
ama ram olayında kafam karışıyor. ortamda ram varsa ona saldırıyor ya; askerleri hareket ettirince tekrardan rame mi saldırıyor yoksa bir asker alıp sonra mı rame dönüyolar? p(görüş alanında ram varsa) => q gibi bir formülü mü var?
bi de asker üstünlüğünde ikili mi hesap yapıyor? gothun oka direnci anlıyorum ama mesela japonla gothun canları ve darbeleri neredeyse aynı olmasına rağmen japonların burnu bile kanamadan alıyorlar gothları.
multi oyunlarda nerden baksan 800 asker savaşıyor. bu kadar hesaplama neden ağır gelmiyor ki bilgisayara? ben düşünürken beynimi yaktım.
0
AoE bilgim sınırlı ama kalan şeylerden bahsedebilirim.
- Oyunlarda isabet ihtimali kurallarla belirlendikten sonra her atışta zar atar gibi rastgele bir sayı sallıyor. Bundan sonrası oyununa bağlı olarak kaçırılan oku rastgele bir nokta belirleyip oraya doğru gider gibi çizmek gibi işler yapmaktan ibaret.
- Çoğu oyunda oyuncuya gösterilmeyen "%50 Hasar direnci" benzeri özellikler vardır. Hasar hesabı sırasında bunlar da işin içine katılır.
- Günümüz bilgisayarları için 800 AoE askeri sorun değil ama sağlam bir 3D strateji oyununda aynı anda 3 tank havaya uçtuğunda bilgisayarın anasının ağladığını izleyebilirsin. Genelde hasar hesabı ve en temel yapay zeka işlemleri (Asker boşken en yakın düşmana saldırması) sağlam bir 3D grafik motorunun yaptığı işin yanında çocuk oyuncağıdır.
- Boşta duran askerler için genelde çok basit bir "görünürde düşman varsa ona saldırmaya başla" döngüsü yazılır, bunun içine ufak bir kod eklentisi ile "görünürde olan düşmanlara bak, x varsa ona yoksa en yakındakine dal" tarzı bir şey yazabilirsin.
- Oyunlarda isabet ihtimali kurallarla belirlendikten sonra her atışta zar atar gibi rastgele bir sayı sallıyor. Bundan sonrası oyununa bağlı olarak kaçırılan oku rastgele bir nokta belirleyip oraya doğru gider gibi çizmek gibi işler yapmaktan ibaret.
- Çoğu oyunda oyuncuya gösterilmeyen "%50 Hasar direnci" benzeri özellikler vardır. Hasar hesabı sırasında bunlar da işin içine katılır.
- Günümüz bilgisayarları için 800 AoE askeri sorun değil ama sağlam bir 3D strateji oyununda aynı anda 3 tank havaya uçtuğunda bilgisayarın anasının ağladığını izleyebilirsin. Genelde hasar hesabı ve en temel yapay zeka işlemleri (Asker boşken en yakın düşmana saldırması) sağlam bir 3D grafik motorunun yaptığı işin yanında çocuk oyuncağıdır.
- Boşta duran askerler için genelde çok basit bir "görünürde düşman varsa ona saldırmaya başla" döngüsü yazılır, bunun içine ufak bir kod eklentisi ile "görünürde olan düşmanlara bak, x varsa ona yoksa en yakındakine dal" tarzı bir şey yazabilirsin.
0
@zaza ha anladım. ramlerin k'sı yüksekse o yüzden önce ona dalıyo. hareket ettirsek de aynı halt olacak.
samurailarla huskarlların ok direnci hariç neredeyse aynı değerlere sahipler. oynasa bile 1-2 darbe/direnç farkeder. ama çatır çutur yiyor adamlar. yine de bi kontrol edeyim ama ben.
ek soru olarak patrol olayını bilen varsa patroldeki askerlerin bazen neden savaşmadığını, state modundaymış gibi davrandığını açıklayabilir mi? okçularda bazen oluyor, geliştirmeye mi bağlı yoksa yazılımla mı ilgili bilmiyorum.
@donat tanrısı sen de oyun yazsanaaa. ne zevkliymiş :)
samurailarla huskarlların ok direnci hariç neredeyse aynı değerlere sahipler. oynasa bile 1-2 darbe/direnç farkeder. ama çatır çutur yiyor adamlar. yine de bi kontrol edeyim ama ben.
ek soru olarak patrol olayını bilen varsa patroldeki askerlerin bazen neden savaşmadığını, state modundaymış gibi davrandığını açıklayabilir mi? okçularda bazen oluyor, geliştirmeye mi bağlı yoksa yazılımla mı ilgili bilmiyorum.
@donat tanrısı sen de oyun yazsanaaa. ne zevkliymiş :)
0
Ya birkac gun gec yaziyorum ama; Japonlarin irksal bonuslarindan biri her cagda giderek artan infantry saldiri hizi, ayrica samuraylarin da diger unique unit'lere karsi bonus atagi var.
- Infantry attack 10% faster in Feudal Age, 15% Castle Age, 25% Imperial Age (The Forgotten: Infantry attack 25% faster starting from Feudal Age)
- In Age of Empires II: The Conquerors, the Samurai gain 2 damage against Eagle Warriors and 5 damage against Unique Units. Elite Samurai gain 3 damage against Eagle Warriors and gain 6 damage against Unique Units, and both gain 0.1 speed and gain 1 pierce armor.
- Infantry attack 10% faster in Feudal Age, 15% Castle Age, 25% Imperial Age (The Forgotten: Infantry attack 25% faster starting from Feudal Age)
- In Age of Empires II: The Conquerors, the Samurai gain 2 damage against Eagle Warriors and 5 damage against Unique Units. Elite Samurai gain 3 damage against Eagle Warriors and gain 6 damage against Unique Units, and both gain 0.1 speed and gain 1 pierce armor.
0
hah @common bi de hız olayı vardı. türklerin 17 atağı var ama o kadar yavaşlar ki caponlara bile yem oluyolar :/ ama caponlardan güçlü bizansı alabiliyolar.
yalnız o minik farkları oynarken görme şansımız yok sanırım. ezbere bilmek gerekiyor.
yalnız o minik farkları oynarken görme şansımız yok sanırım. ezbere bilmek gerekiyor.
0
Evet ezberlenmesi lazim oyunun tas-kagit-makas mantigi, ancak AI'ya karsi oynarken durdurulup tech tree'den bakilabilir tabii.
0
age of bu açıdan mal bir oyun. saldırı hedefine yöneliyor ordu, ok yerken ok atana saldırmadan hedefine gidiyor adamlar. yolda saldırma özelliği yok, heder oluyor birlikler.
m&b hakikatli bir ömür törpüsüdür haa. tam yeni kale fethedip 70 kişiyle kalede kapana kısılıp 1080 kişilik düşman orduya savunma yapmaya çalışırken 400 kadar kişi kesip ve fakat bütün takımı kaybedip esir düşüp göt olmak kadar kendine getirici bir deneyim olmaz.
m&b hakikatli bir ömür törpüsüdür haa. tam yeni kale fethedip 70 kişiyle kalede kapana kısılıp 1080 kişilik düşman orduya savunma yapmaya çalışırken 400 kadar kişi kesip ve fakat bütün takımı kaybedip esir düşüp göt olmak kadar kendine getirici bir deneyim olmaz.
0
@common tech tree'ye 'bu ırkta pala var mıydı ya?' diye bakıyorum ama gelişme şeylerini okumaya üşeniyom :) neyse bi ara üşenmeyeyim de okuyayım hepsini.
@ninca sen sus 2 yıldır oyalıyon beni eycof oynayacaz diye.
@ninca sen sus 2 yıldır oyalıyon beni eycof oynayacaz diye.
0
ben istemem mi eycof atmak ama işte :( cüccük kadar ekranlı bilgisayardayım. 20 paladini seçip ekranda ortaladığımda başka adama yer kalmıyor.
bi de, bu senaryo seçerken full geliiştirilmiş askerleri teke tek dövüştürüyor musun? o fikir veriyor. o sahada taktik çalışılabilir aslında. bi töton 8 gotla kapışıp neredeyse hepsini alıp sonuncuyla çatışırken mi ne ölüyordu mesela.
bi de, bu senaryo seçerken full geliiştirilmiş askerleri teke tek dövüştürüyor musun? o fikir veriyor. o sahada taktik çalışılabilir aslında. bi töton 8 gotla kapışıp neredeyse hepsini alıp sonuncuyla çatışırken mi ne ölüyordu mesela.
0
cba hero oynarken asker üstünlüğünü çok iyi görüyorum :D tamamen kale askeri çıkıyor çünkü. ama patrol bilmeyen nooblar yüzünden gothla teuton aldığım da oluyor :D
ben ders çalışacaktım bugün ya nerden soktunuz aklıma eycofu :D
ben ders çalışacaktım bugün ya nerden soktunuz aklıma eycofu :D
0
ne? noob mu?
şimdi ne diyem bak hele. hiç askeri binaları seçip haritanın bi yerine düzenli asker biriktirdin mi sen? bana bunu söyle? "100 adam basayım. yüz de binadan çıksın. 200 adamla kervan yolda dizilsin" dedin mi? patrol ile adamlardan insan zinciri oluşturup sonsuz bir "selamın aleyküm birader" "alyküm selam birader" döngüsü üretmekteki anlamsızlığı yaşadın mı? adamlarının kafa tokuşturmaktan kafalarının bulandığı bir dünyada sen hala oyun stili üzerinden hakir gör ama komutları yazanlara bir çift lafın olmasın. hıh!
şimdi ne diyem bak hele. hiç askeri binaları seçip haritanın bi yerine düzenli asker biriktirdin mi sen? bana bunu söyle? "100 adam basayım. yüz de binadan çıksın. 200 adamla kervan yolda dizilsin" dedin mi? patrol ile adamlardan insan zinciri oluşturup sonsuz bir "selamın aleyküm birader" "alyküm selam birader" döngüsü üretmekteki anlamsızlığı yaşadın mı? adamlarının kafa tokuşturmaktan kafalarının bulandığı bir dünyada sen hala oyun stili üzerinden hakir gör ama komutları yazanlara bir çift lafın olmasın. hıh!
0
aklimdakisorular
Parçacık dediğim mesela Heybeliada kadar büyüklükte en az.
Parçacık dediğim mesela Heybeliada kadar büyüklükte en az.
0
yoktur. iki karışlık kardak kayalıkları bile uydudan görünüyor. google earth'ü açıp bakabiliyorsunuz. bu şartlar altında keşfedilmemiş kara parçacığı mümkün değil.
0
bu sorunun cevabını arayan adamlar 150 yıldır falan olmalı. ve hepsine her zaman verilen cevap aynı, "yoktur, olamaz."
ama en son 2009'da yanılmıyosam birkaç ada google earth servisi kullanılarak bulunmuştu.
zaten kimse "bizim sistemin açığı şu, şuralara bakmadık" demiyor ki, herkes her sistemde heryere baktığını sanıyor.
(bkz: olmaz gibi ama olabilir de)
ama en son 2009'da yanılmıyosam birkaç ada google earth servisi kullanılarak bulunmuştu.
zaten kimse "bizim sistemin açığı şu, şuralara bakmadık" demiyor ki, herkes her sistemde heryere baktığını sanıyor.
(bkz: olmaz gibi ama olabilir de)
0
ya ben lan neyse
soru çok geniş, çok basit, çok bilgisizce kokuyor ama ben sorayım yine de:marsta neden hayat yok mesela? bilinen gezegenlerin çoğundan daha insancıl koşulları olmasına rağmen.aslında sorum da burada başlıyor. neden insancıl koşullar arıyoruz? diyelim ki amonyak atmosferli bir gezegende neden amonyak
soru çok geniş, çok basit, çok bilgisizce kokuyor ama ben sorayım yine de:
marsta neden hayat yok mesela? bilinen gezegenlerin çoğundan daha insancıl koşulları olmasına rağmen.
aslında sorum da burada başlıyor. neden insancıl koşullar arıyoruz? diyelim ki amonyak atmosferli bir gezegende neden amonyak soluyan canlılar evrimleşmedi? üstelik oksijen seviyesi yükseldikçe evrimin duraksadığına dair -dünya için söylüyorum- çalışmalar var.
ya da çok yüksek soğukluklara evrimleşmiş canlılar neden yok ilgili gezegenlerde?
geçen izlediğim bir tartışmada bir fizik profu. "karbondioksit içeren gezegenlerde karbondioksit solumaya evrilmiş canlılar olabilirdi mesela." demişti.
soru bu.
sağ olunuz.
marsta neden hayat yok mesela? bilinen gezegenlerin çoğundan daha insancıl koşulları olmasına rağmen.
aslında sorum da burada başlıyor. neden insancıl koşullar arıyoruz? diyelim ki amonyak atmosferli bir gezegende neden amonyak soluyan canlılar evrimleşmedi? üstelik oksijen seviyesi yükseldikçe evrimin duraksadığına dair -dünya için söylüyorum- çalışmalar var.
ya da çok yüksek soğukluklara evrimleşmiş canlılar neden yok ilgili gezegenlerde?
geçen izlediğim bir tartışmada bir fizik profu. "karbondioksit içeren gezegenlerde karbondioksit solumaya evrilmiş canlılar olabilirdi mesela." demişti.
soru bu.
sağ olunuz.
0
olabilir-di. demek ki yeterli/gerekli şartlar oluşmamış. "neden olmamış" sorusu doğru bir soru değil. daha ziyade "olabilir mi?" sorusunu sormak lazım.
birkaç gün önce #47102990 numaralı entry'de görmüştüm bak adam hesaplayıp şunu bulmuş:
"dünyanın evrende kapladığı alan, bir bakterinin dünyada kapladığı alandan kabaca 600 katrilyon kez daha küçüktür."
sadece güneş sistemindeki 3-5 gezegeni inceleyip kesin bir kanıya varmak sırf bu yüzden bile mümkün değil.
birkaç gün önce #47102990 numaralı entry'de görmüştüm bak adam hesaplayıp şunu bulmuş:
"dünyanın evrende kapladığı alan, bir bakterinin dünyada kapladığı alandan kabaca 600 katrilyon kez daha küçüktür."
sadece güneş sistemindeki 3-5 gezegeni inceleyip kesin bir kanıya varmak sırf bu yüzden bile mümkün değil.
0
Diğer gezegenlerde hayat olup olmadığını bilmiyoruz, misal Andromeda Galaksisi'ndeki bir gezegende, gezegendeki şartlara uyumlu canlılar yaşıyor olabilir. Bilemiyoruz. Gidip göremeyeceğimiz, herhangi bir makine gönderip öğrenemeyeceğiz kadar uzaktalar. Mars'ta şu an hayat varmış gibi gözükmüyor ama geçmişte olup olmadığını da bilmiyoruz, zira insanlı seyahat mümkün olmadığı için gerekli araştırmalar yapılamıyor. Robotlar bir yere kadar veri gönderebiliyor o kadar. Geçmişte oranın şartlarına uygun bir hayat vardı belki de, bilemiyoruz. Ayrıca canlılık illa insan formunda olacak diye bir şey yok; bakteri bile varsa, orada hayat var demektir. Umarım bir gün hepsi keşfedilir.
0
abi co2 inert bi gaz. onu solumak ne işe yarar ki?
solunumun olayı elektron verici element (o2, s) ve nihai alıcı (karbon) arasındaki basamaklardan maksimum atp'yi üretmek.
bizim solunum metodumuzda o sitokrom enzimleri silsilesinde daha fazla atp üretebilmemiz imkansız. (gibi, aslında flor işin içine girerse verim maksimuma çıkabilir ama tabii floru metabolizmaya katmak mesele) (kaynak: umitkaradeli.blogcu.com)
kaynak akademik değil idare et.
her ortamda canlılık oluşmalı gibi bir önkoşul kainata bir rol biçmek ama bunlara hiç gerek yok. evrenin bir projeksiyonu yok muhtemelen.
solunumun olayı elektron verici element (o2, s) ve nihai alıcı (karbon) arasındaki basamaklardan maksimum atp'yi üretmek.
bizim solunum metodumuzda o sitokrom enzimleri silsilesinde daha fazla atp üretebilmemiz imkansız. (gibi, aslında flor işin içine girerse verim maksimuma çıkabilir ama tabii floru metabolizmaya katmak mesele) (kaynak: umitkaradeli.blogcu.com)
kaynak akademik değil idare et.
her ortamda canlılık oluşmalı gibi bir önkoşul kainata bir rol biçmek ama bunlara hiç gerek yok. evrenin bir projeksiyonu yok muhtemelen.
0
Olup olmadığını bilmiyoruz. Şu an dünyada yaşamın en temel maddesi su ve dünyadaki su esasen dünya dışından gelmiş bir yapıtaşı.
www.youtube.com
Bu bakımdan, dünya dışı bir yerlerde yaşam olması bence çok mümkün.
www.youtube.com
Bu bakımdan, dünya dışı bir yerlerde yaşam olması bence çok mümkün.
0
hayat için gereken en önemli şart kendini kopyalayan bir molekülün varolması. böyle moleküllerin varlığını devam ettirmesi ve çoğalması belli şartlarla mümkün. soğuk gezegenlerde bunu yapacak kadar enerji bulunmaz. ha önceden ortaya çıkmış hayat oralarda evrimleşebilir ama köken o gezegenin o hali olmaz.
ikinci olarak hayatın temelindeki maddede belii bazı kimyasal özelliklerin olması gerekir. bunları karşılayan maddeler de karbon ve silisyum. ancak silisyumun karbondaki gibi kararlı bir aminoasit oluşturması için gereken sıcaklıklar o aminoasitin varolması için çok yüksek ve devamlı olarak dışarıdan desteklenmesi gereken düzeylerde. bunu sağlayan tek madde de karbon.
bu arada bitkiler zaten karbondioksitle yaşıyor.
ikinci olarak hayatın temelindeki maddede belii bazı kimyasal özelliklerin olması gerekir. bunları karşılayan maddeler de karbon ve silisyum. ancak silisyumun karbondaki gibi kararlı bir aminoasit oluşturması için gereken sıcaklıklar o aminoasitin varolması için çok yüksek ve devamlı olarak dışarıdan desteklenmesi gereken düzeylerde. bunu sağlayan tek madde de karbon.
bu arada bitkiler zaten karbondioksitle yaşıyor.
0
Var. (Bkz: tasavvuf)
Bilirsiniz, (bkz: muhyiddin ibni arabi), bu alimin kitabinda (bkz: futuhati mekkiyye)... Yalniz agir tasavvufi kitaptir.
Bilirsiniz, (bkz: muhyiddin ibni arabi), bu alimin kitabinda (bkz: futuhati mekkiyye)... Yalniz agir tasavvufi kitaptir.
0
inscancıl koşuldan kastınız ne? Mars'ta doğru dürüst atmosfer yok, su sıvı halde değil. kendisini günesin radyasyonundan koruyacak bir manyeti alanı yok.
bizim bildiğimiz yaşam için öncelikle suyun sıvı halde bulunması gerekiyor, diğer gerekler için (bkz: goldilocks bölgesi)
jupiter'in uydusu europa gibi goldilocks bölgesinde bulunmayan ama istisnai durumundan dolayı suyun sıvı halde bulunma ihtimali bulunan yerler de var.
NASA gelecekte buraya bir sonda gönderebilir mesela.
bizim bildiğimiz yaşam için öncelikle suyun sıvı halde bulunması gerekiyor, diğer gerekler için (bkz: goldilocks bölgesi)
jupiter'in uydusu europa gibi goldilocks bölgesinde bulunmayan ama istisnai durumundan dolayı suyun sıvı halde bulunma ihtimali bulunan yerler de var.
NASA gelecekte buraya bir sonda gönderebilir mesela.
0
her şeyin temeli enerji, yani enerji üretebilen canlılar yaşayabiliyor, belki evrenin bir köşesinde nükleer enerji ile yaşayan canlılar olabilir, kim bilir, ki aborjinlerin bazı zamanlar sadece güneş ışığı ile beslendiklerini bir yerde okumuştum.
0
kime göre neye göre hayat? sadece dünya üzerindeki hayatla sınırlandırırsanız en azından güneş sistemimizde hayat olmaması kadar doğal bir şey yok. ideal sıcaklık, güzel korunaklı bir atmosfer, zamanında çarpmış bir kuyruklu yıldızın bıraktığı organik parçalar...
organik: karbon içeren şeklinde basitçe bahsedebiliriz
evolution diye bi film vardı, silikon bazlı canlılar dünyayı sarıyolardı ve kepek şampuanı ile onları püskürtüyodu insanoğlu :)
organik: karbon içeren şeklinde basitçe bahsedebiliriz
evolution diye bi film vardı, silikon bazlı canlılar dünyayı sarıyolardı ve kepek şampuanı ile onları püskürtüyodu insanoğlu :)
0
mayeskuel
ahuhaha sımdı farkettım de efsane bi poz yakalamışım. neyse ciddi olalım.bunların amacı, derdi hakkında fikir, bilgi sahibi olan?http://i.hizliresim.com/gL7WnQ.jpg
ahuhaha sımdı farkettım de efsane bi poz yakalamışım. neyse ciddi olalım.
bunların amacı, derdi hakkında fikir, bilgi sahibi olan?
i.hizliresim.com
bunların amacı, derdi hakkında fikir, bilgi sahibi olan?
i.hizliresim.com
0
irsh92
arkadaşlar bir haftalık tatilde geç kalkmaya alışmışım. son iki gün adaptasyon süreci tanıdım kendime ama olmadı. mesela dün erken yatmaya zorladım ama yatmadan önce korku filmi izlemiştim uyuyamadım 5 e kadar haliyle sabah 12 de kalktım. muhtemelen bu gece de ya uykum gelmeyecek ya da gelse de bişe
arkadaşlar bir haftalık tatilde geç kalkmaya alışmışım. son iki gün adaptasyon süreci tanıdım kendime ama olmadı. mesela dün erken yatmaya zorladım ama yatmadan önce korku filmi izlemiştim uyuyamadım 5 e kadar haliyle sabah 12 de kalktım. muhtemelen bu gece de ya uykum gelmeyecek ya da gelse de bişeyler düşünmekten uykuya dalamayacağım. hayatta en gıcık olduğum şey de uykusuz derse girmek. yarın çöpe gitsin istemiyorum.
özet: uykumun daha erken gelmesi için ne yapabilirim uykuya dalmayı nasıl kolaylaştırabilirim?
özet: uykumun daha erken gelmesi için ne yapabilirim uykuya dalmayı nasıl kolaylaştırabilirim?
0
Ayran iç, yoğurt ye, süt iç. Işıkları kapatıp kısık sesle, yatakta sıkıcı bi film izle.
0
çok basit.
bir gün geç yatıp (3'ten sonra), erken kalkacaksınız (8-9 gibi).
bir gün geç yatıp (3'ten sonra), erken kalkacaksınız (8-9 gibi).
0
gonul_isleri
selam milletnaber gençlikselam gençlernası gidiyor piçlernaptınız kankiler.........nasıl sesleniyorsunuz?
selam millet
naber gençlik
selam gençler
nası gidiyor piçler
naptınız kankiler
...
...
...
nasıl sesleniyorsunuz?
naber gençlik
selam gençler
nası gidiyor piçler
naptınız kankiler
...
...
...
nasıl sesleniyorsunuz?
0
Gurubuna göre değişir :))))
Nabiyonuz dediğim gibi; Merhaba, Selam, merhabaaaaaaoaaaa dediğim de oluyor.
Nabiyonuz dediğim gibi; Merhaba, Selam, merhabaaaaaaoaaaa dediğim de oluyor.
0
merhaba x bey/hanım'dan başlar naber lan sikimin başına kadar seviyeyi düşürebilirim
0
robep
son 100 yılda, bilhassa 1950 sonrasi oluşmuş sosyal hareketlerden biri ile alakalı bir araştırma yapmam ve makale yazmam gerekiyor. gezi direnişi ya da arap baharı gibi türkiye'de çok irdelenmiş konularda yazmak istemiyorum. fakat bir yandan da yazılı kaynak okuması ve alıntısı yapmak durumundayım.
son 100 yılda, bilhassa 1950 sonrasi oluşmuş sosyal hareketlerden biri ile alakalı bir araştırma yapmam ve makale yazmam gerekiyor. gezi direnişi ya da arap baharı gibi türkiye'de çok irdelenmiş konularda yazmak istemiyorum. fakat bir yandan da yazılı kaynak okuması ve alıntısı yapmak durumundayım. önerisi olan var mı?
0
antimilitarizm-vicdani redd
lgbt hakları hareketi
68 kuşağı,
ülkücü hareket,
nükleer karşıtı hareket
tekel direnişi
balkanlardaki etnik çözünürlük hareketleri
bunlar son yüzyılda açığa çıkmış bir kısmı 50 den sonra deri evrilmiş hareketler. tekeli günümüze daha yakın olması açısından spesifik diye yazdım.
lgbt hakları hareketi
68 kuşağı,
ülkücü hareket,
nükleer karşıtı hareket
tekel direnişi
balkanlardaki etnik çözünürlük hareketleri
bunlar son yüzyılda açığa çıkmış bir kısmı 50 den sonra deri evrilmiş hareketler. tekeli günümüze daha yakın olması açısından spesifik diye yazdım.
0
monty python
merhabalar. dün kedimin kakasında kan farkettim. daha doğrusu kakasını yaparken izliyordum ve işini bitirdikten sonra en son jelimsi bi şekilde kan geldi kedicikten. bugün de başka bi nedenden dolayı veterinere kontrole götürünce bunu da sordum. veteriner mamadan dolayı olduğunu söyledi. her ne kada
merhabalar. dün kedimin kakasında kan farkettim. daha doğrusu kakasını yaparken izliyordum ve işini bitirdikten sonra en son jelimsi bi şekilde kan geldi kedicikten. bugün de başka bi nedenden dolayı veterinere kontrole götürünce bunu da sordum. veteriner mamadan dolayı olduğunu söyledi. her ne kadar kötü olduğunu bilsem de öğrenci olduğum için goody veriyorum kediye. veteriner proplan, hill's ve royal canin önerdi. bunlar da zaten en kaliteli mamalar olarak bilinen markalar, lakin fiyatları biraz yüksek. bu mamaları en uygun nerden alabilirim. internet sitesi olur, mağaza olur ?
0
minik donut canavarı +1 temizmama nın mamaları hem ucuz hem kaliteli.geçmiş olsun.
0
temizmama.com'da dediğim mamalar yok ama ? burdaki mamalar nasıl peki güvenilir mi ?
0
@minik donut canavarı iç parazit aşısını 3 hafta önce yaptırdım. veteriner hayvanın anal yollarıyla ilgili bi problem olduğunu söyledi. sanırım ordaki keseler şişip sıkıntı yaratıyormuş. hatta eliyle biraz sıkıp o bölgeyi kan çıkardı.
0
protozoa olabilir. illa parazit olmasi sart degil. baska bir veterinere gidin...
mamayi ben zooplustan nd aliyorum tavsiye ederim. genel olarak zooplus ucuz diger yerlere gore.
temizmama da guzel bir alternatif (bonacibo olani) eger para sikintiniz varsa...
mamayi ben zooplustan nd aliyorum tavsiye ederim. genel olarak zooplus ucuz diger yerlere gore.
temizmama da guzel bir alternatif (bonacibo olani) eger para sikintiniz varsa...
0
@mutevazi aslına bakarsanız iç parazit aşısını ben başka bir veterinere yaptırmıştım. veteriner aşının güçlü bir aşı olduğunu, ilk zamanlar kakasını incelememi ve eğer susam şekliden bişeyler görürsem kontrole götürmemi söyledi. çünkü bağırsaklara yapışan parazitler bağırsak duvarlarından sökülüyormuş ve zehirleme ihtimalleri varmış.ilk günler ben de elime eldiven takıp dışkısını inceliyordum ve herhangi birşey göremediğim için götürmedim. geçen hafta kedim pencereden düştü maalesef. hatta duyuru da açmıştım sonra sildim. kedim düştüğünde ben şehir dışındaydım. ev arkadaşım her zaman götürdüğümüz veteriner açık olmadığı için başka bir veterinere götürmüş. bugün de tekrar o veterinere ayağını kontrol ettirmek için götürdüm. götürünce bunu da sordum. veteriner de mamadan olduğunu söyledi.
0
Ben bonacibo kuzulu veriyorum, gayet güzel. Temizmama kendi markalarını satıyor, micho olan fena değil ama bonacibo cok iyi. Hillsi yemeyen kedim bayıla bayila yiyor.
Kanlı diski da amip işi olabilir, veterinerdeki iç parazit ilaçları protozoalari kapsıyor mu bilmiyorum tenya falan için onlar.
Kanlı diski da amip işi olabilir, veterinerdeki iç parazit ilaçları protozoalari kapsıyor mu bilmiyorum tenya falan için onlar.
0
bir cay kasigi kadar zeytinyagi icir birkac gun.
mama icin ise, mahallende etrafinda falan bi bakin.. bu mamalari acik haliyle kiloyla satan dukkanlar var. her cesidi olmuyor tabe.
mama icin ise, mahallende etrafinda falan bi bakin.. bu mamalari acik haliyle kiloyla satan dukkanlar var. her cesidi olmuyor tabe.
0
yanlış anlamadıysam kediniz 1 hafta önce pencereden düşmüş ve bu hafta dışkısında kan görülmüş ve mamadandır diyip geçen bir veterineriniz var?! dalga mı geçiyorsunuz, düzgün bir yere götürün, iç organlarında hasar olabilir, iç kanama engelleyici iğne de mi yapmadılar?
kediniz/çocuğunuz/eşiniz kabızsa, bağırsaklarını zorluyorsa, zeytinyağı içirir, daha lifli sindirimi kolay bir şeylerle beslersiniz, herkes de demiş zaten veterinerin önerdiği pahalı premium mamalar şart değil, temizmama daki bonacibo iyidir diye.
veterineriniz en azından elle muayene yapıp karın bölgesinde dokununca acıyan yer ya da ödem şişliği aradı mı?
mamayı değiştirmenin ötesinde kanamanın kaynağını bulabilmek için bağırsakları yumuşatan, malt macunu/balık yağı/zeytinyağı önerdi mi? hayvanın kakası tuğla gibi mi yoksa yumuşak mı? tuğla gibiyse ve siyahımsıysa evet, bağırsakları zorlamıştır da, pembe/açık renk kan sürekli kanamaya işaret eder. kedinin işhahında bir değişme var mı, halsiz mi?
kakası tuğla gibi değilse ve açık renk kan varsa kaptığın gibi başka veterinere götür.
kakası tuğla gibiyse ve siyahsa, bağırsaklarını yumuşatacak önerileri dinle, mamayı değiştir.
gerekirse bir elini ver ısırsın diğer elinle karnını yokla, şişlik, özellile acı çektiği bir yer var mı diye.
kediniz/çocuğunuz/eşiniz kabızsa, bağırsaklarını zorluyorsa, zeytinyağı içirir, daha lifli sindirimi kolay bir şeylerle beslersiniz, herkes de demiş zaten veterinerin önerdiği pahalı premium mamalar şart değil, temizmama daki bonacibo iyidir diye.
veterineriniz en azından elle muayene yapıp karın bölgesinde dokununca acıyan yer ya da ödem şişliği aradı mı?
mamayı değiştirmenin ötesinde kanamanın kaynağını bulabilmek için bağırsakları yumuşatan, malt macunu/balık yağı/zeytinyağı önerdi mi? hayvanın kakası tuğla gibi mi yoksa yumuşak mı? tuğla gibiyse ve siyahımsıysa evet, bağırsakları zorlamıştır da, pembe/açık renk kan sürekli kanamaya işaret eder. kedinin işhahında bir değişme var mı, halsiz mi?
kakası tuğla gibi değilse ve açık renk kan varsa kaptığın gibi başka veterinere götür.
kakası tuğla gibiyse ve siyahsa, bağırsaklarını yumuşatacak önerileri dinle, mamayı değiştir.
gerekirse bir elini ver ısırsın diğer elinle karnını yokla, şişlik, özellile acı çektiği bir yer var mı diye.
0
@alice practice geçen hafta arkadaşım veterinere götürdüğünde iç kanama, beyin ödemi ve şok için iğne yapılmış. elle kemiklerini vs kontrol etmiş ve kırık olmadığını söylemiş. kedim pazar günü düştü ve arkadaşım açık veteriner bulamadığı için son çare olarak bu veterinere getirmiş. baya ilgili davranmışlar ve bu nedenle kontrol için tekrar buraya getirdik. dışkıdaki kan olayını dün farkettik. kan jel gibiydi. ancak dışkısı dediğiniz gibi koyu renkli ve sert değil. veteriner gayet kendinden emin bi şekilde sorunun anal keselerde olduğunu söyledi. bu nedenle kafamda iç kanaması şüphesi olmadı. bilemiyorum, yarın tekrar başka bir veterinere götürmek doğru olacak sanırım.
0
İyi mama tabii ki önemli ama açıkçası ben sadece kuru mama verilmesine karşıyım. Pek çok tanıdığımın kedisinin böbrekleri sadece kuru mama sebebiyle iflas etti. Maddi duruma göre uygun şeyler hazırlanabilir. Evdeki yemeklerden vs.
0
temizmama falan alma, royal canin'i bazı petshoplar en büyük paketlerini açıp 1 kg yarım kg gibi paketleyip daha uygun fiyata satıyorlar.
ya ben de bunu anlamıyorum, nelere veriyoruz para, kedi beslemeyin mama parası veremeyecekseniz.
royal canin 36 kitten örneğin 2 kg'si 70 tl civarı; ancak "açık" alırsanız 2 kg 40 tl falan. gayet makul. açıktan kastım da dediğim gibi en büyük boy paketi açıp kilo olarak satıyorlar. fake mama değil yani. bi zahmet araştırın.
ya ben de bunu anlamıyorum, nelere veriyoruz para, kedi beslemeyin mama parası veremeyecekseniz.
royal canin 36 kitten örneğin 2 kg'si 70 tl civarı; ancak "açık" alırsanız 2 kg 40 tl falan. gayet makul. açıktan kastım da dediğim gibi en büyük boy paketi açıp kilo olarak satıyorlar. fake mama değil yani. bi zahmet araştırın.
0
kan olayını hiç bilmiyorum mamadan olmayabilir ama mama konusunda bildiklerimi sıralayayım: kedim bağırsak ameliyatı oldu ordan biliyorum öncelikle birkaç hafta sadece yaş mama verin kuru dışkılarken çok zorluyormuş. royal canin'in sindirimi kolay olan poşette yaş maması var.
mama fiyatları düşük olsun diye kötü mama asla vermeyin uzun vadede veteriner masrafları ve hayvanın sağlığı açısından daha zor olur. acana ve orijen veriyoruz biz veterinerimizin tavsiyesiyle(ondan almıyoruz hiçbir çıkarı yok farklı premium mamalardan sonra bunda karar kılındı) kısır kedimiz de ameliyat atlatan kedimiz de hiçbir şey yaşamadı, ameliyatlı kedinin olayı genetikmiş bunu da belirteyim. tahılsız olmaları ve protein değerinin yüksek olması önemli.
zaten kuru mamayı tek başına vermeyin, haftada bir yaş mama olsun (gimpetinkiler çok güzel parça parça karides tavuk vs. oluyor diğer tuhaf karışımlardan daha çok güveniyorum ben), haşlanmış yağsız tuzsuz tavuk göğsü olsun, haşlanmış kılçıksız derisiz balık eti olsun ek gıdalar şart. Ev yapımı yani katkısız yoğurdu da önerdi vetimiz ama yediremedik biz. Ayrıca çok olmamak şartıyla bezeyle ve ekmek fırınlayıp bunları püre haline getirip mamayla karıştırırsanız mama daha uzun gider.
site olarak hepsiburada ve petburada'yı kullandık ama daha uygunu yok gibi bir iddiam yok. 6,8 kg mamayı neredeyse 2 ay idare ediyoruz ama iki kedimiz var, zaman zaman indirimlere denk geliyoruz da güzel oluyor.
mama fiyatları düşük olsun diye kötü mama asla vermeyin uzun vadede veteriner masrafları ve hayvanın sağlığı açısından daha zor olur. acana ve orijen veriyoruz biz veterinerimizin tavsiyesiyle(ondan almıyoruz hiçbir çıkarı yok farklı premium mamalardan sonra bunda karar kılındı) kısır kedimiz de ameliyat atlatan kedimiz de hiçbir şey yaşamadı, ameliyatlı kedinin olayı genetikmiş bunu da belirteyim. tahılsız olmaları ve protein değerinin yüksek olması önemli.
zaten kuru mamayı tek başına vermeyin, haftada bir yaş mama olsun (gimpetinkiler çok güzel parça parça karides tavuk vs. oluyor diğer tuhaf karışımlardan daha çok güveniyorum ben), haşlanmış yağsız tuzsuz tavuk göğsü olsun, haşlanmış kılçıksız derisiz balık eti olsun ek gıdalar şart. Ev yapımı yani katkısız yoğurdu da önerdi vetimiz ama yediremedik biz. Ayrıca çok olmamak şartıyla bezeyle ve ekmek fırınlayıp bunları püre haline getirip mamayla karıştırırsanız mama daha uzun gider.
site olarak hepsiburada ve petburada'yı kullandık ama daha uygunu yok gibi bir iddiam yok. 6,8 kg mamayı neredeyse 2 ay idare ediyoruz ama iki kedimiz var, zaman zaman indirimlere denk geliyoruz da güzel oluyor.
0
Sandman
http://blog.avfoni.com/index.php/tilki-ve-cakal-yetistirilip-dogaya-salinsin/tilki ve çakal yaban domuzu artışını engeller mi
0
haklılığı tartışmaya açık. önce avcıları öldürüp avların çoğalmasından şikayet edip, sonra avcıları çoğaltıp tekrar müdehalede bulunmak zaten yeterince küstahça. gerçi o habitat popülasyon olarak bir süre sonra dengeye ulacaktır. beyfendiler domuzların ekinlere zarar vermesinden şikayetçi, domuzlar da avcı olmayınca besinin de bol olmasından yararlanarak sayılarını arttırıyorlar. tilki ve çakal sanırım yavruları kaçırarak sayıyı düşürmede etkili oluyorlardır.
0
tilki çakal ve kurt popülasyonu arttığı zaman domuz yavrularına dadanırlar.... domuz avlanmaya çıktığı zaman onlar dadanırlar. bu sayede kurtlar tilkiler ve çakallar aç kalmazlar köye inmezler... bizim oralarda tilki ve kurt sayısı azaldığı için domuzları da kendi tarlası dışında vurmak yasak olduğu için domuz sayısı acaip arttı...
tilki domuzu almıyor yavrularını alıyor...
tilki domuzu almıyor yavrularını alıyor...
0
smokee
970mb bu filmi indirdim fkt altyazısını bulamıyorum.AC3 fps yazmıyor altyazıya uygun olanı bulamadım bi türlü yardımm
970mb bu filmi indirdim fkt altyazısını bulamıyorum.AC3 fps yazmıyor altyazıya uygun olanı bulamadım bi türlü yardımm
0
filmin türkçe altyazısının olup olmadığını bilmiyorum. bs player yükle. otomatik altyazi bulur. bir de cam versiyonunu mu indirdin?
0
Henüz altyazısı yok. Yeni çevrilmeye başlandı. Yarın öbürgün çıkar.Ama şu filmi bari sinemada izleyin ya.
0
ben bu filmin bütün konusunu okudum. çok tırt geldi yav. efektleri güzel mi? görmeye değer mi?
0
kendine iyilik yap git sinemada izle.
@namus ninjası; çok tırt evet. sen recep ivedik falan izle.
@namus ninjası; çok tırt evet. sen recep ivedik falan izle.
0
walla washe, madem beni minimize ettin o zaman troll moda geçiyorum.
hacı bu hikaye varya, götüm gibi. spoiler vermiyorum ama plot'u okurken yarısında çıktım.
maymunlar cehennemi bunda daha iyidir.
hacı bu hikaye varya, götüm gibi. spoiler vermiyorum ama plot'u okurken yarısında çıktım.
maymunlar cehennemi bunda daha iyidir.
0
evvet sözlükte aradığım entariy de buldum. evrim ağacı itin götüne sokmuş. (bence)
vasat insanların sevdiği vasat film. trollük yapmıyorum. izlemeye değmez. pseudobilim seven embesillerin türmesi için yeni bir fantazi alemi kurgulamışlar.
bana blade runner ile, 12 monkeys ile, 2001 ile gelin. moon'la gelin. böyle vasatlıklarla değil.
vasat insanların sevdiği vasat film. trollük yapmıyorum. izlemeye değmez. pseudobilim seven embesillerin türmesi için yeni bir fantazi alemi kurgulamışlar.
bana blade runner ile, 12 monkeys ile, 2001 ile gelin. moon'la gelin. böyle vasatlıklarla değil.
0
komagene
********************************************************************************************Favori X-Art videolarınız?
********************************************************************************************
Favori X-Art videolarınız?
Favori X-Art videolarınız?
0
elijah cohen
Bu karikatürdeki mantıksal hata nedir? Şurda mantıksal hataların listesi var. ingilizce bilenler için: https://en.wikipedia.org/wiki/List_of_fallacies
Bu karikatürdeki mantıksal hata nedir? Şurda mantıksal hataların listesi var. ingilizce bilenler için: en.wikipedia.org
0
öyle ki sistemin gerekliliğine göre mantığında dahil olmak üzere tüm yaşama tutunurluluğun için gerekli donanımların evriliyor. Şimdi sen bu karikatürde ki mantık hatasını sorguluyorsan sana iki paragrafta açıklamak zor.
Not: kapitalistim
Not: kapitalistim
0
appeal to consequences olur. ama o consequences'in tanımlanma biçimi de aslında straw man'e girer.
adam mesela artı değerin paylaşılmasından bahsediyor. öbürü diyor ki madem eşitlik istiyorsun pezevenk adam, herkes aynı maaşı alsın da bu eşitlik sağlansın. halbuki herkesten yeteneği kadar, herkese ihtiyacı kadar gibi en temel sosyalist fikirler bile bunun aksini söyler. sosyalizm artı değerin dağılımındaki sorun üzerinden eleştirir düzeni. kârın çoğuna kapitalist el koyduğu için de bu komünizmin/sosyalizmin kötü bir karikatürünü çizip saldırmak oluyor. buraya kadar straw man.
bir üste çıkınca ise ima şu: herkes aynı maaşı alırsa çok çalışan-az çalışan arasında hakkaniyet sağlanmaz. bu kapitalistin emek sömürüsüne göre çok çok küçük bir fark aslında. sadece sermaye koyup kar üreten kapitalistin üretim araçlarını elinde tutmaktan başka bir vasfı yokken sosyalizmin eşitsizliğe yol açacağını düşünmek epey büyük bir gerçeği görmezden gelmek demek.
komünizmin bir kısım insaı tembelliğe iteceğini varsayıp bunun üzerinden falsefeyi eleştirmek sonnuçlara atıftan başka bir şey değil.
nöt: anarko-sosyalist post-feodal nihilistim.
adam mesela artı değerin paylaşılmasından bahsediyor. öbürü diyor ki madem eşitlik istiyorsun pezevenk adam, herkes aynı maaşı alsın da bu eşitlik sağlansın. halbuki herkesten yeteneği kadar, herkese ihtiyacı kadar gibi en temel sosyalist fikirler bile bunun aksini söyler. sosyalizm artı değerin dağılımındaki sorun üzerinden eleştirir düzeni. kârın çoğuna kapitalist el koyduğu için de bu komünizmin/sosyalizmin kötü bir karikatürünü çizip saldırmak oluyor. buraya kadar straw man.
bir üste çıkınca ise ima şu: herkes aynı maaşı alırsa çok çalışan-az çalışan arasında hakkaniyet sağlanmaz. bu kapitalistin emek sömürüsüne göre çok çok küçük bir fark aslında. sadece sermaye koyup kar üreten kapitalistin üretim araçlarını elinde tutmaktan başka bir vasfı yokken sosyalizmin eşitsizliğe yol açacağını düşünmek epey büyük bir gerçeği görmezden gelmek demek.
komünizmin bir kısım insaı tembelliğe iteceğini varsayıp bunun üzerinden falsefeyi eleştirmek sonnuçlara atıftan başka bir şey değil.
nöt: anarko-sosyalist post-feodal nihilistim.
0
Gucci
yaklaşık 1.5 yıl önce yazarlığım onaylandı. 1890 civarında entry girdim. yaklaşık 680 en beğenilen ve 130 favorilenenim mevcut. galiba 1000 entry falan girince karma puanı çıkıyordu ki daha az entry girenlerde karma mevcut. bende neden çıkmıyor olabilir?
yaklaşık 1.5 yıl önce yazarlığım onaylandı. 1890 civarında entry girdim. yaklaşık 680 en beğenilen ve 130 favorilenenim mevcut. galiba 1000 entry falan girince karma puanı çıkıyordu ki daha az entry girenlerde karma mevcut. bende neden çıkmıyor olabilir?
0
Yeterli şukela almamışsınız. 680 entry'niz en beğenilenlere girmiş fakat 1 entry 1 şukela alsa bile o listeye giriyor zaten. Eskiden 2 veya 3'tü tam hatırlamıyorum. Yeterli sayıda şukela alırsanız karmanız çıkar.
0
1000 değil 500'de çıkıyor aslında karma. trollediysen çıkmaz, benim 500'de hippi'ydi karmam mesela.
0
natürel trollsün demek.. troll olup troll olduğunu fark etmeyenlerdensin. altıncı histeki bruce willis gibi.
0
evet troll olduğumu kendi nick altımda 1. entry olacak şekilde belirttim. ama eksilere falan düşüyordu sanki bu karma puanı.
0
ibomiu
her tür anti depresan, uyuşturucu, hatta spor yap çözümlerinize bile açığım.şartım şu dünya yansa, paçalarım tutuşsa sikime takmayacak halde olacağım.---sabah bakkala gittim. standart, ekmek yumurta alacaktım. adamın teki; var olan 6-7 ekmeği mıncıklıyordu. tercihlerini son olarak 2 ekmeğe düşürdü.
her tür anti depresan, uyuşturucu, hatta spor yap çözümlerinize bile açığım.
şartım şu dünya yansa, paçalarım tutuşsa sikime takmayacak halde olacağım.
---
sabah bakkala gittim. standart, ekmek yumurta alacaktım. adamın teki; var olan 6-7 ekmeği mıncıklıyordu. tercihlerini son olarak 2 ekmeğe düşürdü. ikisini son kez tekrar mıncıkladı. birini seçti.
dayanamadım. "abi naptın bütün ekmekleri elledin" dedim.
adam: "ne var, nolmuş ellediysem nolcak? elliycemde alıcam. allah allah sabah sabah asabımı bozma" dedi.
"elleyemezsin nasıl ellersin başkasının ekmeğini, ben senin ellediğin ekmeği almak zorunda mıyım" dedim.
"alma o zaman siktir git" dedi adam.
bakkal adama laf söyler sanıyordum.. da döndü bana: "kardeş sana ekmek satmıyorum, alma ekmek filan." dedi. o yumurtalarda kalsın dedim.. "kalsın hadi git" dedi..
edit: bende dönüp: nasıl bi dangalaklıktır bu. insan olun biraz dedim.
---
alo 174 (sağlık bakanlığı) ü aradım. bir bir uygunsuz gördüklerimi yapıştırdım. dolaptaki şişmiş peynir kutusundan, çürümüş meyvelere gida satış yönetmeliğine aykırı ne gördüysem yapıştırdım.
alo 170 (çalışma bakanlığı) aradım. sigortasız çalışan eleman var dedim. (var bence bi kadın bi adam bakıyo, birinin üzerinedir bakkal kesin)
alo 153 (zabıta) aradım. kaldırımı komple işgal etmiş, manav bölümü, dolabı, cips kutusu işgaliye ücreti veriyor mu bu adamlar dedim. hayır işlem yapalım dediler.
şimdide konu komşuya ordan alışveriş yapmayın götün teki dicem..
---
aşırı tepki veriyorum farkındayım. her konuda böyle tahammülsüzlüğüm var.. sanırım tahammülsüzlük hastası oldum. duyurularımdan da bu anlaşılıyor olmalı. iyileşme zamanım, misal yine ekmek ellediklerinde "bütün ekmekleri götüme de sürttür abi iyice, sikime taşşağıma da ohş" diyeceğim kadar umursamaz olmam lazım. gün gelecek biri kesecek götümü yoksa.
şartım şu dünya yansa, paçalarım tutuşsa sikime takmayacak halde olacağım.
---
sabah bakkala gittim. standart, ekmek yumurta alacaktım. adamın teki; var olan 6-7 ekmeği mıncıklıyordu. tercihlerini son olarak 2 ekmeğe düşürdü. ikisini son kez tekrar mıncıkladı. birini seçti.
dayanamadım. "abi naptın bütün ekmekleri elledin" dedim.
adam: "ne var, nolmuş ellediysem nolcak? elliycemde alıcam. allah allah sabah sabah asabımı bozma" dedi.
"elleyemezsin nasıl ellersin başkasının ekmeğini, ben senin ellediğin ekmeği almak zorunda mıyım" dedim.
"alma o zaman siktir git" dedi adam.
bakkal adama laf söyler sanıyordum.. da döndü bana: "kardeş sana ekmek satmıyorum, alma ekmek filan." dedi. o yumurtalarda kalsın dedim.. "kalsın hadi git" dedi..
edit: bende dönüp: nasıl bi dangalaklıktır bu. insan olun biraz dedim.
---
alo 174 (sağlık bakanlığı) ü aradım. bir bir uygunsuz gördüklerimi yapıştırdım. dolaptaki şişmiş peynir kutusundan, çürümüş meyvelere gida satış yönetmeliğine aykırı ne gördüysem yapıştırdım.
alo 170 (çalışma bakanlığı) aradım. sigortasız çalışan eleman var dedim. (var bence bi kadın bi adam bakıyo, birinin üzerinedir bakkal kesin)
alo 153 (zabıta) aradım. kaldırımı komple işgal etmiş, manav bölümü, dolabı, cips kutusu işgaliye ücreti veriyor mu bu adamlar dedim. hayır işlem yapalım dediler.
şimdide konu komşuya ordan alışveriş yapmayın götün teki dicem..
---
aşırı tepki veriyorum farkındayım. her konuda böyle tahammülsüzlüğüm var.. sanırım tahammülsüzlük hastası oldum. duyurularımdan da bu anlaşılıyor olmalı. iyileşme zamanım, misal yine ekmek ellediklerinde "bütün ekmekleri götüme de sürttür abi iyice, sikime taşşağıma da ohş" diyeceğim kadar umursamaz olmam lazım. gün gelecek biri kesecek götümü yoksa.
0
eğitimsizlik işte. marketlerde ekmek reyonlarında eldiven oluyor, o eldivenleri kullanmayan insanlar var. sanki sürekli el yıkayan temiz insanlarmış gibi hepsine dokunuyorlar. o elini en son kesin hamam günü olan pazar günü yıkamıştır. bir daha da gitme o markete.
0
bizim millet boyle okuzdur iste. hatasini bilmedigi gibi bir de uste cikar. ya bu deveyi gudecen ya bu diyardan gidecen. ben gidenlerdenim. birak pisman olmayi, neden daha once gitmedim diye defalarca kizmisimdir da kendime. ee medeni ulkede yasamak bambaska azizim.
soruna esas cevap: umursamaz biri olunmaz, umursamaz biri olarak dogulunur.
soruna esas cevap: umursamaz biri olunmaz, umursamaz biri olarak dogulunur.
0
bu türlere ben de gıcık oluyorum. ben de elliyorum ama ekmek alacağım poşetle elliyorum.
155 i ara, 18 yaş altına sigara satıyorlar diye de şikayet et istersen.
155 i ara, 18 yaş altına sigara satıyorlar diye de şikayet et istersen.
0
dostlar varşovada erasmustayım. burada ekmek reyonunun yanında bir kaç çeşit poşet-kesekağıdı ve eldiven var. burada sınıftaki diğer erasmus yapan türklerle markete gittim geçen o ekmeklerin dibindeki eldiveni kullanmadılar ya la. birde demezmi "en arkadan alayım en az ellenmiştir diye"
bugüne kadar ekmek elleyen polonyalı görmedim daha. ya poşeti geçirir eline ekmeği alır ya eldiven kullanır. kültür meselesi ama sağlık ta önemli.
bugüne kadar ekmek elleyen polonyalı görmedim daha. ya poşeti geçirir eline ekmeği alır ya eldiven kullanır. kültür meselesi ama sağlık ta önemli.
0
Bence çok iyi olmuş umursamaz olmadığınız. Nefret ediyorum böylelerinden.
Fırınlarda eldiven zorunluluğu geldi de fırıncılar nasıl kullanıyor? Aynı elde hem ekmek hem para, sadece elde eldiven var emanet gibi duran.
Aşırı tepki değil bu, hepimizin vermesi gereken tepki ki her şey bir yola gelmeye başlasın.
Bu örnek, tahammülsüzlüğünüzü yansıtmıyor, burada sadece bilinçli bir vatandaş, vatandaşlık görevini yapıyor. Genel olarak tahammülsüz müsünüz, buradan anlaşılmıyor.
Fırınlarda eldiven zorunluluğu geldi de fırıncılar nasıl kullanıyor? Aynı elde hem ekmek hem para, sadece elde eldiven var emanet gibi duran.
Aşırı tepki değil bu, hepimizin vermesi gereken tepki ki her şey bir yola gelmeye başlasın.
Bu örnek, tahammülsüzlüğünüzü yansıtmıyor, burada sadece bilinçli bir vatandaş, vatandaşlık görevini yapıyor. Genel olarak tahammülsüz müsünüz, buradan anlaşılmıyor.
0
Ellerine sağlık kardeşim. Bence umursamaz falan olma, hatta bu aşırı duyarlılığını fırsata çevir. Herkesin gıcık olduğu bi milyon tane esnaf vardır. İhbar al, gizli müşteri olarak git, eksikleri kontrol et, tek tek şikayet et. Halk kahramanı olursun valla. İyi de para kesersin.
0
abi kendi kendine doğal terapi yapıyorsun, kendini rahatlatıyorsun böyle yaparak diye düşündüm...
büyük ihtimal diğer adam tanıdığıdır ona arka çıkmıştır ama bu esnaf dahi olamayan tipler müşterinin "velinimet" olduğunu bilmiyorlar.
sabah bir müşterim geldi. 53 tl tutarında bir ürün. indirim istedi. sabah ilk müşterim aynı zamanda. 45 tl'ye bıraktım. 40 tl'ye ısrar etti, tam vermiyordum, sonra sabah siftahı (bkz: sabah siftahı) kavramını babamdan epey duyduğum aklıma geldi, bereketli bir alışveriş düşüncesiyle dediği rakama bıraktım. adam memnun oldu, yeni taşınmış buraya erzurumdan. görüntüsü 40-45 yaşlarında.
sonra oturdu, muhabbet ettik biraz. başından gelen bir anısını anlattı. yeri değil ama yazmışken dursun. 15 yaşında, istanbulda imiş o zamanlar. bir esnafa gitmiş. yahudi imiş. özellikle belirtti. ilk sabah alışverişini yapmış, adam demiş ki; ben sabah siftahına, berekete, müşteri uğuruna inanırım. bu alışveriş zararına oldu, sana zarar ederek verdim ama müşteriyi kaçırmadım, yoksa dükkanın bereketi gider.
şimdi aslında bizim esnaflarda da bu düşünce hakim olsa çok daha güzel şeyler olacak ama...
büyük ihtimal diğer adam tanıdığıdır ona arka çıkmıştır ama bu esnaf dahi olamayan tipler müşterinin "velinimet" olduğunu bilmiyorlar.
sabah bir müşterim geldi. 53 tl tutarında bir ürün. indirim istedi. sabah ilk müşterim aynı zamanda. 45 tl'ye bıraktım. 40 tl'ye ısrar etti, tam vermiyordum, sonra sabah siftahı (bkz: sabah siftahı) kavramını babamdan epey duyduğum aklıma geldi, bereketli bir alışveriş düşüncesiyle dediği rakama bıraktım. adam memnun oldu, yeni taşınmış buraya erzurumdan. görüntüsü 40-45 yaşlarında.
sonra oturdu, muhabbet ettik biraz. başından gelen bir anısını anlattı. yeri değil ama yazmışken dursun. 15 yaşında, istanbulda imiş o zamanlar. bir esnafa gitmiş. yahudi imiş. özellikle belirtti. ilk sabah alışverişini yapmış, adam demiş ki; ben sabah siftahına, berekete, müşteri uğuruna inanırım. bu alışveriş zararına oldu, sana zarar ederek verdim ama müşteriyi kaçırmadım, yoksa dükkanın bereketi gider.
şimdi aslında bizim esnaflarda da bu düşünce hakim olsa çok daha güzel şeyler olacak ama...
0
siz de bir tuhaflık yok, bu ülkede çok öküz var ve çok korkunçtur ki hızlı bir şekilde öküz olmak normal hale geliyor. normal davranan, belli başlı hijyen, trafik, görgü kurallarına uyan insanlar bu ülkede her gün biraz daha anormalleştiriliyor. benzer şeyleri artık her gün yaşıyorum. normal olan onlar, manyak olan sizsiniz ortamı yaratılıyor.
öfkenizi kaybetmeyin, tepkinizi sakınmayın. eğer öfkelenmekten vazgeçersek işte o zaman çok vahim.
imkanınız varsa da gidin bu ülkeden ama benim gibi gidemeyenlerdenseniz nolur öfkelenin.
öfkenizi kaybetmeyin, tepkinizi sakınmayın. eğer öfkelenmekten vazgeçersek işte o zaman çok vahim.
imkanınız varsa da gidin bu ülkeden ama benim gibi gidemeyenlerdenseniz nolur öfkelenin.
0
tepki göstermekte haklısın. 174 yeterliydi gerçi de sen haklı olarak adamın tavrına kızıp işi büyütmüşsün biraz.
sen umursamaz olma da umursamayanlar umursar olsun.
O ekmeklerin hepsini elden geçiren adamın kapısına her gün "sabah erkenden kalktım, çişimi yaptım, ellerimi yıkamadan doğru bakkala koşup ekmeklerin hepsini elledim, afiyet bal şeker olsun" yazılı kağıt bırakırdım ben olsam.
hatta üşenmezsem o bakkaldan alışveriş yapan herkesin evine de bırakırdım.
sen umursamaz olma da umursamayanlar umursar olsun.
O ekmeklerin hepsini elden geçiren adamın kapısına her gün "sabah erkenden kalktım, çişimi yaptım, ellerimi yıkamadan doğru bakkala koşup ekmeklerin hepsini elledim, afiyet bal şeker olsun" yazılı kağıt bırakırdım ben olsam.
hatta üşenmezsem o bakkaldan alışveriş yapan herkesin evine de bırakırdım.
0
bende bakkal seni elledi diye geldim lan :D bu ekmeği niye ellerler hiç anlamam hepsi aynı lan işte. fiş kesmedi diye alo maliyeyi ara
0
Herkes yazmış ben de destek açısından yazmak istedim. bazen ben de hata yapıyorum mükemmel değilim ancak elimden geldiğince medeni biri olmaya çalışıyorum. Ancak gerçekten de nazik olmak, medeni davranmak bu topraklarda gitgide bir çeşit zayıflık olarak algılanmaya başladı. Belki de hep böyleydi bilmiyorum. Ancak doğru olan senin yaptığın. Mesela ben de trafikte, dışarıda nerde olursa olsun adam döven, kirmizida geceni direkt tarif eder polise şikayet ederim. Maçlarda silah çikartip havaya ateş eden komşumu şikayet ederim.
Bu tür manyakliklari buna bagli zararları engellemenin sindirmenin en makul yolu bir şekilde tepki vermek gibi geliyor. Bu bir ces5it insan olma, gelişmiş bir toplum olma mücadelesi.
Bu tür manyakliklari buna bagli zararları engellemenin sindirmenin en makul yolu bir şekilde tepki vermek gibi geliyor. Bu bir ces5it insan olma, gelişmiş bir toplum olma mücadelesi.
0
gayet haklisiniz oh olsun. baklalim sana ekmek satmiyorum demesi uzerine ben bir kac rafi indirirdim sanirim:o
0
haklısınız ama haklı değilsiniz.
en umursamamanız gereken şeyler bunlar. kimse bu sebeplerden ölmez. sağlığını da yitirmez. hallerde yerlerde sürünüp sofranıza gelen sebzeler de var. onlardan da ölmezsiniz.
sizi öldüren şey başkasının ellediği ekmek değil, içeriği değiştirilmiş berbat gıdalar.
en umursamamanız gereken şeyler bunlar. kimse bu sebeplerden ölmez. sağlığını da yitirmez. hallerde yerlerde sürünüp sofranıza gelen sebzeler de var. onlardan da ölmezsiniz.
sizi öldüren şey başkasının ellediği ekmek değil, içeriği değiştirilmiş berbat gıdalar.
0
@gneral, evet haklısın ne yazık ki. öbür adam ya tanıdığıdır ya da ibo'dan çok fazla alışveriş yapıyordur.
hadi diyelim ki öyle, yağlı müşteriye/tanıdığına arka çıkmak istedi, o da rezil bir durum da geçiyorum şimdi, en azından müdahil olmama seçeneği de vardı. yaptığı davranış iyi esnaf olma kavramına yanaşamamakla kalmamış ayrıca insan olma kavramını da zorlamış. sana ekmek satmıyorum denmez bir insana.
hadi diyelim ki öyle, yağlı müşteriye/tanıdığına arka çıkmak istedi, o da rezil bir durum da geçiyorum şimdi, en azından müdahil olmama seçeneği de vardı. yaptığı davranış iyi esnaf olma kavramına yanaşamamakla kalmamış ayrıca insan olma kavramını da zorlamış. sana ekmek satmıyorum denmez bir insana.
0
tahammulsuz degil duyarlisin. bu hem iyi hem kotu. kotu cunku yanlis yer ve zamanda duyarlilik gostermissin. herkesin uydugu bir durumu buyuk bir mesele haline getirmissin. eger makro center'da olsaydin bu tepkine hak verirdim; ama mahalle bakkalinda boyle tepki vermek bildigin dayak aramaktir.
0
mıncıklamaya bir şey demeyeceğim de o ekmekler bakkallara, marketlere gelene kadar kaç kez ellendiğini ve kirli, tozlu kasalarda taşındığını biliyor musunuz? gerçek bu.
0
oh çok iyi yapmışsın valla.
aynı çıldırmayı bu yaz yaşadım.
bir tatil beldesi. ramazan ayı. markete sabah, öğlen ve iftar olmak üzere günde üç kez ekmek geliyor.
fırın arabası gelip kasalar markete konduğu andan itibaren insanların bütün ekmekleri tek tek mıncırmaktaki inadına ve sebatına hayran kalmamak elde değil.
biraz gecikirsen kenarında iz olmayan ekmek bulmak imkansız. birini gözüne kestirir alır gidersin işte alt tarafı ekmek di mi. yooook emekli amcam teyzem bi başlıyor, kepekliler, çavdarlar, beyazlar, pideler, ufaklar derken önce bütün reyonu elden geçirip sonra mıncırılmamış bir tanesini alıp gidiyor.
benciliz, umursamazız ve pisiz.
aynı çıldırmayı bu yaz yaşadım.
bir tatil beldesi. ramazan ayı. markete sabah, öğlen ve iftar olmak üzere günde üç kez ekmek geliyor.
fırın arabası gelip kasalar markete konduğu andan itibaren insanların bütün ekmekleri tek tek mıncırmaktaki inadına ve sebatına hayran kalmamak elde değil.
biraz gecikirsen kenarında iz olmayan ekmek bulmak imkansız. birini gözüne kestirir alır gidersin işte alt tarafı ekmek di mi. yooook emekli amcam teyzem bi başlıyor, kepekliler, çavdarlar, beyazlar, pideler, ufaklar derken önce bütün reyonu elden geçirip sonra mıncırılmamış bir tanesini alıp gidiyor.
benciliz, umursamazız ve pisiz.
0
ibomiu
http://www.sabah.com.tr/egitim/2013/10/24/suriyeli-siginmaci-genclere-universiteye-sinavsiz-girme-hakkişimdi ben kimliğimi çöpe atsam.. desem "ene El-Cumhuriyyetü'l-Arabiyyetü's-Suriyya" mülteciyim, kaçak yollarla geldim kimliklerimiz kaçakçıda filan desem..hatta sağırım diyim. el işaretleriyle konu
www.sabah.com.tr
şimdi ben kimliğimi çöpe atsam.. desem "ene El-Cumhuriyyetü'l-Arabiyyetü's-Suriyya" mülteciyim, kaçak yollarla geldim kimliklerimiz kaçakçıda filan desem..
hatta sağırım diyim. el işaretleriyle konuşayım. daha garanti.
bana bu imkanları verirler mi amk. bunlar olsaydı bırakmazdım zamanında.
hem türk vatandaşlığından kurtulurum. iyi kötü bu gün bi suriye vatandaşı sağlıktan filan yararlanıyordur bende yok. işsizlik maaşı filan da belki daha kolay alırım.
2 gündür şu saatlere (05:09) kadar çalışıyorum 3 günde kirayı denkleştirmeye uğraşıyorum.
edit: devlet, vatandaş filan diyince içime gelen öfke editi
--------------------------------------------
üstüne toplam 9 ay işsiz kalmamın cezası olan (44x9 + faiz= 490tl gss prim borcum var. yapılandırılamayan prim borcu hemde. e artık hiç gidemiyormuşum bu yüzden..
amına koyim doktora gidemiyorum ve bu yüzden her geçen gün borcum artıyor. eğer bu hızla devam ederse üzerime bir cinnet gelip işid, pkk, hdp, ypg ya da ne sikim terör grubu varsa birinden bonba rica edip aksaray a intihal saldırısı düzenlicem.
çünkü 2 kez "spontan pnömotaraks" ve 1 böbrek ağrısı(taş diye tahmin edildi) evde tedavi olmadan kıvranarak geçirdim(acil bölümü yetersiz kaldı işlem için). ve kızgınım. devleti bir nefeste yıkabilecek kadar öfkeli soluyorum her gün. kimse farkında değil.
www.youtube.com varsa yapabileceğim bişi. yapıyım yav.
şimdi ben kimliğimi çöpe atsam.. desem "ene El-Cumhuriyyetü'l-Arabiyyetü's-Suriyya" mülteciyim, kaçak yollarla geldim kimliklerimiz kaçakçıda filan desem..
hatta sağırım diyim. el işaretleriyle konuşayım. daha garanti.
bana bu imkanları verirler mi amk. bunlar olsaydı bırakmazdım zamanında.
hem türk vatandaşlığından kurtulurum. iyi kötü bu gün bi suriye vatandaşı sağlıktan filan yararlanıyordur bende yok. işsizlik maaşı filan da belki daha kolay alırım.
2 gündür şu saatlere (05:09) kadar çalışıyorum 3 günde kirayı denkleştirmeye uğraşıyorum.
edit: devlet, vatandaş filan diyince içime gelen öfke editi
--------------------------------------------
üstüne toplam 9 ay işsiz kalmamın cezası olan (44x9 + faiz= 490tl gss prim borcum var. yapılandırılamayan prim borcu hemde. e artık hiç gidemiyormuşum bu yüzden..
amına koyim doktora gidemiyorum ve bu yüzden her geçen gün borcum artıyor. eğer bu hızla devam ederse üzerime bir cinnet gelip işid, pkk, hdp, ypg ya da ne sikim terör grubu varsa birinden bonba rica edip aksaray a intihal saldırısı düzenlicem.
çünkü 2 kez "spontan pnömotaraks" ve 1 böbrek ağrısı(taş diye tahmin edildi) evde tedavi olmadan kıvranarak geçirdim(acil bölümü yetersiz kaldı işlem için). ve kızgınım. devleti bir nefeste yıkabilecek kadar öfkeli soluyorum her gün. kimse farkında değil.
www.youtube.com
varsa yapabileceğim bişi. yapıyım yav.
0
diger ulkelerden suriye icin ne kadar maddi yardim geliyor hic bunlar medyada yer aliyor mu merak ettim..
0
arapça bilmiyorsan riske girme. :)
biliyorsan durduğun kabahat. bir de şükran erdogan şükran de bol bol.
biliyorsan durduğun kabahat. bir de şükran erdogan şükran de bol bol.
0
Allah yardimcin olsun kardes. Sorunla alakasiz oldu ama insallah durumun duzelir.
0
nasıl bir ülke olduk amk. paran yoksa yaşama hakkın bile yok.
bol su iç. sağlık ihmal etmeye gelmez. ileride daha büyük sorunlar çıkarabilir.
eminim yapıyorsunuzdur ama; sağlam, ve sürekli bir iş bulmak için çabala, gösterebileceğin en büyük gayreti göster. araştır, arkadaşlarından iyi bir iş bulmak için yardım iste.
yapmadıysan askerlik için başvur. orada tedavi olursun hiç olmazsa. hem askerlik aradan çıkar. akrabalardan, eş-dosttan borç alabilirsin. kredi araştırabilirsin.
bol su iç. sağlık ihmal etmeye gelmez. ileride daha büyük sorunlar çıkarabilir.
eminim yapıyorsunuzdur ama; sağlam, ve sürekli bir iş bulmak için çabala, gösterebileceğin en büyük gayreti göster. araştır, arkadaşlarından iyi bir iş bulmak için yardım iste.
yapmadıysan askerlik için başvur. orada tedavi olursun hiç olmazsa. hem askerlik aradan çıkar. akrabalardan, eş-dosttan borç alabilirsin. kredi araştırabilirsin.
0
Beyler şu aczimizin kaynağı olan güvencesizleştirme ve geleceksizleştirmenin göçmen nefretine evrilmesinden cidden korkuyorum. Yani çsgb'yi kuşatalım deseniz işi bırakır gelirim, ateşe verseniz benzini ben ısmarlarım ama iş ırkçılığa kayarsa diye de çok korkuyorum.
0
Sonuna kadar haklisin abi.ofkem depreşti. Bin odali saraylari boyle yapti iste.o sarayi ona layik gorenlerin allah belasini versin
0
Urfada üç öğrenci senin yaptığını yapmış ve yakalanmış. İnsan hak vermiyor değil. Kodumun araplarına kendi vatandaşından çok ilgi gösteriliyor.
Ciddi ciddi düşününce ne ibretlik ülkeyiz lan. Eşşeği dahi siksen biryerden sonra akıllanır. Ne yaptılar ülkeye.
Ciddi ciddi düşününce ne ibretlik ülkeyiz lan. Eşşeği dahi siksen biryerden sonra akıllanır. Ne yaptılar ülkeye.
0
pescador
damacana söylemiyoruz, 5 veya 1 litrelik şişelerle alıyorum suyu. dışarı çıkınca aldığım yarım litrelik petler de cabası. odamın bir köşesi plastik şişelerle doldu. plastik olduğu için kıyıp çöpe de atamıyorum, geri dönsün keratalar. ama evin yakınlarında böyle bi geri dönüşüm kutusu da yok. çorlu'd
damacana söylemiyoruz, 5 veya 1 litrelik şişelerle alıyorum suyu. dışarı çıkınca aldığım yarım litrelik petler de cabası. odamın bir köşesi plastik şişelerle doldu. plastik olduğu için kıyıp çöpe de atamıyorum, geri dönsün keratalar. ama evin yakınlarında böyle bi geri dönüşüm kutusu da yok. çorlu'da ne güzel apartmanların içinde bile vardı.
kadıköy-acıbadem civarında bunları özellikle gidip elden verebileceğim bi kurum kuruluş var mı? ayağım sağlam olsa sağı solu gezip, atabileceğim bi geri dönüşüm kutusu da bakacağım ama yok. gittiğim gördüğüm çevrede o tarz bi şey göremedim.
bi de bu kapak toplama kampanyası vardı bi ara tekerlekli sandalye için. bu devam eden bi şey mi? bazen görüyorum sokakta, içi kapaklarla dolu bidonlar. devam ediyorsa ayırıp kapaklarını da öyle bi şey için kullanayım.
kadıköy-acıbadem civarında bunları özellikle gidip elden verebileceğim bi kurum kuruluş var mı? ayağım sağlam olsa sağı solu gezip, atabileceğim bi geri dönüşüm kutusu da bakacağım ama yok. gittiğim gördüğüm çevrede o tarz bi şey göremedim.
bi de bu kapak toplama kampanyası vardı bi ara tekerlekli sandalye için. bu devam eden bi şey mi? bazen görüyorum sokakta, içi kapaklarla dolu bidonlar. devam ediyorsa ayırıp kapaklarını da öyle bi şey için kullanayım.
0
@want2die, nasıl abi? kim alır o zaman? çöpe gitmesin, ziyan olmasın benim isteğim. çöpün yanına koyduğumda kim alıp değerlendirecek onu? çocukken hurdacıya götürmek için teneke kutu topluyoduk biz. onun gibi mi yine? bunlara para veriyolarsa direkt ben kendim satayım hehe?
0
kağıt toplayanlar gibi plastik toplayanlar da var. özellikle çöp arabaları gelmeden önce gelip topluyorlar. ben bizim evin etrafında görüyorum mesela.
0
kapağı açıkken yanlardan bastır iyice küçülünce kapat kapağını. yer kaplamaz en azından sen atana kadar.
0
sütçüye. 5 ltlikler özellikle. geri dönüşümden ziyade tekrar kullanım daha iyi sankim (sağlık açısından olmasa da).
0
çöp konteynerinin yanına bırakırsan (içine değil) atık malzeme toplayanlar memnuniyetle alır. hoş, içine de bıraksan aldıkları sıkça oluyor. yok illa da kendim götürücem dersen e5 üzerindeki göztepe köprüsünün dibinde kadıköy belediyesinin katı atık toplama ayrıştrma yeri var, belediyeyle anlaşmalı şirket işletiyor, oraya götürebilrsin. hatta kadıköy belediyesi elektronik atıkları da topluyor, evden de alıyorlar, götürmek istersen de yeri göztepe oto sanayinin orda, kurbağalıdere'nin kenarında.
0
mea maxima culpa
Yine bir sağlıklı beslenme sorusuyla beraberiz sevgili arkadaşlar. Şimdi bu ya da benzer ev aletlerinden kullanan var mı aranızda? bunlar pratik mi, verilen parayı hak ediyor mu, yoksa aldık 2-3 kere kullandık dolabın dibinde tozlanıyor mu diyorsunuz.çorba pişiricinin yaptığı çorbanın bizim normal t
Yine bir sağlıklı beslenme sorusuyla beraberiz sevgili arkadaşlar.
Şimdi bu ya da benzer ev aletlerinden kullanan var mı aranızda? bunlar pratik mi, verilen parayı hak ediyor mu, yoksa aldık 2-3 kere kullandık dolabın dibinde tozlanıyor mu diyorsunuz.
çorba pişiricinin yaptığı çorbanın bizim normal tencere ile yaptığımızdan nasıl bir farkı var? özellikle sağlık açısından.
yemek pişirici denilen aletler çorba ve pilav da pişiriyor mu?
yok, hayır. sabah akşam pilav pişirip filan yemiyorum. en son 3 ay önce filan yemiştim pilav mesela. ama soru açılmışken sorayım dedim.
pirinç değil de başka bakliyatlar, tahıllardan yemekler de yapılabiliyor mu gibi.
peki bir de buharla yemek pişiren kat kat piramit gibi aletler var. onlardan kullanan var mı?
Şimdi bu ya da benzer ev aletlerinden kullanan var mı aranızda? bunlar pratik mi, verilen parayı hak ediyor mu, yoksa aldık 2-3 kere kullandık dolabın dibinde tozlanıyor mu diyorsunuz.
çorba pişiricinin yaptığı çorbanın bizim normal tencere ile yaptığımızdan nasıl bir farkı var? özellikle sağlık açısından.
yemek pişirici denilen aletler çorba ve pilav da pişiriyor mu?
yok, hayır. sabah akşam pilav pişirip filan yemiyorum. en son 3 ay önce filan yemiştim pilav mesela. ama soru açılmışken sorayım dedim.
pirinç değil de başka bakliyatlar, tahıllardan yemekler de yapılabiliyor mu gibi.
peki bir de buharla yemek pişiren kat kat piramit gibi aletler var. onlardan kullanan var mı?
0
corba pisiriciyi alan kac kisi gorduysem 2-3 kere kullanip birakti. buharli pisiriciyi annem surekli olarak kullaniyor, baya memnun. sebzeler daha guzel pisiyormus, oyle diyor.
0
hiçbirini kullanmadım ve çok gereksiz buluyorum açıkçası. en az 15 senedir yemek yapıyorum, öncesinde de mutfakta annemi izlerdim filan. yemek çıkardığın kişi sayısına göre tencereler tavalar alsan emsandan daha sağlıklı ve pratik bir şey yapmış olursun. buharda sebze olayını da metal makarna süzgeçleriyle hallediyorum mesela, hiçbir zorluğunu da görmedim. ayrıca buharlı pişiricilerin haznesi genelde naylon olur. buharda zamanla eriyen naylon yemeğe karışır ki hoş değil. katlı pişiren düdüklü tencere vardı bi de, onu da hiç kullanmadım ama alacaksan illa öyle bişey alsan daha çok işine yarar.yok ekmek pişirici, yok yumurta haşlayıcı filan bunlar hep para tuzağı gereksiz aletler gibi gelir bana.
0
acilen bir şey almayı düşünmüyorum. incelemek, öğrenmek için sordum bu soruyu.
0
buharlı pişirici canım ciğerim. çorba pişiriciyi kendim kullanmadım ama www.philips.com.tr şundan bebeği olan bir arkadaşa aldım ek gıdaya geçince işine yarar diye, o memnun şimdilik.
0
@vesna haşlanmış sebzeleri doğrayıp çorba kıvamına mı getiriyor bu alet?
0
çorba pişiriciyi soruyorsan eğer; haşlamıyorsun sebzeleri. çiğ olarak iri iri doğruyorsun, atıyorsun içine, suyunu tamamlıyorsun, kapağını kapatıp pişirme modunu seçiyorsun. taneli tanesiz, çok süzülmüş vs diye. o kadar. dediğim gibi birebir kullanmadım, aldığım mağazada sormuştum, satış temsilcisi böyle söylemişti.
0
evden acilen çıkman gerekiyor ama evde aç bekleyen bir eşin var.
2 dakikanı ayır çorba pişiriciye eline ne gelirse at düğmeye bas git. 20 dakika sonra çorban hazır...philips kullanıyoruz. bence başarılı bir ürün. tek sorun iş bittikten sonra temizlemek için gereken süre tencereye ayırdığın süreden biraz daha fazla...ben aldığıma pişman değilim. 2 yıl oldu alalı...
patates kızartma makinası:
actifry kullanıyoruz. gayet güzel. sağlıklı...aldığıma pişman değilim.
yumurta kaynatma makinası: istediğin sertlikte yapıyor. memnunum...
diğer aletleri bilmiyorum.
şimdi otomatik çay makinası alsam mı ona karar veremedim.akşamdan istediğim saate programlayıp sabah uyandığımda çayımın hazır olası için...
2 dakikanı ayır çorba pişiriciye eline ne gelirse at düğmeye bas git. 20 dakika sonra çorban hazır...philips kullanıyoruz. bence başarılı bir ürün. tek sorun iş bittikten sonra temizlemek için gereken süre tencereye ayırdığın süreden biraz daha fazla...ben aldığıma pişman değilim. 2 yıl oldu alalı...
patates kızartma makinası:
actifry kullanıyoruz. gayet güzel. sağlıklı...aldığıma pişman değilim.
yumurta kaynatma makinası: istediğin sertlikte yapıyor. memnunum...
diğer aletleri bilmiyorum.
şimdi otomatik çay makinası alsam mı ona karar veremedim.akşamdan istediğim saate programlayıp sabah uyandığımda çayımın hazır olası için...
0
Buharlı pişirici kullanıyorum ve çokta memnunum. Özellikle sebzeler konusunda...
Burada ki ürünü almıştım... www.bulabilirim.com
Burada ki ürünü almıştım... www.bulabilirim.com
0
pescador
oynayabiliyorlar?şimdi her tarafımın döküldüğüne, her gün hastalık duyurusu açtığıma bakmayın. 18'ime kadar yapmadığım spor yoktu, hem sokak basketbolu hem de çift pota eşekler gibi basketbol da oynadım futbol da oynadım.basketbol çok daha yorucu bana göre. dinlenme imkanı var, mola var tamam da 10
oynayabiliyorlar?
şimdi her tarafımın döküldüğüne, her gün hastalık duyurusu açtığıma bakmayın. 18'ime kadar yapmadığım spor yoktu, hem sokak basketbolu hem de çift pota eşekler gibi basketbol da oynadım futbol da oynadım.
basketbol çok daha yorucu bana göre. dinlenme imkanı var, mola var tamam da 10 dakika değil ki yani. 3 dakika kenarda oturuyorsun, o arada kazandığın enerji 2-3 hızlı hücumda bitiyor zaten tekrar.
futbolda 90 dakika koşmuyorsun. basketbolda ayaklara ek olarak ellerinle de oynuyorsun. futbolda sadece ayak var. üstüne üstlük, her zaman geri koşmak ya da savunma yapmak zorunda değilsin. özellikle defansta ya da ileri uçtaysan öyle it gibi sürekli koşmana gerek yok.
buna rağmen basketbolcular 4 günde 3 maça çıkabilirken ve taş gibi oynarken, futbolda 14 günde 3 maç yapınca herkes ağlıyor.
benim bünyede mi bi sıkıntı var yoksa başka bi durum mu söz konusu? düzenli olarak hentbol, masa tenisi, basketbol ve futbol; az biraz da tenis oynayıp buz pateni yaptım. en az yorulduğum futbol oldu şahsen. bilmediği için defansta 60 dakika boyunca duran biri de değildim, koşardım.
o zaman niye böyle olması???
şimdi her tarafımın döküldüğüne, her gün hastalık duyurusu açtığıma bakmayın. 18'ime kadar yapmadığım spor yoktu, hem sokak basketbolu hem de çift pota eşekler gibi basketbol da oynadım futbol da oynadım.
basketbol çok daha yorucu bana göre. dinlenme imkanı var, mola var tamam da 10 dakika değil ki yani. 3 dakika kenarda oturuyorsun, o arada kazandığın enerji 2-3 hızlı hücumda bitiyor zaten tekrar.
futbolda 90 dakika koşmuyorsun. basketbolda ayaklara ek olarak ellerinle de oynuyorsun. futbolda sadece ayak var. üstüne üstlük, her zaman geri koşmak ya da savunma yapmak zorunda değilsin. özellikle defansta ya da ileri uçtaysan öyle it gibi sürekli koşmana gerek yok.
buna rağmen basketbolcular 4 günde 3 maça çıkabilirken ve taş gibi oynarken, futbolda 14 günde 3 maç yapınca herkes ağlıyor.
benim bünyede mi bi sıkıntı var yoksa başka bi durum mu söz konusu? düzenli olarak hentbol, masa tenisi, basketbol ve futbol; az biraz da tenis oynayıp buz pateni yaptım. en az yorulduğum futbol oldu şahsen. bilmediği için defansta 60 dakika boyunca duran biri de değildim, koşardım.
o zaman niye böyle olması???
0
futbolu biraz hafife almışsın bence. basketbol 40 dakika ancak futbol 90 dakika. basketbol sahası 28 metre futbol 100. basketbolcu oyunun 40 dakikasını da oynamıyor ancak futbolcuların en az 8 tanesi 90 dakikayı aralıksız çıkarıyor. kaldı ki futbol da fiziksel mücadele basketbola göre çok daha fazla. yağmurda karda sarf edilen efor ile kapalı salonda sarf edilen efor da aynı değildir. ha basketbol candır o ayrı.
0
hayatında gerçek futbol sahası ebatlarında oynamadıgından böyle diyorsun. 3 tane sprint at bakalım ne hale geliyorsun. futbolda da sürekli hareket halinde olmalısın ayrıca.
edit: bu arada unuttum. futbolu kimlerle oynadın bilmiyorum ama profesyonel düzeyi geçtim amatör bi maçta bile s.kerler adamı. tak tak pas yaparlar deli gibi koşarlar seni de koşturmak zorunda bırakırlar. oynadıgın elemanlar patatesti büyük ihtimal
edit: bu arada unuttum. futbolu kimlerle oynadın bilmiyorum ama profesyonel düzeyi geçtim amatör bi maçta bile s.kerler adamı. tak tak pas yaparlar deli gibi koşarlar seni de koşturmak zorunda bırakırlar. oynadıgın elemanlar patatesti büyük ihtimal
0
molalar, benchte bir sürü yedek.. pivotlar zaten ağır vasıta. guardların götünde ayı bağırıyor biraz evet. o doğru.
0
futbol, ağırlıklı olarak hatta neredeyse tamamen alt vücut odaklıyken basketbolun çalıştırmadığı yormadığı kas yok. basketbolcuların da idmanlara daha ağırlık verdiğini düşünüyorum. hele hele türk futbolculara göre.
0
Her iki oyunu da güzel oynarım; basketbolu zaten çok uzun süreler sistemli olarak oynamış bir insan olarak tabii ki futbol daha zor diyorum. Neden?
-Süre uzun
-Molalar arası daha uzun zaman geçiyor
-Saha büyüklükleri çok farklı
-Ayakları kontrol etmek el ve kolu kontrol etmekten daha zor
-Çimde koşmak daha zor
-Futbolu zor hava şartlarında oynuyorsun ama baskette hava hep aynı
-Basketbolcular sahayı 5 adımda tamamlayabilirken, futbolcuda bu imkansız.
Aklıma gelenler şimdilik bunlar; daha mutlaka vardır. Eklerim aklıma gelenleri daha.
-Süre uzun
-Molalar arası daha uzun zaman geçiyor
-Saha büyüklükleri çok farklı
-Ayakları kontrol etmek el ve kolu kontrol etmekten daha zor
-Çimde koşmak daha zor
-Futbolu zor hava şartlarında oynuyorsun ama baskette hava hep aynı
-Basketbolcular sahayı 5 adımda tamamlayabilirken, futbolcuda bu imkansız.
Aklıma gelenler şimdilik bunlar; daha mutlaka vardır. Eklerim aklıma gelenleri daha.
0
futbolun daha yorucu olduğuna dair argümanlarınız oldukça mantıklı, sağolun cevaplar için. ama "ayakları kontrol etmek el ve kolları hareket etmekten daha zor" demişsin pandispanya.
sen, pandispanya... basketbolda footwork dedikleri şeyin elden daha önemli olduğunu bilmez misin? bunu senden beklemezdim. ayaklarını kullanmayı bilmeyen adam bırak basket atmayı 2 adım top bile süremez. futbolda üst vücudu çok kullanmana gerek yok. onu da kullanabiliyorsan, işte belini kolunu ekstra hız veya kıvraklık için kullanabiliyorsan zaten üst düzey oyuncu oluyorsun. ama basketbolda footwork olmadığı zaman karşına biri çıktığı an mal gibi kalıp steps yaparsın.
sen, pandispanya... basketbolda footwork dedikleri şeyin elden daha önemli olduğunu bilmez misin? bunu senden beklemezdim. ayaklarını kullanmayı bilmeyen adam bırak basket atmayı 2 adım top bile süremez. futbolda üst vücudu çok kullanmana gerek yok. onu da kullanabiliyorsan, işte belini kolunu ekstra hız veya kıvraklık için kullanabiliyorsan zaten üst düzey oyuncu oluyorsun. ama basketbolda footwork olmadığı zaman karşına biri çıktığı an mal gibi kalıp steps yaparsın.
0
Bir basketbolcuya nizami şartlarda futbol oynatmaya çalışın, 10 dakika sonra götünden nefes almaya başlar; bir futbolcuya nizami basketbol oynatmaya çalışın, öyle veya böyle bir şekilde sonuna kadar oynar. Bir futbolcu bir basketbolcunun tüm oyun boyunca attığı deparı yeri geliyor tek bir pozisyonda atıyor. Ayrıca basketbolun mental açıdan da futbol kadar yorucu olduğunu düşünmüyorum. Futbolda birçok olay anlık şekillenirken futbolcunun düşünceyi fiiliyata dökme işine o anda karar vermesi gerekirken basketbolda bu tip olaylar çok az yaşanıyor.
0
pescador; basketbolda footwork dediğin olay açıkçası hepi topu 10 tane yürüyüş, adım, kaçış ve manevrayı yeri geldiği zaman mantığınla ve tecrübenle birleştirerek kulanabilme becerisi. Benim bahsettiğim kısım ise "ince iş". Basketboldaki "ince iş" el ve kollarla; futboldaki "ince iş" aslında hiç de ince işler için yaratılmamış ayaklarımız ve bacaklarımızla. Basketboldaki ince işi yaparken ayaklar zaten otomatiğe bağlamış ve vücudunla koordine biçimde kendiliğinden hareket eder durumda oluyor. Umarım biraz tarif edebilmişimdir. Ayrıca angelus +100 diyorum. Saygılar bizden.
0
futbolda nasıl çok fazla üst vücut kullanılmıyor olm? bir maçta forveti olsun defansı olsun kaç defa kafaya çıkıyor habarın var mı sorarım sana? kolay gibi geliyor bu arada "kafaya çıkmak" ama acayip iflah kesen bir olay. yanında el kol döt dirsek ne varsa kullanarak yükseliyor. yere düştüğünde taklalar atabilirsin. bunlar hep enerji bitiren şeyler. mesela basketbolda oyun genelde belli çizgide gider pas hatası pek olmaz. futbol öyle mi? yanındaki tarrak gibi pas atar yakalıyacam diye ekstra efor sergilerin. vs vs vs.
tv başından izlemek çok kolay gibi geliyor ama sahaya inince anlıyorsun. futbol oynamak -pro düzeyde- dünyanın en zorlayıcı sporu bence.
tv başından izlemek çok kolay gibi geliyor ama sahaya inince anlıyorsun. futbol oynamak -pro düzeyde- dünyanın en zorlayıcı sporu bence.
0
Basketi 10 yasindaki eleman bile orjinal sahasinda oynayabiliyor. Futbolu halisahada bile oynamak zor gercek sahada ölürsun
0
6 sene lisanslı basketbol oynamış biri olarak yorumum şu şekilde,
-Basketbolda çok daha ani ve seri hareketler vardır ama 80 m spin atmanız gerekmez, kuru ve kapalı bir alanda oynarsınız. ancak futbol gerçekten uzun sürüyor ve büyük çim sahalar göründüğünden daha büyük. zemin daha ağır. bence en önemli fark ise futbolda çok fazla darbe alıyor olmanız. basketbol daha birebir yakın temas içerir fakat kurallar oyuncuları büyük oranda korur. halbuki futbolda yediğiniz tekmelerin haddi hesabı yoktur. halı sahalardan düşünün yediğiniz tekmeleri. basketbolda bu olmaz. ha oldu mu çok sert olur omzum bileğim çıktı burnum kırıldı ama her zaman olan şeyler değil bunlar. eyyorlamam bu kadar.
-Basketbolda çok daha ani ve seri hareketler vardır ama 80 m spin atmanız gerekmez, kuru ve kapalı bir alanda oynarsınız. ancak futbol gerçekten uzun sürüyor ve büyük çim sahalar göründüğünden daha büyük. zemin daha ağır. bence en önemli fark ise futbolda çok fazla darbe alıyor olmanız. basketbol daha birebir yakın temas içerir fakat kurallar oyuncuları büyük oranda korur. halbuki futbolda yediğiniz tekmelerin haddi hesabı yoktur. halı sahalardan düşünün yediğiniz tekmeleri. basketbolda bu olmaz. ha oldu mu çok sert olur omzum bileğim çıktı burnum kırıldı ama her zaman olan şeyler değil bunlar. eyyorlamam bu kadar.
0
Saymaya devam ediyorum:
- seyirci faktörü, eheh. Basketbolda öyle ana bacı dümdüz pek gidilmez. Bence bu da futbolun daha zor olmasında önemli bir faktör :p
- kabul ediyorum, basketbol hem hücum hem savunmayı takımca hep birlikte yaptığınız daha aktif bi olay ve futbolda da kimse tsubasa gibi sahayı devamlı baştan başa 3 gün filan koşmuyor ama sonuç olarak basketbolcunun kondisyonu, basketbolun gerektirdiği hareketleri daha kolay kaldırabiliyor diye düşünüyorum.
- bi kere çalım diye bişey var. bildiğin havalarda takla atmalı, yerlerde çok ciddi sürüklenmeli riskleri olan bir oyun futbol.
- atılabilen sayılar da yine hedefe ulaşılabilirlik hakkında ipuçları veriyor. En gollü maçta futbolda skor 10 olabilecekken; basketbolda 200 olabilir (2'şer sayıdan düşün, böl 2'ye, 100 sayı; futbolun 10 katı skor erişilebilirliği).
- basketbol daha teknolojik, futbol daha geleneksel devam eden bir spor. basketbolu kolaylaştırmak için çaba sarfedilirken, futbol o konuda hep olduğu yerde sayıyor.
- futbolda oyuncu değişikliği sınırlaması yine bi topçuya daha fazla zaman ve efor düşmesine sebep oluyor. basketbol öyle değil; o konuda gayet esnek.
- basketbolda kurallar, oyunu daha rahat ve adil oynayabilmeye yönelik oluşturulurlar, sınırları çok net belli olan şeyi daha az riskle oynarsın.
- futbolda her gittiğin sahada değişik bir zeminle karşılaşabilirsin. basketbolda nereye gidersen git yerler hep aynı sertlikte, kuru ve stabil.
-basketbolda bireysel becerilerin sayesinde (takım arkadaşların çok mallık da yapsa) skor elde etme şansın nispeten daha yüksekken, futbolda bu iş bence daha zor.
- basketboldaki 24 saniye kuralı daha az çirkefliğe izin verir ve böylece oyunda daha az çetrefil, sinir harbi ve zorluk çıkar.
hah tüm bunların yanında, futbolu bu kadar övmüş gibi oldum sanki ama basketbol gerçek aşktır. futbol, -bana göre- mantalite ve keyif olarak basketbolun yanından bile geçemez. futbolu herkes oynar ama basketbolu herkes oynayamaz filan. bunları da eklemeden geçemeyeceğim, haksızlık etmeyelim. :)
- seyirci faktörü, eheh. Basketbolda öyle ana bacı dümdüz pek gidilmez. Bence bu da futbolun daha zor olmasında önemli bir faktör :p
- kabul ediyorum, basketbol hem hücum hem savunmayı takımca hep birlikte yaptığınız daha aktif bi olay ve futbolda da kimse tsubasa gibi sahayı devamlı baştan başa 3 gün filan koşmuyor ama sonuç olarak basketbolcunun kondisyonu, basketbolun gerektirdiği hareketleri daha kolay kaldırabiliyor diye düşünüyorum.
- bi kere çalım diye bişey var. bildiğin havalarda takla atmalı, yerlerde çok ciddi sürüklenmeli riskleri olan bir oyun futbol.
- atılabilen sayılar da yine hedefe ulaşılabilirlik hakkında ipuçları veriyor. En gollü maçta futbolda skor 10 olabilecekken; basketbolda 200 olabilir (2'şer sayıdan düşün, böl 2'ye, 100 sayı; futbolun 10 katı skor erişilebilirliği).
- basketbol daha teknolojik, futbol daha geleneksel devam eden bir spor. basketbolu kolaylaştırmak için çaba sarfedilirken, futbol o konuda hep olduğu yerde sayıyor.
- futbolda oyuncu değişikliği sınırlaması yine bi topçuya daha fazla zaman ve efor düşmesine sebep oluyor. basketbol öyle değil; o konuda gayet esnek.
- basketbolda kurallar, oyunu daha rahat ve adil oynayabilmeye yönelik oluşturulurlar, sınırları çok net belli olan şeyi daha az riskle oynarsın.
- futbolda her gittiğin sahada değişik bir zeminle karşılaşabilirsin. basketbolda nereye gidersen git yerler hep aynı sertlikte, kuru ve stabil.
-basketbolda bireysel becerilerin sayesinde (takım arkadaşların çok mallık da yapsa) skor elde etme şansın nispeten daha yüksekken, futbolda bu iş bence daha zor.
- basketboldaki 24 saniye kuralı daha az çirkefliğe izin verir ve böylece oyunda daha az çetrefil, sinir harbi ve zorluk çıkar.
hah tüm bunların yanında, futbolu bu kadar övmüş gibi oldum sanki ama basketbol gerçek aşktır. futbol, -bana göre- mantalite ve keyif olarak basketbolun yanından bile geçemez. futbolu herkes oynar ama basketbolu herkes oynayamaz filan. bunları da eklemeden geçemeyeceğim, haksızlık etmeyelim. :)
0
@pescador, neresinden tutarsan tut elinde kalır bu soru. "futbolda 90 dk koşmuyorsun" demişsin. 90 dk koşmazsan bırak profesyonel anlamda oynamayı, 17. amatör ligde bile oynayamazsın. her iki sporu da yaptım demişsin ama merak ettiğim gerçek bir futbol sahasında oynayıp oynamadığın. belli ki oynamamışsın ya da kısa süreli oynamışsın. bunu demek zorundaydım çünkü zamanında futbol oynamış birisi "futbolda her zaman geri koşmak ya da savunma yapmak zorunda değilsin" diyemez, dememeli. geri koşmaz veya savunmaya yardım etmezsen halısahanın yıldızı olursun, o kadar. bugün kimilerine göre dünyanın en iyisi ronaldo'yu topsuz oyunda izle. bekine ne kadar yardım ettiğini gör. robben'i izle nasıl kovalıyor rakibini. günümüzde klasik 10 numara kalmadı. neden? çünkü klasik 10 numaralar geriye gelmezdi. sergen, alex mesela. böyle adamların modern futbolda yeri yok artık. çünkü 'geriye gelmek zorundasın'. bek ya da göbekte oynayan oyuncuların (cm, cdm) deli efor sarfettiğinin hepimiz farkındayız. çünkü tabiri caizse hamallık yapan adamlar onlar. deli gibi koştukları çok bariz. bir stoper ya da santrafor da oldukça efor sarfeder ama ön libero kadar dikkat çekmez. öte yandan futbolda çok daha uzun mesafeli ve birçok kez sprint atman gerekirken basketbolda daha kısa mesafelerde sprint halindesin. @pandispanya güzel noktalara değinmiş, ama @angelus işi bitirmiş. bir basketbolcu futboldaki tempoyu kaldıramaz imkanı yok. ama futbolcu adam çok rahat basketbol oynar. oynar derken yetenek ayrı bi olay tabi, fizik güçten bahsediyorum. çok uç bi örnek olduğunun farkındayım ama şuna bir bakalım: www.youtube.com basketbolda böyle birşey görmemize olanak var mı? yok. o deparı attıktan sonraki yorgunlukla basketbolda 8 metre attığın deparın yorgunluğu bir olabilir mi? düşün sen bir bek ya da açık oyuncususun ve karşında ronaldo, robben gibi hayvanlar paso 40 metre depar atıyor. koşma da göreyim? yorgunluktan götün çıkmasın da göreyim. iki sporun yoruculuğu arasında uçurum olmayabilir belki ama kıyaslanmayacak derecede futbol daha yorucu. ha bir de futbolda üst vücut kullanılmıyor denilmiş. yuh. ulan futbol dediğin şey zaten üst vücuttan ibaret. ikili mücadeleye nasıl giricen üst vücudunu kullanmazsan? hava topuna nasıl çıkıcan? nasıl çalım atıcan? çalım atmak bileklerle alakalı değil ki sadece. adamı geçtin, vücudunu kullanmayı bilmezsen gelir alır senden topu. vermemek için de vücudunu kullanman gerek. üst vücudun sağlamsa ayakların yere sağlam basar. değilse çöpsün zaten. istediğin kadar yetenekli ol.
basketbolda böyle birşey görmemize olanak var mı? yok. o deparı attıktan sonraki yorgunlukla basketbolda 8 metre attığın deparın yorgunluğu bir olabilir mi? düşün sen bir bek ya da açık oyuncususun ve karşında ronaldo, robben gibi hayvanlar paso 40 metre depar atıyor. koşma da göreyim? yorgunluktan götün çıkmasın da göreyim. iki sporun yoruculuğu arasında uçurum olmayabilir belki ama kıyaslanmayacak derecede futbol daha yorucu. ha bir de futbolda üst vücut kullanılmıyor denilmiş. yuh. ulan futbol dediğin şey zaten üst vücuttan ibaret. ikili mücadeleye nasıl giricen üst vücudunu kullanmazsan? hava topuna nasıl çıkıcan? nasıl çalım atıcan? çalım atmak bileklerle alakalı değil ki sadece. adamı geçtin, vücudunu kullanmayı bilmezsen gelir alır senden topu. vermemek için de vücudunu kullanman gerek. üst vücudun sağlamsa ayakların yere sağlam basar. değilse çöpsün zaten. istediğin kadar yetenekli ol.
0
Beyler amma fanboysunuz ha. Basketbol ve futbolu ust vucut kullanimi konusunda kiyaslayamazsiniz bile cocuga anlatir gibi ama basketbolda da zipliyorlar hep rebound aliyorlar taam mi mi diyim nedir bu fanatiklik yav tamam anladik kafa topuna cikiliyor calim falan eyv hic bilmiyordum e napiyim simdi siz sayabiliyorsunuz futbolda ust vucut kullanimi su sekilde olur diye ben nasil sayayim basketbolda sayilmayacak kadar cok durum var ust vucut icin. Yoruculugundan gectim futboldaki ust vucut kullanimina bu kadar takik olmaniz komik. O yuzden profesyonel futbolcularimizin bazilarinin memisleri var di mi ama kas degil ha bildigin memis ya da genel olarak ust vucutlari celimsiz zayif ve yag baglamis halde. Gerci bu dediklerim turk futbolculari icin gecerli ama demek ki yagli bir gobek ve memeyle ve de celimsiz bir ust vucutla da 1. Ligde fotbolcu olunabiliyormus turkiyede. Fanatik olmayin azicik tarafsiz olun.
0
dusunuyorumoyleysevurun
Tamam, az maaş almıyordunuz ama bir anda multi milyonluk hibeniz kabul olsa ne yapardınız? Soru bu..
Tamam, az maaş almıyordunuz ama bir anda multi milyonluk hibeniz kabul olsa ne yapardınız? Soru bu..
0
Hibeyi ne için verdilerse o proje için kullanıp işi büyütürum. Lotodan çıktıysa borsaya girerim veya is kurarım.
0
lojistik firması kurardım sanırım. çok seviyorum ben öyle işleri. türkiye'de kargoculardan herkes şikayetçi zaten. o işe girerdim herhalde. önce türkiye içi, eğer işi tutturursam uluslararası nakliye işlerine dalardım.
işlerim yolunda giderse, güzel bir tabanda işimi gücümü devam ettirebilirsem, bir kulüp satın alıp onun başkanı olurdum. kendi firmamı sponsor yapıp, ordan takıma para akıtırdım. taraftar ve yöneticinin birlikte yönettiği birer futbol ve basketbol takımımız olurdu. orada doğup büyüdüğüm ve müthiş potansiyeli olduğuna inandığım için bunları çorlu'da yapardım sanırım.
olm ne güzel melankoli yapıyodum niye böyle güzel hayaller kurduruyosunuz şimdi.
işlerim yolunda giderse, güzel bir tabanda işimi gücümü devam ettirebilirsem, bir kulüp satın alıp onun başkanı olurdum. kendi firmamı sponsor yapıp, ordan takıma para akıtırdım. taraftar ve yöneticinin birlikte yönettiği birer futbol ve basketbol takımımız olurdu. orada doğup büyüdüğüm ve müthiş potansiyeli olduğuna inandığım için bunları çorlu'da yapardım sanırım.
olm ne güzel melankoli yapıyodum niye böyle güzel hayaller kurduruyosunuz şimdi.
0
Ben bi ara hesaplamıştım. Yaklaşık 6 milyon euro param olursa 45 yıl boyunca, yani yaklaşık olarak ömrümün sonuna kadar ayda 10,000 euro ediyor. Eğer bu miktarın üstünde bir paraysa derhal işimden istifa eder, her ay maaş gibi on bin euro'nun ayrı bi hesaba yatması için talimat verir, 1 yıllık sürelerle dünyanın farklı şehirlerinde yaşardım. Barcelona'ya yerleşirdim mesela, orda öylesine ispanyolca kursuna falan giderdim, takılır zaman geçirirdim. Sıkılınca gider new york'a yerleşirdim. Melbourne, tokyo, cape town, sao paulo, stockholm. Sıkıldıkça yeni bir yere yerleşir, gezer tozardım.
Eğer para bu miktarın altındaysa yatırım için fırsat araştırırdım.
Eğer para bu miktarın altındaysa yatırım için fırsat araştırırdım.
0
hazıra dağ dayanmaz. hem millet borç ister farkettirmemek için işe gitmek şart.
0
Saniyesinde işi bırakırım. Ama böyle baya çirkefleşerek bırakırım. Herkese küfrederim, ağzınıza sıçayım sizin beyinsizler hepinizden nefret ediyorum, iğrenç insanlarsınız derim. Dövdürürüm bi de bunları, mis gibi oh.
Sonra gider deniz kenarında büyük arazisi olan bir eve yerleşirim, hayatımın sonuna kadar da asla çalışmam. Keyif yaparım. Bi tane at alırım, ona binerim. Çiftlik kurarım hatta direkt.
Sonra gider deniz kenarında büyük arazisi olan bir eve yerleşirim, hayatımın sonuna kadar da asla çalışmam. Keyif yaparım. Bi tane at alırım, ona binerim. Çiftlik kurarım hatta direkt.
0
bugunku antremanda goz dolduran futbolcu +1
düzenli bi şekilde işe gitmemi gerektirmeyecek her türlü miktarda işi direkt bırakırdım.
düzenli bi şekilde işe gitmemi gerektirmeyecek her türlü miktarda işi direkt bırakırdım.
0
lotodan para çıkarsa hemen maldivlere gideceğiz biz. sonrası için planda iş kurmak (iş belli) var.
0
profeminist felsefeyle bir mor çatı kurmayı düşünüyorum. 10 fedai tutup potansiyel katil eski eşleri dövdürtmek de var organizasyon şemasında. eğlenceli ve sosyal duyarlı.
0
isi kesinlikle birakmam hatta buyuturum. bir de vakif falan gibi birsey kurardim, daha dogrusu bir cesit thnk tank gibi birsey. yillarca ezilmis akli basinda uzaktan begendigim akademisyenleri falan toplayip, sorardim kardes ne isitoysun arastirma yapmak icin, ne malzeme gerekiyor, hangi kursa gidicen diye, sonra bunlari vatan millet hayrina calistirirdim. kisisel olarak bir hirsim yok ama su turkiye'nin biraz daha az ecis bucus oldugunu goreydim olup gitmeden, hele bir de benim katkimla olursa super olurdu. hatta vakfin parasini korumaya falan alirdim ileride cocugum akrabam falan dokunamasin ben olursem diye.
0
Hibeyi ne için verdikleri önemli zira bu tarz fonları verilen amaç için kullanmak gerekiyor. Ben vazgeçtim bu parayla kendime yat alıcam diyemezsiniz :)
Ama bir şekilde şans oyunlarından vs elime o kadar para geçerse. Bilmem aklımdaki projeleri gerçekleştiririm ama çalışmaya devam ederim.
Ama bir şekilde şans oyunlarından vs elime o kadar para geçerse. Bilmem aklımdaki projeleri gerçekleştiririm ama çalışmaya devam ederim.
0
kimseye çaktırmam eski hayatıma devam ederim sadece evimi ve arabamı değiştiririm. çevreme de kredi çektim derim... para dostlukların içini boşaltır gerek yok herkese söylemeye...
0
hibeyi veren peşine düşer. zaten şahsi banka hesabınıza da yatmaz. öyle istediğiniz gibi kullanamazsınız, tüm parayı tek kalemde çekip yurt dışına kaçayım deme şansınız da yok, tek seferde tüm parayı çekemezsiniz, haliyle de şahsi hesabınıza aktaramazsınız. o iş olmaz yani.
piyango, loto falan çıksa diye düşünürsek haydan huya gider deyip çalışmaya devam eder, o parayı da akışına bırakırdım. mesela araba alıp da binmem, iş falan da kurmam. alın teri dökmeden lotodan piyangodan çıkan parayla kurulan işin yürümeyeceğine, alınanların da hayır etmeyeceğine inananlardanım. ha sonuçta 50 milyonum olmadı hiç. olsa etkilenip de fikrimi değiştirir miyim, onu da bilmiyorum.
piyango, loto falan çıksa diye düşünürsek haydan huya gider deyip çalışmaya devam eder, o parayı da akışına bırakırdım. mesela araba alıp da binmem, iş falan da kurmam. alın teri dökmeden lotodan piyangodan çıkan parayla kurulan işin yürümeyeceğine, alınanların da hayır etmeyeceğine inananlardanım. ha sonuçta 50 milyonum olmadı hiç. olsa etkilenip de fikrimi değiştirir miyim, onu da bilmiyorum.
0
abi ayda 10 bin euro ve 45 sene demiş futbolcu. bu toplamda 10x12x45'ten 5,400,000€ eder. 5 milyon 400 bin!
bankada bu kadar parası varken "ayda 10 bini bana gelsin, maaşlı çalışan gibi yaşayayım" deyip de bunu becerebilen adamın ellerini öperim. ben hiç değilse bir ev, araba falan almaya çalışırdım. gerçi ayda 3 bin euro taksitle, maaşla da ev alabilirsin ama hazır param varken aradan çıksın isterdim ben. lan dur televizyon alayım, dur bak play station da alayım, nasılsa bok gibi param var gidip tanesi 100 liradan 15 tane bilgisayar oyunu alayım derken bitiririm ben parayı. ya da 45 yıllık hesapladığım kaynak 6-7 sene anca gider.
zengin olmak çok zormuş lan. iyi böyle.
bankada bu kadar parası varken "ayda 10 bini bana gelsin, maaşlı çalışan gibi yaşayayım" deyip de bunu becerebilen adamın ellerini öperim. ben hiç değilse bir ev, araba falan almaya çalışırdım. gerçi ayda 3 bin euro taksitle, maaşla da ev alabilirsin ama hazır param varken aradan çıksın isterdim ben. lan dur televizyon alayım, dur bak play station da alayım, nasılsa bok gibi param var gidip tanesi 100 liradan 15 tane bilgisayar oyunu alayım derken bitiririm ben parayı. ya da 45 yıllık hesapladığım kaynak 6-7 sene anca gider.
zengin olmak çok zormuş lan. iyi böyle.
0
teknokentte bi ofis açar arkadaşlarımı alırım yanıma. keyfine tasarım, hesap kitap falan yaparız ne güzel olur lan.
0
e haliyle hibe olduğu için bir projeden alınmış olması zorunlu.
Para şahsi banka hesabına bir kalemde yatmıyor tabii ki şirket için açtığınız hesaba 3-4 partide yoğun mali denetim sonrası yatıyor ama sorum ne hissedersiniz olacaktı aslında.
Hibenin gereğini yerine getirmek için o projeyi realize etmek lazım. Asıl para o proje çıktısını satmaya başlayınca gelecek tabii; onun için başka duyuru açılır
Para şahsi banka hesabına bir kalemde yatmıyor tabii ki şirket için açtığınız hesaba 3-4 partide yoğun mali denetim sonrası yatıyor ama sorum ne hissedersiniz olacaktı aslında.
Hibenin gereğini yerine getirmek için o projeyi realize etmek lazım. Asıl para o proje çıktısını satmaya başlayınca gelecek tabii; onun için başka duyuru açılır
0
Sanki yıllardır multimilyonermişim gibi hiç şaşırmaz tedirgin olmaz ürkmez olabilecek en eğlenceli bir şekilde paramı harcardım. Toplamda en fazla 50 senelik bir ömrüm kaldığını düşünürsek hiç matematik işlerine de girmezdim parayla alakalı, bitirebilirsem ne ala. Benden sonrası çok da sikimde olmazdı açıkçası ama hayatımda olan eş dost akrabayı da en başta paraya gömerek olası yalaklanmaların önüne geçer "Alın bu sizin payınız, siktirin gidin şimdi hayatımdan" mesajı vererek mutlu mesut yaşardım.
0
son cevabınıza göre cevaplarsak; şurada iki bin lira aldığım öğretmenliğin hakkını vereceğim diye kendimi paralıyorum. önümde multi milyonluk hibe almış bir proje olsa, o projeyi kusursuz yapacağım diye gecemi gündüzüme katar, uykumu yitirir, kaygı bozukluğu yaşamaya falan başlardım.
0
namus ninjası
olayları sırasıyla anlatıyorum. gerçekten çok az kişiyle konuşabileceğim şeyler. o yüzden salim kafayla akıl verirseniz sevinirim. 6 ay önce "yurtdışı işine" diye ayrıldım istanbuldan geldim buraya. ilk gelişimde eski müdürüm, onun iki adamı ve bu üçünün işlerini yaptığı babadan zengin bir müteahhit
olayları sırasıyla anlatıyorum. gerçekten çok az kişiyle konuşabileceğim şeyler. o yüzden salim kafayla akıl verirseniz sevinirim.
6 ay önce "yurtdışı işine" diye ayrıldım istanbuldan geldim buraya.
ilk gelişimde eski müdürüm, onun iki adamı ve bu üçünün işlerini yaptığı babadan zengin bir müteahhitle geldik. müteahhit olan meslektaşım.
eski müdürüm ise burada taşeron. buradaki büyük şirketin işini yapıyorlar. beni eski müdür önerdi buraya.
daha gelirken, uçakta, bana bu müteahhit manipülasyon amaçlı yanaştı. o zamana kadar sadece istanbuldaki patronla konuşmuşum. bana denilen "işte sorumluluk almaktan ve it gibi çalışmaktan çekinmezsen bütün şantiyelerde ve fabrikalarda sırayla sen işletmeyi ele alırsın". aynen böyle dediler.
bu müteahhit ise bana orada yeni müdürümün çok aksi olacağını (ben şef ayarındayım, bir altım) aralarının kötü olduğunu, müdürün zaten çok uzun ömrü olmayacağını, işi yapacak daha genç elemanların onun yerini alacağını söyledi. müdürü sallamamam gerektiğini ima etti yani açık açık.
neyse vardık buraya, hakkat müteahhitle müdürün arası kötü. müdür "bu adam bu işi bilmiyor" diyor. müteahhit "müdür profesyonel değil" diyor.
takarım münakaşanıza ben işime bakarım dedim. neyse müteahhit adamlarını bıraktı, kendi defoldu gitti, müdür sorumluluğu bana verdi. ben bir ay cehennem sıcağında sadece o iki teknik adamla elimden gelen gayreti gösterdim. müdür dedi be senin çalışmana güveniyorum. neticede bir şeyler yapıldı ama yetmedi.
bir tesis işletiyorum. daha önce eksikler belirlennmiş. ama kimse prosesi sorgulamamış. baktım proses yanlış. başa da bela, düzelmesi şart. yazdım bir rapor bu bir ayın sonunda. ama öyle böyle değil, sorun-kaynağı-çözümü, her konuyu yazdım.
müteahhit kulağının üstüne yattı. ben tesisi her açıdan denedim. prosesi aldım modifiye ettim. işleri yoluna soktum. ispatımı yaptım. müteahhite bi rapor daha yolladım. tekrar çağırdım geldi. tesisi gözüne soktum, aksayanı gösterdim, bir hafta hatasını kabul etmedi, "benim sistemim hatasız" diyor adam yaaa. ben böyle yüzsüz ve pasif agresif üslup görmedim. büyük patron geldi. "ne gerekirse, bedeli neyse yapılacak" dedi (patron sanıyor ki 5-10 bin doloreslik iş var). müteahhit rahatladı bunu duyunca. hala sorumluluk kabul etmiyor ama "para da geliyorsa madem" diye sordu bana "ne istersin ninja" dedi. ben de allah belanı versin dedim içimden ve istediğim revizyonları sıraladım.
hepsini not aldı, patronun beklentisinin 10 katı masraf çıktı. gittiler kendilerince pazarlık yaptılar, benim revizyonları kırpıttılar, istediklerimin yarısını ancak kabul ettirebildim.
tam bu anda işten soğudum. bunun üzerinden 2 ay geçti. mallar malzemeler geldi. gelene kadar tesis farklı sorunlar çıkardı. ben her işi pamuk ipliğine bağlı hallettim. gece tesiste saatlerim geçti kaç defa.
her arızada biraz daha sıkıştım. palyatif çözümlerle geçiştirdim.
bu sıra revizyonlarımın haklılığını tekrar ispat ettim. neyse bugün, tam bugün revizyonları yapacak ekip geldi.
gerçekten çok bitkin haldeyim. kafam bomboş. 3 ay önce nefes alıp verir gibi otomatik yaptığım işlerin yarısını bile organize edemez haldeyim. sürekli aksilikler çıkıyor bugün işte. bu yetmez gibi yeni gelen adamlar tesisi gezdirmemi istediler ve daha ilk 10 adımda beni sindirmek için her şeyi yaptılar.
sorular şu sırada, içimden geçenler parantez içinde:
nerelisin? (sinop amk sana ne?)
tesisi gezdir bize (gelin amk bu taraftan)
tesise giderken=> malzemeyi göster bize (ebenin.. o zaman depo alanına gidelim... de bi karar verin böyle ne? kafası kesik tavuk gibi?)
malzemeye bakmaya giderken kanalı görmüşler=> sen bu tesise fuel oil giriyor görmüyor musun? (ne fuel oili amk burası şarap fabrikası arıtması o gelen şarap suyu)
yanlış anlama uyardık ama şeyden, bu tesisi biz yaptık. (ulan pezevenk söylesene baştan, o zaman sen beni gezdir ben sana sorayım yanlış imalatların hesabını)
bu tesisten anlıyor musun, prosesi biliyor musun?? (hayır mk ben bostan korkuluğuyum, 6 aydır karga kovalıyorum küçük mustafa ve kardeşi makbule gibi)
daha önce nerede çalıştın? (çöp sızıntı suyu tesisinde şeftim amk)
çöp başka bu başka, onda rotifer olur bunda bakterisi fazı başkadır sik sok buna e diycen genş? (are you a fucking microbiologist?)
neyse 10 dakikalık sinir harbi, bana bu adamlar açıkça sakin ol dediler.
"abi" dedim "ben çevre mühendisiyim, 6 aydır burayı işletiyorum, ne soracaksaız toparlayın, bilmiyorum sanmayın, buraya imalata geldiğiniz işleri öneren benim, (bunun meali= ukalalık yapmayın)
şimdi bu iki "usta" geldi beni çocuk yerine koydu. bunların patronu olan müteahhit zaten ayrı fırıldak.
müdür beni koruyor. onda sorun yok.
ben bu dallamalarla en az 1 ay burada 2 ay başka yerde çalışacam.
hiç bu sikiklerle uğraşmaya dermanım yok.
içeride 4 maaşım var (8bin dolores)
hiçbir motivasyonum kalmadı
tc'ye dönersem o para beni 1 yıl bile götürür. doğrudan bisiklet turuna çıkarım.
işi bırakıp gideyim desem ne derler bilmiyorum, burada işim kritik değil, yerime bulurlar birii. paramı da ha deyince vermezler ama. terfi hakkında bana arada umut vaadeder kouşuyorlar, çalışmamdan da memnunlar..
bu işyeri biraz ağır yürüyen, insanların gelince bi ayda bunalıma girdikleri tuhaf bir düzene sahip. bana mühendislik tecrübesi katmaz. parası iyi ama. yeri güzel. her yer orman.
hazırda işim yok ama 1-2 aya bulurum.
entelektüel birikim düşük, hayatımı duyuruda falan geçiriyorum, çok boş vaktim var, %10 kapasitedeyim ve çevremde hiç insan yok.
şimdi neticede soru şu:
ben ne bok yiyim? çıkacak olsam altyapısını nasıl hazırlayayım?
yaş 31, erkek. bir de çok sıkıldım. tşk..
6 ay önce "yurtdışı işine" diye ayrıldım istanbuldan geldim buraya.
ilk gelişimde eski müdürüm, onun iki adamı ve bu üçünün işlerini yaptığı babadan zengin bir müteahhitle geldik. müteahhit olan meslektaşım.
eski müdürüm ise burada taşeron. buradaki büyük şirketin işini yapıyorlar. beni eski müdür önerdi buraya.
daha gelirken, uçakta, bana bu müteahhit manipülasyon amaçlı yanaştı. o zamana kadar sadece istanbuldaki patronla konuşmuşum. bana denilen "işte sorumluluk almaktan ve it gibi çalışmaktan çekinmezsen bütün şantiyelerde ve fabrikalarda sırayla sen işletmeyi ele alırsın". aynen böyle dediler.
bu müteahhit ise bana orada yeni müdürümün çok aksi olacağını (ben şef ayarındayım, bir altım) aralarının kötü olduğunu, müdürün zaten çok uzun ömrü olmayacağını, işi yapacak daha genç elemanların onun yerini alacağını söyledi. müdürü sallamamam gerektiğini ima etti yani açık açık.
neyse vardık buraya, hakkat müteahhitle müdürün arası kötü. müdür "bu adam bu işi bilmiyor" diyor. müteahhit "müdür profesyonel değil" diyor.
takarım münakaşanıza ben işime bakarım dedim. neyse müteahhit adamlarını bıraktı, kendi defoldu gitti, müdür sorumluluğu bana verdi. ben bir ay cehennem sıcağında sadece o iki teknik adamla elimden gelen gayreti gösterdim. müdür dedi be senin çalışmana güveniyorum. neticede bir şeyler yapıldı ama yetmedi.
bir tesis işletiyorum. daha önce eksikler belirlennmiş. ama kimse prosesi sorgulamamış. baktım proses yanlış. başa da bela, düzelmesi şart. yazdım bir rapor bu bir ayın sonunda. ama öyle böyle değil, sorun-kaynağı-çözümü, her konuyu yazdım.
müteahhit kulağının üstüne yattı. ben tesisi her açıdan denedim. prosesi aldım modifiye ettim. işleri yoluna soktum. ispatımı yaptım. müteahhite bi rapor daha yolladım. tekrar çağırdım geldi. tesisi gözüne soktum, aksayanı gösterdim, bir hafta hatasını kabul etmedi, "benim sistemim hatasız" diyor adam yaaa. ben böyle yüzsüz ve pasif agresif üslup görmedim. büyük patron geldi. "ne gerekirse, bedeli neyse yapılacak" dedi (patron sanıyor ki 5-10 bin doloreslik iş var). müteahhit rahatladı bunu duyunca. hala sorumluluk kabul etmiyor ama "para da geliyorsa madem" diye sordu bana "ne istersin ninja" dedi. ben de allah belanı versin dedim içimden ve istediğim revizyonları sıraladım.
hepsini not aldı, patronun beklentisinin 10 katı masraf çıktı. gittiler kendilerince pazarlık yaptılar, benim revizyonları kırpıttılar, istediklerimin yarısını ancak kabul ettirebildim.
tam bu anda işten soğudum. bunun üzerinden 2 ay geçti. mallar malzemeler geldi. gelene kadar tesis farklı sorunlar çıkardı. ben her işi pamuk ipliğine bağlı hallettim. gece tesiste saatlerim geçti kaç defa.
her arızada biraz daha sıkıştım. palyatif çözümlerle geçiştirdim.
bu sıra revizyonlarımın haklılığını tekrar ispat ettim. neyse bugün, tam bugün revizyonları yapacak ekip geldi.
gerçekten çok bitkin haldeyim. kafam bomboş. 3 ay önce nefes alıp verir gibi otomatik yaptığım işlerin yarısını bile organize edemez haldeyim. sürekli aksilikler çıkıyor bugün işte. bu yetmez gibi yeni gelen adamlar tesisi gezdirmemi istediler ve daha ilk 10 adımda beni sindirmek için her şeyi yaptılar.
sorular şu sırada, içimden geçenler parantez içinde:
nerelisin? (sinop amk sana ne?)
tesisi gezdir bize (gelin amk bu taraftan)
tesise giderken=> malzemeyi göster bize (ebenin.. o zaman depo alanına gidelim... de bi karar verin böyle ne? kafası kesik tavuk gibi?)
malzemeye bakmaya giderken kanalı görmüşler=> sen bu tesise fuel oil giriyor görmüyor musun? (ne fuel oili amk burası şarap fabrikası arıtması o gelen şarap suyu)
yanlış anlama uyardık ama şeyden, bu tesisi biz yaptık. (ulan pezevenk söylesene baştan, o zaman sen beni gezdir ben sana sorayım yanlış imalatların hesabını)
bu tesisten anlıyor musun, prosesi biliyor musun?? (hayır mk ben bostan korkuluğuyum, 6 aydır karga kovalıyorum küçük mustafa ve kardeşi makbule gibi)
daha önce nerede çalıştın? (çöp sızıntı suyu tesisinde şeftim amk)
çöp başka bu başka, onda rotifer olur bunda bakterisi fazı başkadır sik sok buna e diycen genş? (are you a fucking microbiologist?)
neyse 10 dakikalık sinir harbi, bana bu adamlar açıkça sakin ol dediler.
"abi" dedim "ben çevre mühendisiyim, 6 aydır burayı işletiyorum, ne soracaksaız toparlayın, bilmiyorum sanmayın, buraya imalata geldiğiniz işleri öneren benim, (bunun meali= ukalalık yapmayın)
şimdi bu iki "usta" geldi beni çocuk yerine koydu. bunların patronu olan müteahhit zaten ayrı fırıldak.
müdür beni koruyor. onda sorun yok.
ben bu dallamalarla en az 1 ay burada 2 ay başka yerde çalışacam.
hiç bu sikiklerle uğraşmaya dermanım yok.
içeride 4 maaşım var (8bin dolores)
hiçbir motivasyonum kalmadı
tc'ye dönersem o para beni 1 yıl bile götürür. doğrudan bisiklet turuna çıkarım.
işi bırakıp gideyim desem ne derler bilmiyorum, burada işim kritik değil, yerime bulurlar birii. paramı da ha deyince vermezler ama. terfi hakkında bana arada umut vaadeder kouşuyorlar, çalışmamdan da memnunlar..
bu işyeri biraz ağır yürüyen, insanların gelince bi ayda bunalıma girdikleri tuhaf bir düzene sahip. bana mühendislik tecrübesi katmaz. parası iyi ama. yeri güzel. her yer orman.
hazırda işim yok ama 1-2 aya bulurum.
entelektüel birikim düşük, hayatımı duyuruda falan geçiriyorum, çok boş vaktim var, %10 kapasitedeyim ve çevremde hiç insan yok.
şimdi neticede soru şu:
ben ne bok yiyim? çıkacak olsam altyapısını nasıl hazırlayayım?
yaş 31, erkek. bir de çok sıkıldım. tşk..
0
Hani rahat adamdın lan sen. İşe gelince kafayı ye, başka şeyde... Neyse lan banane Allah vermiş cezanı zaten.
Sonuna kadar okudum. Düşündüm. Tecrübeli adamsın vasıflısın. İş ara ve bul, şimdikinden daha iyi bir maaşa. Böyle hastalıklı yöneticilerle daha bi on sene sorunu bitmez oranın. Bırak ne halleri varsa görsünler. Yeni bulacağın işteki adamlar da sorarsa niye bıraktın diye, dersin ben disiplinli adamım öyle ustanın çöm ayaklarına gelemem diye ne bilim resmicesini anlatırsın. Kalk uğraş biraz da kurtul o cehennemden.
Sonuna kadar okudum. Düşündüm. Tecrübeli adamsın vasıflısın. İş ara ve bul, şimdikinden daha iyi bir maaşa. Böyle hastalıklı yöneticilerle daha bi on sene sorunu bitmez oranın. Bırak ne halleri varsa görsünler. Yeni bulacağın işteki adamlar da sorarsa niye bıraktın diye, dersin ben disiplinli adamım öyle ustanın çöm ayaklarına gelemem diye ne bilim resmicesini anlatırsın. Kalk uğraş biraz da kurtul o cehennemden.
0
yazacam sonra
her ne kadar yeni değilsen de, şindilik şunnan idare et namus:
bonus: (bkz: yeni başlayanlar için iş hayatı/@compadrito)
her ne kadar yeni değilsen de, şindilik şunnan idare et namus:
bonus: (bkz: yeni başlayanlar için iş hayatı/@compadrito)
0
p.s. iş yürümeyince başarısız hissediyorum, o da testosteronumu düşürüyor. 2 ay önce böyle değildi.
ben testo için yaşarım. adrenalin için yaşarım.
yoksa başka konularda rahatız elhamdülillah.
ben testo için yaşarım. adrenalin için yaşarım.
yoksa başka konularda rahatız elhamdülillah.
0
Bu konularda erkekler nedense böyle anlamıyorum, işe karşı korkunç bir vefa oluyo. De yürüyecek iş var yürümeyecek iş var ya. Tek omuz sen itiyorsun farkındasın dimi. Testoyu yükseltmen için de o ortamdan ayrılıp başarılı işler yapabileceğin yere geçmen lazım. You're not a tree istemediğin yerden çekip gidersin. Ayrıca burda iltifat etmek tarzım değil lakin genel kültürünün düşük olduğunu söylemişsin kendine haksızlık ettiğini düşünüyorum seni burdan tanıdığım kadarıyla. Komple duyuruya takılan herkesi küçük görüyorsan bilemem tabi.
0
Dur sana naçizane tavsiyelerimi sıralayayım:
Flowchart gibi anlatıcam:
Eğer ilk işinse -> Kal ve organizasyonu ve çevreni değiştirmeye çabala; ne yaptığımı bilen insan için en iyi ilk tecrübe kötü yöneticinin yanında olandır.
Eğer gücün yeterse bulunduğun ortamı şekillendirmeye çalış başaramıyorsan ayrıl.
İlk işin değilse -> Ayrıl. Deneyimli bir çalışan için yurtdışında 2000 Dolares az para; şekillendirebileceğin başka bir çalışma ortamı ara.
Ne olursa olsun etrafını değiştirmeye çalış.
Flowchart gibi anlatıcam:
Eğer ilk işinse -> Kal ve organizasyonu ve çevreni değiştirmeye çabala; ne yaptığımı bilen insan için en iyi ilk tecrübe kötü yöneticinin yanında olandır.
Eğer gücün yeterse bulunduğun ortamı şekillendirmeye çalış başaramıyorsan ayrıl.
İlk işin değilse -> Ayrıl. Deneyimli bir çalışan için yurtdışında 2000 Dolares az para; şekillendirebileceğin başka bir çalışma ortamı ara.
Ne olursa olsun etrafını değiştirmeye çalış.
0
yanlış anlaşılacak şekilde yazmışım, buradaki arkadaş çevremde entel kuntel yok. geriliyorum sözel yeteneklerde. o yüzden internetle falan dolduruyorum boşluğu. internet her yalnızlığın ilacı.
edit: parada karambole geldik. ayrıca çevre mühendisleri o kadar çok almıyor. piyasada ihtiyaçtan çok ama çok fazla mezun var ve meslek düşmanı bir bakanlığa bağlıyız. valla sandığınız gibi değil. ben okuldan kurtarıyorum.
edit: parada karambole geldik. ayrıca çevre mühendisleri o kadar çok almıyor. piyasada ihtiyaçtan çok ama çok fazla mezun var ve meslek düşmanı bir bakanlığa bağlıyız. valla sandığınız gibi değil. ben okuldan kurtarıyorum.
0
İşi gereksiz fazla üstlenmişsin aynen. emirkulu +1
Kendi işini üstlenmeyen adamların işini neden üstleniyorsun ki...
Herhangi bir işte çalışmadım ama bu içeride maaş bırakma olaylarını aklım almıyor. Neden içeride maaş biriktirerek çalışmaya devam ediyorsun? Adamlara koz veriyorsun, belki de bunu yapmamalıydın.
Kendi işini üstlenmeyen adamların işini neden üstleniyorsun ki...
Herhangi bir işte çalışmadım ama bu içeride maaş bırakma olaylarını aklım almıyor. Neden içeride maaş biriktirerek çalışmaya devam ediyorsun? Adamlara koz veriyorsun, belki de bunu yapmamalıydın.
0
bu firmada huy bu. yani asla paramı alamadım diyen görmedim. ha paramın hayrını görmedim diyen çok. mesela 8bin doloresi yatırırlar, ama dolar iner 1.5 olur kuş olur. o zaman söverim.
0
hem maaşını düzgün alamıyorsun, hem de pek çok sorunla uğraşıyorsun. derdin ne? kendi işin olsa, amenna. daha fazla yıpratma kendini, başka iş bul.
0
içeride 4 aylık maaşınız var. yurt dışındasınız. yalnızsınız. 4 aydır ne yiyip ne içiyorsunuz, nasıl geçiniyorsunuz?
toplam 3 ay bu adamlarla çalışmak için çok uzun bir süre eğer daha ilk günden bu kadar gerilimli geçtiyse. eğer hep böyle gereceklerse, eninde sonunda tartışırsınız. bu şirketteki konumunuzu etkiler mi?
türkiye ve çevre mühendisliği tereddütünüzde ise çok haklısınız. eğer adamların kafasını gözünü kırmadan bu 3 ayı geçirebilirim diyorsanız sabredin, yaptığınız önemli bir şey ve o kadar emek verdikten sonra sonucunu almak da hakkınız. ama yok dayanamam o kadar diyorsanız ya başka iş bakacaksınız ya da her şeyi göze alıp gemileri yakıp gelip türkiyede iş arayacaksınız. ha paranızı hemen vermezler muhtelemen, o süreci finanse edebilecek misiniz, bunu da düşünmeniz lazım.
toplam 3 ay bu adamlarla çalışmak için çok uzun bir süre eğer daha ilk günden bu kadar gerilimli geçtiyse. eğer hep böyle gereceklerse, eninde sonunda tartışırsınız. bu şirketteki konumunuzu etkiler mi?
türkiye ve çevre mühendisliği tereddütünüzde ise çok haklısınız. eğer adamların kafasını gözünü kırmadan bu 3 ayı geçirebilirim diyorsanız sabredin, yaptığınız önemli bir şey ve o kadar emek verdikten sonra sonucunu almak da hakkınız. ama yok dayanamam o kadar diyorsanız ya başka iş bakacaksınız ya da her şeyi göze alıp gemileri yakıp gelip türkiyede iş arayacaksınız. ha paranızı hemen vermezler muhtelemen, o süreci finanse edebilecek misiniz, bunu da düşünmeniz lazım.
0
her şey şantiye usulü, yemekler ve ev onlardan. haftalık avanslar var. yetiyor çok gece hayatı falan yoksa. zaten ben mazbutum onda sıkıntı olmuyor.
burası pek işlek yer değil. ister istemez para atıyoruz kenara. yani içerde kalanlar aslında birikiyor.
bahsettiğim yeni gelenler, garip bir cinsler. evvelden beri burada en kötü adamla bile sağlıklı ilişki kurdum ama işte bu numunelik yeni gelenler keşke gözüme görünmeden halledip işlerini gitseler.
gerçi onlar daha bu işin kontrol mühendisinin ben olduğumu bilmiyorlar. ya da bilip yapıyorlarsa durum daha fena. ama bilmiyorlardır. bakalım iki güne anlaşılır.
burası pek işlek yer değil. ister istemez para atıyoruz kenara. yani içerde kalanlar aslında birikiyor.
bahsettiğim yeni gelenler, garip bir cinsler. evvelden beri burada en kötü adamla bile sağlıklı ilişki kurdum ama işte bu numunelik yeni gelenler keşke gözüme görünmeden halledip işlerini gitseler.
gerçi onlar daha bu işin kontrol mühendisinin ben olduğumu bilmiyorlar. ya da bilip yapıyorlarsa durum daha fena. ama bilmiyorlardır. bakalım iki güne anlaşılır.
0
"işte sorumluluk almaktan ve it gibi çalışmaktan çekinmezsen bütün şantiyelerde ve fabrikalarda sırayla sen işletmeyi ele alırsın"
bunu kim söyledi büyük patron mu söyledi? bu cümle, evrensel geçerliliği olan bi cümle. her kuruluşta, senin ve benim gibi gözükara, cesur, yükün altına girmekten çekinmeyen, elini taşın altına sokan, aklına, yüreğine ve taşşaana güvenen bikaç deli olur. bi de geriye kalan bullshitçiler, asalaklar ve kaytarıcılar olur. işler o delilerin omuzlarında yürür. o delilerin title'ının herhangi bir önemi yoktur. hiyerarşide, kendilerinden 2-3 seviye yukarıdaki koltukları işgal edenler, bu delilerin ağzına bakar, onların dediğini yapar, onlardan aldıkları akılları, kendi akıllarıymış gibi etrafa ve büyük patrona satarlar. bullshitçiler, asalak ve kaytarıcılar, zaman içinde, sistem tarafından doğal seleksiyona uğrarlar. geriye iyiler kalır.
özel sektörde çalışmak, memuriyete hiç benzemez.
şantiyede çalışmak, ofiste, plazada kebap yapmaya hiç benzemez.
yurtdışı şantiyede çalışmak, yurtiçi şantiyede kebap yapmaya hiç benzemez.
mahrumiyet bölgesi bir ülkedeki şantiyede, Allah'ın unuttuğu bi yerde, can güvenliğin Allah'a emanet olarak çalışmaksa hepsinden daha da zordur. ak göt kara göt ahan da tam orda belli olur işte!
sen şindi çok güzel bi noktadasın. yannız bi paradigma değişimi geçirmen gerekiyo. çünkü içinde bulunduğun bu durumun güzelliklerini göremiyon. ben sana bunun niye güzel olduğunu gösterecem şindi:
1. ak göt kara götün tam belli olduğu yerdesin.
2. problemin tam göbeğine düşmüşün
3. yetenekli, becerikli, gözükara, cesur, elini taşın altına sokmaktan korkmayan, sorumluluk almaktan çekinmeyen, aklına, yüreğine ve taşşaana güvenen bi herifsin
ben bu durumu bi zamanlar, 'where challenge meets talent' olarak tarif etmiştim.
maaşın az. ben öyle bi yerde bi herifi çok beğendim ve transfer etmeye kalktıydım da, 4 bin dolar alıyomuş, veremediydim o kadar. ama böyle güzel bi ortamda maaş en son düşüneceğin şey olsun.
sen ordan çıkma şindi. sebebi şu:
1. şindi çıkarsan, 6 ayda dayanamadı ipne! kaçtı gitti! olur adın.
2. bir işyerinde 6 ay çalışmış olmak, özgeçmişte hiç güzel durmuyo, job hopper'lık marifet diil! zayıflık göstergesi.
3. bişeyleri daha başar ve gitmeyi o zaman planla
4. içeride kalan paran azalsın. gemileri yakmaya karar verdiğinde, riske attığın miktar az olsun.
sen o seni sorguya çekenlere içerleme, küfretme, kızgınlık hissetme. bir tesisi, bir süreci anlamak için en basit ve en salak sorular dahi sorulmalıdır. bunun sorulmasını, kişisel olarak algılama.
profesyonelin gerçek tanımı şudur: person who can get things done when he/she doesn't feel like it
misal, Volkan maçı terketmeseydi, profesyonelliğin heykelini dikmiş olacaktı gibi.
sen orda biraz daha piş, orda yaşadıkların, orda kazandığın bu tecrübe sana güzel bi şekilde geri dönecek.
iletişiminiz nası dönüyo bilmiyorum ama, mümkün mertebe, işlerini hep yazılı yapmaya çalış ve götünü hep sağlama al.
adamlara kızgınlık hissetme, seni çocuk yerine koyuyolarmış gibi hissetme. senin ne tüyde bi canavar olduğunu iki günde anlar onlar zaten. gurbet ellerde bi avuç adamsınız, hırlaşmadan, ortamı germeden, laflara, dedikodulara, tavırlara, mimiklere, ses tonlarına filan takılmadan, sadece sonuca, sadece işi bitirmeye odaklan. sen büyük patronun yerinde olsaydın, neye önem verirdin, senden beklenen majör şey ne? bunu kafanda yeniden tart ve emek, zaman, para yatırımını buna yap. ne parası la? diyecen. ben ekmek yediğim yerin işini güzel yapabilmek için, gerekiyosa, kendi cebimden de para veririm, çok verdim. çünkü o işin altına ben atacam imzayı. 'bunu ben yaptım, onun için farklı oldu!' diyecem. CEO'sunun maaşı 30 milyon dolar olan bi şirkette çalışıyodum. benden bi iş istediler. o işi yapabilmek için bi yazılım keşfettim gugıldan. 100 dolar! bastım parayı aldım yazılımı. onlardan istemeye kalksam, peeeee! yılan hikâyesine döner ve sonunda da almazlar. o yazılımla yaptığım işi bi çıkardım karşılarına! ağızları iki karış açık kaldı.
senden beklenen iki ya da üç maddeye odaklan, detaylarla 'distracted' olma. hedefe kilitlen ve yürü. bazen çita adımlarıyla, bazen bebek adımlarıyla, bazen kaplumbağa adımlarıyla. ama daima o hedefe doğru yürü ve fark yaratarak ortaya koyduğun gelişmeleri, ölçülebilir halde belgele. köy kaavesinde ahkâm keser gibi konuşma. soru sorduklarında, çıkar rakam göster mütevazı bi tavırla. o tevazu çok etkili olur işte! bullshitçilerin hiçbiri sennen aşık atamaz o zaman.
orda major bir accomplishment'ın altına imzanı attıktan sonra da kafanı kaldırıp etrafa bakar ve iki misli maaşla bi yere geçersin. mülakatta sorduklarında, 'anasını bile tikerim, iki de pantolon dikerim!' dersin.
ama hep söylerim, söylemeye de devam etcem: 'işyerinde huzur' bir oksimorondur.
bunu kim söyledi büyük patron mu söyledi? bu cümle, evrensel geçerliliği olan bi cümle. her kuruluşta, senin ve benim gibi gözükara, cesur, yükün altına girmekten çekinmeyen, elini taşın altına sokan, aklına, yüreğine ve taşşaana güvenen bikaç deli olur. bi de geriye kalan bullshitçiler, asalaklar ve kaytarıcılar olur. işler o delilerin omuzlarında yürür. o delilerin title'ının herhangi bir önemi yoktur. hiyerarşide, kendilerinden 2-3 seviye yukarıdaki koltukları işgal edenler, bu delilerin ağzına bakar, onların dediğini yapar, onlardan aldıkları akılları, kendi akıllarıymış gibi etrafa ve büyük patrona satarlar. bullshitçiler, asalak ve kaytarıcılar, zaman içinde, sistem tarafından doğal seleksiyona uğrarlar. geriye iyiler kalır.
özel sektörde çalışmak, memuriyete hiç benzemez.
şantiyede çalışmak, ofiste, plazada kebap yapmaya hiç benzemez.
yurtdışı şantiyede çalışmak, yurtiçi şantiyede kebap yapmaya hiç benzemez.
mahrumiyet bölgesi bir ülkedeki şantiyede, Allah'ın unuttuğu bi yerde, can güvenliğin Allah'a emanet olarak çalışmaksa hepsinden daha da zordur. ak göt kara göt ahan da tam orda belli olur işte!
sen şindi çok güzel bi noktadasın. yannız bi paradigma değişimi geçirmen gerekiyo. çünkü içinde bulunduğun bu durumun güzelliklerini göremiyon. ben sana bunun niye güzel olduğunu gösterecem şindi:
1. ak göt kara götün tam belli olduğu yerdesin.
2. problemin tam göbeğine düşmüşün
3. yetenekli, becerikli, gözükara, cesur, elini taşın altına sokmaktan korkmayan, sorumluluk almaktan çekinmeyen, aklına, yüreğine ve taşşaana güvenen bi herifsin
ben bu durumu bi zamanlar, 'where challenge meets talent' olarak tarif etmiştim.
maaşın az. ben öyle bi yerde bi herifi çok beğendim ve transfer etmeye kalktıydım da, 4 bin dolar alıyomuş, veremediydim o kadar. ama böyle güzel bi ortamda maaş en son düşüneceğin şey olsun.
sen ordan çıkma şindi. sebebi şu:
1. şindi çıkarsan, 6 ayda dayanamadı ipne! kaçtı gitti! olur adın.
2. bir işyerinde 6 ay çalışmış olmak, özgeçmişte hiç güzel durmuyo, job hopper'lık marifet diil! zayıflık göstergesi.
3. bişeyleri daha başar ve gitmeyi o zaman planla
4. içeride kalan paran azalsın. gemileri yakmaya karar verdiğinde, riske attığın miktar az olsun.
sen o seni sorguya çekenlere içerleme, küfretme, kızgınlık hissetme. bir tesisi, bir süreci anlamak için en basit ve en salak sorular dahi sorulmalıdır. bunun sorulmasını, kişisel olarak algılama.
profesyonelin gerçek tanımı şudur: person who can get things done when he/she doesn't feel like it
misal, Volkan maçı terketmeseydi, profesyonelliğin heykelini dikmiş olacaktı gibi.
sen orda biraz daha piş, orda yaşadıkların, orda kazandığın bu tecrübe sana güzel bi şekilde geri dönecek.
iletişiminiz nası dönüyo bilmiyorum ama, mümkün mertebe, işlerini hep yazılı yapmaya çalış ve götünü hep sağlama al.
adamlara kızgınlık hissetme, seni çocuk yerine koyuyolarmış gibi hissetme. senin ne tüyde bi canavar olduğunu iki günde anlar onlar zaten. gurbet ellerde bi avuç adamsınız, hırlaşmadan, ortamı germeden, laflara, dedikodulara, tavırlara, mimiklere, ses tonlarına filan takılmadan, sadece sonuca, sadece işi bitirmeye odaklan. sen büyük patronun yerinde olsaydın, neye önem verirdin, senden beklenen majör şey ne? bunu kafanda yeniden tart ve emek, zaman, para yatırımını buna yap. ne parası la? diyecen. ben ekmek yediğim yerin işini güzel yapabilmek için, gerekiyosa, kendi cebimden de para veririm, çok verdim. çünkü o işin altına ben atacam imzayı. 'bunu ben yaptım, onun için farklı oldu!' diyecem. CEO'sunun maaşı 30 milyon dolar olan bi şirkette çalışıyodum. benden bi iş istediler. o işi yapabilmek için bi yazılım keşfettim gugıldan. 100 dolar! bastım parayı aldım yazılımı. onlardan istemeye kalksam, peeeee! yılan hikâyesine döner ve sonunda da almazlar. o yazılımla yaptığım işi bi çıkardım karşılarına! ağızları iki karış açık kaldı.
senden beklenen iki ya da üç maddeye odaklan, detaylarla 'distracted' olma. hedefe kilitlen ve yürü. bazen çita adımlarıyla, bazen bebek adımlarıyla, bazen kaplumbağa adımlarıyla. ama daima o hedefe doğru yürü ve fark yaratarak ortaya koyduğun gelişmeleri, ölçülebilir halde belgele. köy kaavesinde ahkâm keser gibi konuşma. soru sorduklarında, çıkar rakam göster mütevazı bi tavırla. o tevazu çok etkili olur işte! bullshitçilerin hiçbiri sennen aşık atamaz o zaman.
orda major bir accomplishment'ın altına imzanı attıktan sonra da kafanı kaldırıp etrafa bakar ve iki misli maaşla bi yere geçersin. mülakatta sorduklarında, 'anasını bile tikerim, iki de pantolon dikerim!' dersin.
ama hep söylerim, söylemeye de devam etcem: 'işyerinde huzur' bir oksimorondur.
0
kanıma giriyorsun compadrito :)
evet büyük patrondan çıktı o işleri bana devretme vaadi.
adamlarla bugün gerginliğimiz sürüyor. ama yoğunuğu düştü. okuldan falan zorladılar, ne mezunusun tecrüben ne vs vs. soğuk savaşta sorguya çekilen çift taraflı ajan gibi eğleniyorum aslında. duruma rol icabı yaklaşım sergiliyorum.
bunlar, bu belalı kovboylar, bizim sektörün eskileri. daha çevre mühendisliği bölümleri yokken arıtma yapan adamlar. (sektördeki tesis çöplüğünün sebebi de bu adamların deneme yanılmayla mesleği öğrendiği işlerden arta kalan enkazlar)
ama tabii zamanında çok yanıldıklarından şimdi çok iyi biliyorlar işleri. biz de makale, el kitabı, allah ne verdiyse okuyup başka açılardan yetişmeye çalışıyoruz adamlara. çok gariban bir durum yalnız.
klasik ustanın elinde oyuncak olan mühendis tipolojisiyiz hepimiz. (aslında toplu halde ölseler bu ihtiyarlar, işimiz ne kolaylaşır ha :))
mühendisler arasında bir usta çırak anlayışı olmadığıdan da sarf malzemesiyiz piyasada. çalışmazsan yerine adam çok. kimse de tecrübe paylaşmaz. fuck obskurantizm.
iki ayda bir ilan verip iki ay maaş vermeyip iki ay sonra yeni eleman ilanı veren firmalar var. millet de tecrübe olsun diye giriyor üç kuruşa, onu da alamıyor..
ha delilik de güzel de, kayıt altına almayaydık işleri, tavsiye ettiğin gibi, işte o zamann delirdiğimle kalırdım. her şeyi yazılı raporlu hallettik. sorana bak zamanında bunu bunu bildirdim deme şansım var. hatta bunların işlerinin kotrolü benim, sonsuza dek süründürebilirim onları. şihirli kelime: hakediş!
ama nedense psikolojiye oynamayı onlar seçiyorlar.
eski ekibimi özledim, şu ilk beraber uçakla geldiğimiz ikiliyi... fakirdik ama huzurluyduk.
şimdi şu tevazuyu nasıl halledeceğim sorunu var. 6 aydır yanlış hedeflere koşturuluyorum. başarısızlığın sinirini kinayeye hatta alaya dönüştürmeye başladım. adamlar ifrit oluyorlar, hissediyorum. iki güne sakinleşirim. bi taraftan da iş durumlarına bakayım.
saolun saouln soaauolun!
evet büyük patrondan çıktı o işleri bana devretme vaadi.
adamlarla bugün gerginliğimiz sürüyor. ama yoğunuğu düştü. okuldan falan zorladılar, ne mezunusun tecrüben ne vs vs. soğuk savaşta sorguya çekilen çift taraflı ajan gibi eğleniyorum aslında. duruma rol icabı yaklaşım sergiliyorum.
bunlar, bu belalı kovboylar, bizim sektörün eskileri. daha çevre mühendisliği bölümleri yokken arıtma yapan adamlar. (sektördeki tesis çöplüğünün sebebi de bu adamların deneme yanılmayla mesleği öğrendiği işlerden arta kalan enkazlar)
ama tabii zamanında çok yanıldıklarından şimdi çok iyi biliyorlar işleri. biz de makale, el kitabı, allah ne verdiyse okuyup başka açılardan yetişmeye çalışıyoruz adamlara. çok gariban bir durum yalnız.
klasik ustanın elinde oyuncak olan mühendis tipolojisiyiz hepimiz. (aslında toplu halde ölseler bu ihtiyarlar, işimiz ne kolaylaşır ha :))
mühendisler arasında bir usta çırak anlayışı olmadığıdan da sarf malzemesiyiz piyasada. çalışmazsan yerine adam çok. kimse de tecrübe paylaşmaz. fuck obskurantizm.
iki ayda bir ilan verip iki ay maaş vermeyip iki ay sonra yeni eleman ilanı veren firmalar var. millet de tecrübe olsun diye giriyor üç kuruşa, onu da alamıyor..
ha delilik de güzel de, kayıt altına almayaydık işleri, tavsiye ettiğin gibi, işte o zamann delirdiğimle kalırdım. her şeyi yazılı raporlu hallettik. sorana bak zamanında bunu bunu bildirdim deme şansım var. hatta bunların işlerinin kotrolü benim, sonsuza dek süründürebilirim onları. şihirli kelime: hakediş!
ama nedense psikolojiye oynamayı onlar seçiyorlar.
eski ekibimi özledim, şu ilk beraber uçakla geldiğimiz ikiliyi... fakirdik ama huzurluyduk.
şimdi şu tevazuyu nasıl halledeceğim sorunu var. 6 aydır yanlış hedeflere koşturuluyorum. başarısızlığın sinirini kinayeye hatta alaya dönüştürmeye başladım. adamlar ifrit oluyorlar, hissediyorum. iki güne sakinleşirim. bi taraftan da iş durumlarına bakayım.
saolun saouln soaauolun!
0
kanıma giriyorsun compadrito :)
*** kanına girmiyom, sana doğruyu gösteriyom. no winner quits, no quitter wins! can güvenliğin tehlikedeyse, o bambaşka bak! önce survival! bırak gel aq!!!
büyük patrondan çıktı o işleri bana devretme vaadi.
**** iki ihtimal var:
1. Büyük patron, anasının gözü değil, anasının damı! Sana sırf havuç göstermek için söyledi o lafı
2. Hak-ket-ten sözünün eri adam. Dediğini yapçak
Her iki ihtimalde de sen kazanırsın.
adamlarla bugün gerginliğimiz sürüyor. ama yoğunuğu düştü. okuldan falan zorladılar, ne mezunusun tecrüben ne vs vs. soğuk savaşta sorguya çekilen çift taraflı ajan gibi eğleniyorum aslında. duruma rol icabı yaklaşım sergiliyorum.
**** benim ifade etmeye çalıştığım şey şu abicim: Çok yannış sularda yüzüyon! IKHTIYARLAR ve BEN framework'ü çok yannış bir framework. Bak ben sana Hacı'mer Sabancı'nın bi lafını söyliyim: 'Hilekârlık ahmaklık, GURUR EŞŞEKLİKTİR!' Kim demiş bunu?!? Sakıbağa'nın babası, yani imparatorluğun sıfırdan kurucusu demiş. 'Bunnar ıkthıyar, ölseler keşke! Ben meendizim, bunnardan mı öğrencem ben bu işi?' yaklaşımı da hiç akıllıca diil, gusura galma da...
bunlar, bu belalı kovboylar, bizim sektörün eskileri. daha çevre mühendisliği bölümleri yokken arıtma yapan adamlar. (sektördeki tesis çöplüğünün sebebi de bu adamların deneme yanılmayla mesleği öğrendiği işlerden arta kalan enkazlar)
ama tabii zamanında çok yanıldıklarından şimdi çok iyi biliyorlar işleri. biz de makale, el kitabı, allah ne verdiyse okuyup başka açılardan yetişmeye çalışıyoruz adamlara. çok gariban bir durum yalnız.
klasik ustanın elinde oyuncak olan mühendis tipolojisiyiz hepimiz. (aslında toplu halde ölseler bu ihtiyarlar, işimiz ne kolaylaşır ha :))
****Senin o enkaz dediğin tesisler çok kıymetli biliyon mu? Onlar deneme yanılma laboratuarları. El yordamıyla, sıfır bilgiyle, cahil cesaretiyle ve patronların paralarını havaya savurarak oluşturulmuş gerçek hayat laboratuarları. Acaib-ül garabet olmalarının sebebi de bu. Hani çocuğun ilk yaptığı oyuncak gibi, hiçbi tike benzemiyolar. Eciş bücüş hilkat garibesi şeyler. Amarikâ'da bile yoktur o tesislerden. Çünkü burdaki sistem, öyle maceralara izin vermez. Ikhtıyarlar, işi 'on the job training' metodunnan, o tikindirik tesisleri yaparak, çekirdekten yetişme öğrendiler. Son derece pratik ve pragmatik yaklaşımları var. Bu tür bir 'eğitim'in 1 senesi, 20 sene teorik eğitim almaya eşdeğer. Onların göt kalkıklıklarının sebebi bu. Sen onları karşına almakla çok büyük hata edersin. Sen onları karşına alma, yanına al. Oturun ve beraber için. Sen çok içme. Hatıralarını dinne masada, gülün, eğlenin. Arkadaş ol onnarnan. Hayranlık duy. Tekrar ediyom: Onnarı karşına alma, yanına al. Tekrar ediyom: GURUR EŞŞEKLİKTİR! O deli ve cahil cesaretlerine, o maceraperestliklerine, zamanında çekmiş oldukları çileye ve bu işteki kıdemlerine saygı göster. Koftiden saygı değil, kalben hürmet et. Bu devletin kurucusunun bir sözü var: 'Mazide muktedirken, bütün kuvveti ile çalışmış olanlara karşı, minnet hissi duymayan bir milletin, istikbale güvenle bakmaya hakkı yoktur!' Bu söz, Angara'da Emekli Sandığı binasının duvarında yazardı bi zamannar. Şindi hâlâ duruyo mu bilmem. Oturup içtiğiniz, muhabbet edip buzları kırdığınız gecenin ertesinde, onnardan pratik, pragmatik çözümler öğrenmeye başla. Onların bu eğitim dönemlerinde keşfettikleri çözümleri, ne Alman'ın kitabında bulursun, ne Amarikân'ın!
Ben gendimi o ıkhtıyarın yerine koyuyom. Garşımda meendiz bi delağannı var. Bana posta koyuyo. Benim kellemi ortaya koyarak, hayatımı heder ederek kazandığım tecrübemi hiçe sayıyo. Gendi tikinin doğrultusuna gidiyo. Bennen gıcıklaşmayı seçiyo, sürekli bana laf sokuyo. Sence ben bu meendize, bildiğim, keşfettiğim puştlukları öğretir miyim, öğretmez miyim? Gurban ederim! Zırnık koklatmam valla!
Bi de şööle düşünelim: Garşımda meendiz bi delağannı var. Çok akıllı bi oğlan! Bizi aşşaalamıyo, biznen arkadaş gibi oturup içiyo. Bu saçları değirmende ağartmadığımızın farkında ve bu işteki kıdemimize samimi bir hürmet hissi besliyo. Gurur sıfır! Tevazu tavan yapmış. Çoğiy çocuk lan! Gel lan, şu keşfettiğim puştluklar bennen mezara gitmesin, ben bu oğlana öğretiyim bunnarı.
Fıskoloci bu işte!
Bak aslan yiğenim! Ben sana 1 daşnan 3 guş vurmayı öğretecem, şindi beni iy dinne:
1. Ikhtıyar kovboylarnan iy geçin. Kıdemlerine ve tecrübelerine saygı duy ve işin pragmatik puştluklarını öğrenmeye bak. O puştlukları Amarikâ'da bu işin mastırını yapsan gene öğrenemen. Gendi gözümnen gördüm bunu, götümden sallamıyom.
2. Sen framework'ü 'IKTHIYARLAR ve BEN' yerine, 'İŞBİRLİĞİ ve DAYANIŞMA' olarak kurarsan, bunun orada yapılmakta olan işin sürat ve kalitesine, direkt ve %110 olumlu etkisi olur. Günün sonunda, kimin hoşuna gider bu?!? Büyük patronun! Peki ne düşünür senin hakkında? 'Af-ferin lan elemana! Kimsenin geçinemediği kovboylarla hem iyi geçinmeyi başardı, hem de işi toparladı. Harbi takım oyuncusuymuş!' Bir büyük patron için 6 ay çok kısa bir süre. Sen hâlâ 'deneme süresi'ndesin şu anda. Sennen ilgili bir hüküm vermiş değil kafasında. Bu dediğimi yaparsan, büyük patronun gözünde, 10 numara, 5 yıldız adam olursun.
3. Böylece altına imza atacağın 'major accomplishment'ın kalitesi de yükselir. Daha parlak bi başarı olur. Bi sonraki gireceğin işin mülakatı, sohbet havasında geçer. Götümden uydurmuyom, başıma gelenneri diyom sana. Tesadüfen gelmedi tabii, sana bu söylediklerimi gendim düşündüm, plannadım ve uyguladım da geldi...
*** kanına girmiyom, sana doğruyu gösteriyom. no winner quits, no quitter wins! can güvenliğin tehlikedeyse, o bambaşka bak! önce survival! bırak gel aq!!!
büyük patrondan çıktı o işleri bana devretme vaadi.
**** iki ihtimal var:
1. Büyük patron, anasının gözü değil, anasının damı! Sana sırf havuç göstermek için söyledi o lafı
2. Hak-ket-ten sözünün eri adam. Dediğini yapçak
Her iki ihtimalde de sen kazanırsın.
adamlarla bugün gerginliğimiz sürüyor. ama yoğunuğu düştü. okuldan falan zorladılar, ne mezunusun tecrüben ne vs vs. soğuk savaşta sorguya çekilen çift taraflı ajan gibi eğleniyorum aslında. duruma rol icabı yaklaşım sergiliyorum.
**** benim ifade etmeye çalıştığım şey şu abicim: Çok yannış sularda yüzüyon! IKHTIYARLAR ve BEN framework'ü çok yannış bir framework. Bak ben sana Hacı'mer Sabancı'nın bi lafını söyliyim: 'Hilekârlık ahmaklık, GURUR EŞŞEKLİKTİR!' Kim demiş bunu?!? Sakıbağa'nın babası, yani imparatorluğun sıfırdan kurucusu demiş. 'Bunnar ıkthıyar, ölseler keşke! Ben meendizim, bunnardan mı öğrencem ben bu işi?' yaklaşımı da hiç akıllıca diil, gusura galma da...
bunlar, bu belalı kovboylar, bizim sektörün eskileri. daha çevre mühendisliği bölümleri yokken arıtma yapan adamlar. (sektördeki tesis çöplüğünün sebebi de bu adamların deneme yanılmayla mesleği öğrendiği işlerden arta kalan enkazlar)
ama tabii zamanında çok yanıldıklarından şimdi çok iyi biliyorlar işleri. biz de makale, el kitabı, allah ne verdiyse okuyup başka açılardan yetişmeye çalışıyoruz adamlara. çok gariban bir durum yalnız.
klasik ustanın elinde oyuncak olan mühendis tipolojisiyiz hepimiz. (aslında toplu halde ölseler bu ihtiyarlar, işimiz ne kolaylaşır ha :))
****Senin o enkaz dediğin tesisler çok kıymetli biliyon mu? Onlar deneme yanılma laboratuarları. El yordamıyla, sıfır bilgiyle, cahil cesaretiyle ve patronların paralarını havaya savurarak oluşturulmuş gerçek hayat laboratuarları. Acaib-ül garabet olmalarının sebebi de bu. Hani çocuğun ilk yaptığı oyuncak gibi, hiçbi tike benzemiyolar. Eciş bücüş hilkat garibesi şeyler. Amarikâ'da bile yoktur o tesislerden. Çünkü burdaki sistem, öyle maceralara izin vermez. Ikhtıyarlar, işi 'on the job training' metodunnan, o tikindirik tesisleri yaparak, çekirdekten yetişme öğrendiler. Son derece pratik ve pragmatik yaklaşımları var. Bu tür bir 'eğitim'in 1 senesi, 20 sene teorik eğitim almaya eşdeğer. Onların göt kalkıklıklarının sebebi bu. Sen onları karşına almakla çok büyük hata edersin. Sen onları karşına alma, yanına al. Oturun ve beraber için. Sen çok içme. Hatıralarını dinne masada, gülün, eğlenin. Arkadaş ol onnarnan. Hayranlık duy. Tekrar ediyom: Onnarı karşına alma, yanına al. Tekrar ediyom: GURUR EŞŞEKLİKTİR! O deli ve cahil cesaretlerine, o maceraperestliklerine, zamanında çekmiş oldukları çileye ve bu işteki kıdemlerine saygı göster. Koftiden saygı değil, kalben hürmet et. Bu devletin kurucusunun bir sözü var: 'Mazide muktedirken, bütün kuvveti ile çalışmış olanlara karşı, minnet hissi duymayan bir milletin, istikbale güvenle bakmaya hakkı yoktur!' Bu söz, Angara'da Emekli Sandığı binasının duvarında yazardı bi zamannar. Şindi hâlâ duruyo mu bilmem. Oturup içtiğiniz, muhabbet edip buzları kırdığınız gecenin ertesinde, onnardan pratik, pragmatik çözümler öğrenmeye başla. Onların bu eğitim dönemlerinde keşfettikleri çözümleri, ne Alman'ın kitabında bulursun, ne Amarikân'ın!
Ben gendimi o ıkhtıyarın yerine koyuyom. Garşımda meendiz bi delağannı var. Bana posta koyuyo. Benim kellemi ortaya koyarak, hayatımı heder ederek kazandığım tecrübemi hiçe sayıyo. Gendi tikinin doğrultusuna gidiyo. Bennen gıcıklaşmayı seçiyo, sürekli bana laf sokuyo. Sence ben bu meendize, bildiğim, keşfettiğim puştlukları öğretir miyim, öğretmez miyim? Gurban ederim! Zırnık koklatmam valla!
Bi de şööle düşünelim: Garşımda meendiz bi delağannı var. Çok akıllı bi oğlan! Bizi aşşaalamıyo, biznen arkadaş gibi oturup içiyo. Bu saçları değirmende ağartmadığımızın farkında ve bu işteki kıdemimize samimi bir hürmet hissi besliyo. Gurur sıfır! Tevazu tavan yapmış. Çoğiy çocuk lan! Gel lan, şu keşfettiğim puştluklar bennen mezara gitmesin, ben bu oğlana öğretiyim bunnarı.
Fıskoloci bu işte!
Bak aslan yiğenim! Ben sana 1 daşnan 3 guş vurmayı öğretecem, şindi beni iy dinne:
1. Ikhtıyar kovboylarnan iy geçin. Kıdemlerine ve tecrübelerine saygı duy ve işin pragmatik puştluklarını öğrenmeye bak. O puştlukları Amarikâ'da bu işin mastırını yapsan gene öğrenemen. Gendi gözümnen gördüm bunu, götümden sallamıyom.
2. Sen framework'ü 'IKTHIYARLAR ve BEN' yerine, 'İŞBİRLİĞİ ve DAYANIŞMA' olarak kurarsan, bunun orada yapılmakta olan işin sürat ve kalitesine, direkt ve %110 olumlu etkisi olur. Günün sonunda, kimin hoşuna gider bu?!? Büyük patronun! Peki ne düşünür senin hakkında? 'Af-ferin lan elemana! Kimsenin geçinemediği kovboylarla hem iyi geçinmeyi başardı, hem de işi toparladı. Harbi takım oyuncusuymuş!' Bir büyük patron için 6 ay çok kısa bir süre. Sen hâlâ 'deneme süresi'ndesin şu anda. Sennen ilgili bir hüküm vermiş değil kafasında. Bu dediğimi yaparsan, büyük patronun gözünde, 10 numara, 5 yıldız adam olursun.
3. Böylece altına imza atacağın 'major accomplishment'ın kalitesi de yükselir. Daha parlak bi başarı olur. Bi sonraki gireceğin işin mülakatı, sohbet havasında geçer. Götümden uydurmuyom, başıma gelenneri diyom sana. Tesadüfen gelmedi tabii, sana bu söylediklerimi gendim düşündüm, plannadım ve uyguladım da geldi...
0
april12th
Selam!En çok neli lokum seviyorsunuz? Ballı-zencefilliyeşilçay-balahududu-gülportakal-biberiyevanilya-çilekgül-ayva gibi lokumlar olsa sever miydiniz, dener miydiniz?
Selam!
En çok neli lokum seviyorsunuz?
Ballı-zencefilli
yeşilçay-bal
ahududu-gül
portakal-biberiye
vanilya-çilek
gül-ayva
gibi lokumlar olsa sever miydiniz, dener miydiniz?
En çok neli lokum seviyorsunuz?
Ballı-zencefilli
yeşilçay-bal
ahududu-gül
portakal-biberiye
vanilya-çilek
gül-ayva
gibi lokumlar olsa sever miydiniz, dener miydiniz?
0
Geleneksel tatlarda fuzyona karsiyim.beklentilerimin disina cikinca damagim soka ugruyor.sadesini severim,pesine cifte kavrulmus fistikli,cok tercih etmem ama gullu.
Verdigin seceneklerde balli zencefilli olur hafif karanfil eklenirse daha guzel olur.
Verdigin seceneklerde balli zencefilli olur hafif karanfil eklenirse daha guzel olur.
0
Antep fıstıklı, fındıklı çifte kavrulmuş olanları seviyorum. Olsa da yesek :(
Diğerlerini denemem bile.
Diğerlerini denemem bile.
0
eger lokum isine girmeyi dusunuyorsan, sans eseri denk geldigim pamuk seker sayfasinda milyon tane degisik cesit vardi, bence fuzyon guzel bisiy.
www.bonpuf.com!flavors/cu9e
suradaki cesitlere bak yaaa, bence sahlepli ilginc olabilir mesela. bir de lavantali veya elderflowerli olabilir.
www.bonpuf.com!flavors/cu9e
suradaki cesitlere bak yaaa, bence sahlepli ilginc olabilir mesela. bir de lavantali veya elderflowerli olabilir.
0
Sade, Güllü, Kuş lokumu ve Fındık Fıstıklı da severim. Yumuşak Dişe bulaşan lokum sevmiyorum. Bir de Narlı Antep Fıstıklı lokum var bimde, tadı çok güzel. Aslında o sucuğa da benziyor.
Zencefil, Yeşilçay, biberiyeyi denemezdim.
Zencefil, Yeşilçay, biberiyeyi denemezdim.
0
lokumu genel oalrak severim, bir tek şu ufacık olanları sevemedim. ama güllü lokumun ayrı bir yeri var bende. olsa 2 bisküvi arasına yayar yerim :D
0
ben bir tek naneli lokum seviyorum, onun disinda pek sevmem ama vanilya- cilegi deneyebilirdim.
0
fıstıklı, çifte kavrulmuş seviyorum; patlayana kadar yiyebiliyorum.
sorduklarınızı denerdim amma sanırım beğenmezdim.
sorduklarınızı denerdim amma sanırım beğenmezdim.
0
fıstıklı çifte kavrulmuş hepsini döver.
bir de naneli (mint) minik lokumlar var, o da güzel oluyor türk kahvesiyle. saydığın lokumları denemezdim herhalde.
bir de naneli (mint) minik lokumlar var, o da güzel oluyor türk kahvesiyle. saydığın lokumları denemezdim herhalde.
0
Bu sabah bunu sorsam mı diye düşündüm lan şu an şok yaşıyorum.
Neyse ben lokumun çikolatalı silindir şeklinde beyaz kahverengi çizgilu olanlarını ,ve antep fıstıklı olanlarını seviyorum. Güllü, narlı falan hiç sevmem
Neyse ben lokumun çikolatalı silindir şeklinde beyaz kahverengi çizgilu olanlarını ,ve antep fıstıklı olanlarını seviyorum. Güllü, narlı falan hiç sevmem
0
kavun-elma
çikolata-çilek
salep-tarçın
var mıdır bilmem de neden olmasın? :/
bir de favorilerim güllü, manda kaymaklı ve fıstıklı afyon sultan lokumu
çikolata-çilek
salep-tarçın
var mıdır bilmem de neden olmasın? :/
bir de favorilerim güllü, manda kaymaklı ve fıstıklı afyon sultan lokumu
0
pescador
sorum hem kadınlar hem erkekler için geçerli. olm bana hem asyalı hem de zenci kadınlar bi değişik geliyo. hepsine ister istemez bacı gözüyle bakıyorum. cinsel anlamda hiçbi şey olmuyo. asyalılarda yine nadiren de olsa "oha hatuna bak" dediğim çıkıyor, çıkmıyor değil. zencilerde de yine çok çok az.
sorum hem kadınlar hem erkekler için geçerli.
olm bana hem asyalı hem de zenci kadınlar bi değişik geliyo. hepsine ister istemez bacı gözüyle bakıyorum. cinsel anlamda hiçbi şey olmuyo. asyalılarda yine nadiren de olsa "oha hatuna bak" dediğim çıkıyor, çıkmıyor değil. zencilerde de yine çok çok az. oluyor, olmuyor değil. ama genel olarak bi değişik geliyo ya. hiç tanımadığımdan etmediğimden mi acaba? bakıyorum etrafımdakilere, OOOO ABİ ÇEKİK GÖZLÜ diyolar, ne bileyim OOOO ABİ ÇİKOLATA YA MMMSSS diyolar vesaire.
erkeklerin hepsi benzer geliyo mesela. zenci ya da asyalı erkek çok farklı gelmiyo. yani insanların bunları arzulamasını, "normal" görmesini anlayabiliyorum.
ama kadınlar bi acayip ya. bak görüyorum, çok çok güzel kadın. evet. ama diyorum ya, BACI filtresine takılıyolar. "bende mi bi sorun var?" dedim ama beyaz kadınlara karşı gayet abazanım. onlar bacım değil.
***
sizde nasıl? "ayırt etmez gömerim/veririm" mi diyosunuz? yoksa sizin de böyle "bacı/birader" olarak gördüğünüz, bi türlü cinsel anlamda şeyapamadığınız tipler var mı?
***
HASSAS LALELER İÇİN ÖZEL NOT,
bahsettiğim şey tamamen "cinsel ilgi"yle alakalı, ırkçılık mırkçılık değil. zırlamayın o yüzden rica edicem. çinliler çirkindir, zenciler pis oldukları için karadır vs. demiyorum. bacı filtresine takılıyolar bende onu diyorum.
olm bana hem asyalı hem de zenci kadınlar bi değişik geliyo. hepsine ister istemez bacı gözüyle bakıyorum. cinsel anlamda hiçbi şey olmuyo. asyalılarda yine nadiren de olsa "oha hatuna bak" dediğim çıkıyor, çıkmıyor değil. zencilerde de yine çok çok az. oluyor, olmuyor değil. ama genel olarak bi değişik geliyo ya. hiç tanımadığımdan etmediğimden mi acaba? bakıyorum etrafımdakilere, OOOO ABİ ÇEKİK GÖZLÜ diyolar, ne bileyim OOOO ABİ ÇİKOLATA YA MMMSSS diyolar vesaire.
erkeklerin hepsi benzer geliyo mesela. zenci ya da asyalı erkek çok farklı gelmiyo. yani insanların bunları arzulamasını, "normal" görmesini anlayabiliyorum.
ama kadınlar bi acayip ya. bak görüyorum, çok çok güzel kadın. evet. ama diyorum ya, BACI filtresine takılıyolar. "bende mi bi sorun var?" dedim ama beyaz kadınlara karşı gayet abazanım. onlar bacım değil.
***
sizde nasıl? "ayırt etmez gömerim/veririm" mi diyosunuz? yoksa sizin de böyle "bacı/birader" olarak gördüğünüz, bi türlü cinsel anlamda şeyapamadığınız tipler var mı?
***
HASSAS LALELER İÇİN ÖZEL NOT,
bahsettiğim şey tamamen "cinsel ilgi"yle alakalı, ırkçılık mırkçılık değil. zırlamayın o yüzden rica edicem. çinliler çirkindir, zenciler pis oldukları için karadır vs. demiyorum. bacı filtresine takılıyolar bende onu diyorum.
0
birkaç gün önce çok tatlı bir zenci gördüm, onun dışında aynısını düşünüyorum uzun zamandır.
0
cdn.meme.am
"....Amerie was born to Korean mother, artist Mi Suk,[7][8] and African American father, Charles...." <3<3<3
"....Amerie was born to Korean mother, artist Mi Suk,[7][8] and African American father, Charles...." <3<3<3
0
all girls dream +1
ek olarak faslı bir hatun tanımıştım zamanın birinde. şu ana kadar ondan güzelini de görmedim.
ek olarak faslı bir hatun tanımıştım zamanın birinde. şu ana kadar ondan güzelini de görmedim.
0
Oncelikle erkek degilim, ama bence asyali ve siyahi kadinlarin guzel olanlari inanilmaz cekici oluyorlar. Yurt disinda yasadigim ve mutli-kulturel bi ortamda yetistigim icin de olabilir, ama oyle guzel siyahi/melez kizlar var ki, o beyaz tenli, mavi gozlu, sari sacli alman kizlari vasat kalir yanlarinda.
Emanuela de paula gibi kizlardan da mi hoslanmiyorsun?
Emanuela de paula gibi kizlardan da mi hoslanmiyorsun?
0
Hic duymuyorum. Asyali ise bir erkege ne kadar cinsel ilgi duyuyorsam (bildigin straightim) ona da o kadar duyuyorum. Bir nedeni yok, zenci ve asyaliya ilgi duymuyorum.
0
@miljena, yoo hoşlanmadım hiç, emmi gibi yüzü. erkeksi suratlı kızları severim mesela ama bu nasıl desem, işte, emmi gibi :(
@molkoid, öyle tabii ki ama etkilenebildiğim asyalı/siyahi sayısı çok az. bende mi bi gariplik var diye merak ettim sorayım dedim öyle.
@molkoid, öyle tabii ki ama etkilenebildiğim asyalı/siyahi sayısı çok az. bende mi bi gariplik var diye merak ettim sorayım dedim öyle.
0
hep hayalimde japon bir kadınla evlenmek vardır. inşallah da japon bir kadınla evlenirim.
0
Normal de, esmer ya sa koyu sacli kadinlardan da hoslanmiyorsan bence gayet hakli bi begnememe, oyle olmasa da yine anormal degil, ben de sarisin ve kuzey avrupa tipli erkeleri oyle goruyom. Hehe. Normal yani, zevk denen seyin de bi siniri var demek ki. ^^
0
pescador Emanuela de Paula yı da çekici bulmuyorsan sen zenciyi bırak esmer de sevmiyorsun. O yüzden tamamen zevkle ilgili bir durum.
0
Baca filtresi iyiymiş hakkaten. Ya bırakın bu işleri her milletten tas gibi hatunlar var. Guzeline rastlamamış olabilirsin :)
0
@arras, yok demiyorum. çekici bulduğum asyalı hatun da oldu. ama çok çok az. yani "noluyo yav, o da kadın bu da kadın, alala" demeyi düşündürecek kadar az.
0
bence en guzel hep melezler. thandie newton, obama veya keanu reeves gibi farkli irklarin karisimi insanlari kadin veya erkek farketmez acayip cekici ve ilginc buluyorum. bir de tabi leeny kravitz var mesela, ozenilmis de yaratilmis. sanki sadece fiziksel birsey de degil, ben bu insanlarla oturup konusmak da istiyorum. mesela cekik goz acayip seviyorum.
0
Cinsel olarak en ufak bir çekim hissetmiyorum iki gruba da. Ama arada sırada çok çok nadiren "yatabilirim" dediğim Asyalılar çıkıyor. Hayatım boyunca belki üç belki beştir bunu dediğim kadın sayısı. Siyahi ise hiç olmadı.
0
asyalı erkekleri de zenci erkekleri de çekici bulmuyorum. esmer erkekleri bile çekici bulmuyorum.
0
hicunutmam
Bu konu hakkında araştırma yapmam gerekiyor. Tavsiye edeceğiniz makale, yazı var mı? İngilizce olabilir.
Bu konu hakkında araştırma yapmam gerekiyor. Tavsiye edeceğiniz makale, yazı var mı? İngilizce olabilir.
0
Konuyu genel hatları ile mi anlatacaksın yoksa bir alt başlığın var mı? Yüksek lisansımı Kentsel Dönüşüm üzerine yapmıştım, elimde birkaç pdf var istersen onları yollayabilirim.
0
ikisi de neoliberal horseshit. sosyalist kayaklara bakmak serbest mi? sebil gibi yazı var.
0
Kentsel donusumu anladim da surdurulebilirlik nasl neoliberal horseshit oluyor? Surdurulebilirlik konusunda en fazla bir "bastardization" var LEED vb sistemler ve pazarlama stratejileri yuzunden ama genel anlamiyla gerekli ve guzel bir sey.
Kentsel donusum ve surdurulebilirlik iyi, guzel de nasil bir iliski kuracagiz bunlar arasinda? Yani neredeyse apayri konular, iki konu hakkinda farkli kaynaklar mi ariyorsun? Ya da bu ikisini birlestirerek bir tez mi one sureceksin nedir?
Kentsel donusum ve surdurulebilirlik iyi, guzel de nasil bir iliski kuracagiz bunlar arasinda? Yani neredeyse apayri konular, iki konu hakkinda farkli kaynaklar mi ariyorsun? Ya da bu ikisini birlestirerek bir tez mi one sureceksin nedir?
0
kentsel dönüşüm sürdürülebilirliğin yanına geldiğinde genelde konu çevre politikalarına yaklaşmış oluyor. üzerinde sövdüğüm ıslak zemin bu. iktisatla ya da pazarlamayla işim olmaz. emeğin sömürüsü, doğanın sömürüsü bağlamında konuşuyorum. ikisi de liberal horseshit. bir araya gelirse şiddetleri üstel artıyor.
0
kambocya diasporasi
bi oda boş kalacağı için ve spor salonu da uzak olduğu için bari malzemeleri alıp odayı spor salonuna çevireyim dedim. ama merak ediyorum. bilgi sahibi arkadaşlar varsa ortalama malzeme tutarı sizce ne olur?koşu bandı dahil. bisiklet olmayacak ama. kalite olarak kötü olmasın ama çok pahalı olmasına
bi oda boş kalacağı için ve spor salonu da uzak olduğu için bari malzemeleri alıp odayı spor salonuna çevireyim dedim. ama merak ediyorum. bilgi sahibi arkadaşlar varsa ortalama malzeme tutarı sizce ne olur?
koşu bandı dahil. bisiklet olmayacak ama. kalite olarak kötü olmasın ama çok pahalı olmasına da gerek yok. normal bir fiyatı olsa fena olmaz.
koşu bandı dahil. bisiklet olmayacak ama. kalite olarak kötü olmasın ama çok pahalı olmasına da gerek yok. normal bir fiyatı olsa fena olmaz.
0
koşu bandı ikinci el düşünebilirsiniz. 250'ye aldım arkadaştan. genelde alıp sonra sıkılıyolar.
0
traktör lastiği şart abi. yokluğunda anlamıyor insan ama bi defa çevirince o şeyi "ohhaaa ben evvelden hiç spor yapmamışım" diyor.
0
fancy pants
arkadaşlar okulda bir ders kapsamında engellilerle ilgili bir konuyu araştırma ödevim var. 6-8 sayfalık bir ödev hazırlamam gerek. ben de evrim teorisi ve engellilerin birbirleriyle olan ilişkisini incelemek istiyorum. ama sizin de fikirlerinizi almak istiyorum. bir de böyle bir şeyi araştırmak için
arkadaşlar okulda bir ders kapsamında engellilerle ilgili bir konuyu araştırma ödevim var. 6-8 sayfalık bir ödev hazırlamam gerek. ben de evrim teorisi ve engellilerin birbirleriyle olan ilişkisini incelemek istiyorum. ama sizin de fikirlerinizi almak istiyorum. bir de böyle bir şeyi araştırmak için kaynak bilen varsa mesaj atsın lütfen.
konuyla ilgili, mesela evrim teorisinde adapte olanın hayatta kalacağı söyleniyor. ama güçlü genin de sonralara aktarıldığı söyleniyor. bu durumda mesela doğuştan bir genetik bozukluğu olan kişilerin birbirleriyle evlenmesi vs konusuna nasıl yaklaşabiliriz?
konuyla ilgili, mesela evrim teorisinde adapte olanın hayatta kalacağı söyleniyor. ama güçlü genin de sonralara aktarıldığı söyleniyor. bu durumda mesela doğuştan bir genetik bozukluğu olan kişilerin birbirleriyle evlenmesi vs konusuna nasıl yaklaşabiliriz?
0
evrim her zaman en güçlünün hayatta kalması demek değildir. Evrim, şartlara en çok adapte olanın soyunu devam ettirmesidir. Örnek vereyim;
Bir kanatlı çekirge türü düşünün. Kanatlı çekirge türü içerisinde genetik bozukluktan dolayı kanatları olmayan ya da olsa dahi uçamayan çekirgeler de olduğunu varsayın. Uçamayan çekirgeler, kanatlı çekirgeler gibi göç edemeyip bulunduğu yerde hayatta kalmaya çalışırken, kanatlı çekirgeler göç esnasında fırtınaya yakalanıp tamamına yakını öldüğünde soyunu devam ettirenler, bulundukları ortamda yaşamaya uyum sağlayabilmiş, genetik olarak uçamayan çekirgeler olacaktır.
Başka bir örnek,
Afrikada etrafı yüksek kayalıklarla çevrili bir platoya hakim olan aslan sürüsünü düşünün. Bu bereketli platodaki antilopları, sığırları yiyerek güçleniyorlar. Bu büyük sürü, güçlendikçe kayaları dolaşarak platoya girmeye çalışan rakip aslan sürülerini daha kolay def etmeye başlıyor. Diğer sürüler platonun dışında açlışla mücadele ederken bu sürü içeride semirdikçe güçleniyor güçlendikçe diğerlerini platodan kovuyor. Ancak burada da şöyle bir durum gerçekleşiyor; zaman ilerledikçe dışarıdan sürüye katılım olmadığı için genetik çeşitlilik azalıyor. Tür içindeki üreme sebebiyle genetik olarak aslanlar her nesilde zayıflamaya başlıyor. Ve zayıfladıkça avlanamıyor dengede tuttukları manda ve sığır populasyonu bu sebeple büyük artış gösteriyor. Ve sonunda yavruları için bir tehdit olan zayıf düşmüş aslan sürüsünü öldüryor.
Bu örnekte de görüldüğü gibi en güçlü olmak evrimsel avantaj sağlamaz. Evrimin en önemli kriteri adaptasyondur.
Bir kanatlı çekirge türü düşünün. Kanatlı çekirge türü içerisinde genetik bozukluktan dolayı kanatları olmayan ya da olsa dahi uçamayan çekirgeler de olduğunu varsayın. Uçamayan çekirgeler, kanatlı çekirgeler gibi göç edemeyip bulunduğu yerde hayatta kalmaya çalışırken, kanatlı çekirgeler göç esnasında fırtınaya yakalanıp tamamına yakını öldüğünde soyunu devam ettirenler, bulundukları ortamda yaşamaya uyum sağlayabilmiş, genetik olarak uçamayan çekirgeler olacaktır.
Başka bir örnek,
Afrikada etrafı yüksek kayalıklarla çevrili bir platoya hakim olan aslan sürüsünü düşünün. Bu bereketli platodaki antilopları, sığırları yiyerek güçleniyorlar. Bu büyük sürü, güçlendikçe kayaları dolaşarak platoya girmeye çalışan rakip aslan sürülerini daha kolay def etmeye başlıyor. Diğer sürüler platonun dışında açlışla mücadele ederken bu sürü içeride semirdikçe güçleniyor güçlendikçe diğerlerini platodan kovuyor. Ancak burada da şöyle bir durum gerçekleşiyor; zaman ilerledikçe dışarıdan sürüye katılım olmadığı için genetik çeşitlilik azalıyor. Tür içindeki üreme sebebiyle genetik olarak aslanlar her nesilde zayıflamaya başlıyor. Ve zayıfladıkça avlanamıyor dengede tuttukları manda ve sığır populasyonu bu sebeple büyük artış gösteriyor. Ve sonunda yavruları için bir tehdit olan zayıf düşmüş aslan sürüsünü öldüryor.
Bu örnekte de görüldüğü gibi en güçlü olmak evrimsel avantaj sağlamaz. Evrimin en önemli kriteri adaptasyondur.
0
Evrim ve engellilik dersen konunun ucu döner dolaşır Nazi Almanyasına dayanır. Bu konuları bir araştır istersen.
0
evrim ve engelliliğin nazi almanyası ile ilişkisi, güney afrika zebralalarının sosyal yaşantısının nur yerlitaş'la ilişkisi kadardır.
0
genetik geçişli hastalıklar engelliler ve akraba evlilikleri filetype:pdf
gugıla aynen kopi peyst
çıkan sonuçları tek tek incelemek
güzel sonuçlar gelmediyse, anahtar kelimeleri değiştirip başka başka kombinasyonlarla aramalar
gugıla aynen kopi peyst
çıkan sonuçları tek tek incelemek
güzel sonuçlar gelmediyse, anahtar kelimeleri değiştirip başka başka kombinasyonlarla aramalar
0
evrim mi? nasıl okulmuş o?
2014 türkiye'sinde hala evrim öğreten zındık okullar mı var?
tez yıkılıp imam hatip yapıla!
*çok emin olmamakla birlikte, genel mantık şu. anne babadan 1 bozuk, 1 düzgün gen gelirse. düzgün gen aktif oluyor. hastalık-engel ortaya çıkmıyor. bu yüzden oldukça farklı anne babadan gelen melezler genelde daha sağlm olurlar. vb.
2014 türkiye'sinde hala evrim öğreten zındık okullar mı var?
tez yıkılıp imam hatip yapıla!
*çok emin olmamakla birlikte, genel mantık şu. anne babadan 1 bozuk, 1 düzgün gen gelirse. düzgün gen aktif oluyor. hastalık-engel ortaya çıkmıyor. bu yüzden oldukça farklı anne babadan gelen melezler genelde daha sağlm olurlar. vb.
0
Evrimi anlarken, dinlerken, sanki dışarıdan üçüncü bir el kontrolünde gerçekleşiyormuş gibi yanlış bir algı oluşuyor.
"Adapte olanın hayatta kaldığı söyleniyor" tabrini anlamak için örnek:
Yaprak rengindeki böcek hayatta kalır, çünkü avcı kuş onu değil, farklı renktenini görür ve yer. O yüzden rengi yaprak ile uyumlu olanlar kalır, çoğalır, neslini devam ettirir.
"Güçlü genin aktarıldığı söyleniyor" tabiri için de hemem hemen aynı örnek geçerli. Koşabilmek güçlü gen, koşamamak zayıf gen olarak varsayalım. Tabii ki koşanın hayatta kalma şansı arttığı için neslini devam ettirebiliyor; yani sonralara aktarabiliyor.
Ödevini yapmadan önce Richard Dawkins'in şu serisini kesinlikle izle, ödevinde yardımcı olacağı gibi ufkunu açacaktır.
youtu.be
Sonrasında da yine Dawkins'in Gen Bencildir'ini okumanı şiddetle öneririm.
"Adapte olanın hayatta kaldığı söyleniyor" tabrini anlamak için örnek:
Yaprak rengindeki böcek hayatta kalır, çünkü avcı kuş onu değil, farklı renktenini görür ve yer. O yüzden rengi yaprak ile uyumlu olanlar kalır, çoğalır, neslini devam ettirir.
"Güçlü genin aktarıldığı söyleniyor" tabiri için de hemem hemen aynı örnek geçerli. Koşabilmek güçlü gen, koşamamak zayıf gen olarak varsayalım. Tabii ki koşanın hayatta kalma şansı arttığı için neslini devam ettirebiliyor; yani sonralara aktarabiliyor.
Ödevini yapmadan önce Richard Dawkins'in şu serisini kesinlikle izle, ödevinde yardımcı olacağı gibi ufkunu açacaktır.
youtu.be
Sonrasında da yine Dawkins'in Gen Bencildir'ini okumanı şiddetle öneririm.
0
ön kabuller yanlış olursa sonlara doğru tıkanır bu ödev. herkes bildiğini yazacaktır. ben de yazayım. sen seç beğen ayıkla.
evrim ilk eşleyicilerin üreme kabiliyletlerini arttıracak yollara yönelmesiyle başlayan kör bir süreç ve halen daha devam ediyor. temelde bir silahlanma yarışından ibaret. burada bireyler diğer türlerin bireyleriyle ve kendi türünden bireylerle, yakın üyeleri dahil, eşleri dahil, hemcins ve karşı cinsleri dahil her ortakla rekabet halindeler. ortaklar çünkü bir dişiye üremek için, bir grup arkadaşı hemcinse sosyal işbirliği için, bir yavruya da %50 kendi genlerini taşıdığı için muhtaç.
engelli bir bireyin, çok düşeş bir durumu yoksa, engelinin her daim ona karşı çalışacak bir seçilim faktörü olarak muhasebe defterine sürekli eksi hanesinde katkı sağlaması acı bir gerçek.
çok az durumda engellilik avantajlı da olabilir. misal renk körlüğü gece görüşünde dikkati belirgin olarak arttırır. renk körü bireyler gece körlüğündan mustarip değillerse, renk körü olmayan bireylere karşı bir miktar daha avatajlıdırlar ayrıntıyı seçmek konusunda. bir tür, gece yaşamaya adapte olmak zorunda kalırsa renk körlüğü bir eksi olmaktan çıkar. avantaja dönüşür yani.
evrim tuhaf yollardan çalışır. anlamak için tümden gelip hipotezler üretmek gerektiğinden eğlenceli olmakla beraber, lamarckçıık, lysenkoculuk, tür seçilimi vs vs bir çok hipotez ya da hipotezler bütününü çöpe atmak icap etti zaman zaman. (bunların bazısı hala tartışmalıdır gerçi).
evrim bireyin değil, türün değil, iyice indirgendiğide tek bir genin değil, gen takımlarının seçimesidir. mayoz bölünme (ve mutasyonlar) sağ olsun, önemli genlerimiz bir aradayken ayrılabilir, daha iyi ya da daha kötü kombinasyonlara dönüşüp başımıza beklenmedik sürprizler açabilir. talihsiz bir engelli bireyde, pek çok genetik olarak sorunlu bilgi çocuğa aktarılabilir mesela ama iki engelliden, mesela ikisi de sağır olan anne babanı son derece iyi işiten çocuklar da doğabilir.
ciddi kromozom hastalıklarında, mesela down sendromunda ise fazladan bir kromozom sahibi olan yavru, kendisi gibi bir down sendromluyla çocuk yaparsa, doğacak torun down sendromlu en iyi ihtimalle 1/4 ihtimal (0.25) sağlıklı olabilecektir. (galiba bundan da az aslında.)
şimdi bu durumda engellilere, vahşi doğada toplayıcı-avcı olarak yaşayan atalarımızın engelli çocuklarına sunamayacağı bir lüksü sunabiliyoruz. hayatta kalma şansını! aman ne güzel di mi?
bundan sonrası spekülasyon. iş kürtaja gidiyor, öjeniye gidiyor, hitler rejimide öldürülen sakatlara gidiyor. bu konulara girmek ister misin?
sıkıntılı biraz. toplum şu an engelli bireylerin yaşaması karşılığı onlara katlanıyor. onların durumlarını iyileştiremediği gibi tıbbın çaresiz olduğu ağır vakalarda bireyi yalnızlaştırarak ve bir eş, hayat arkadaşı, sevgili edinmesini sağlayacak ortamlar oluşturmadan bu topluluğu baskı altında tutuyor.
bazı aileler topal kızı kör oğlana alarak bunun üstesinden geliyor falan.. derken toplumun dirliği sürüyor. açıkçası henü bir medeniyet değiliz. bunu yan odalarda misafirlerden gizlenen yatalak çocuklara, otobüste acımayla baktığımız spastik çocuğun elinden tutan babasına, uzun zamandır gömediğimiz zeka engelli amca kızı hale ablaya falan sorsak cevap alabilir miyiz bilmiyorum ama gerçekçi bakarsak hala bu soruna çözüm bulabilmiş değiliz. sik gibi bir medeniyetimiz var.
şimdi şu son satırda, kısa bir soru, bu yazı bi işine yaradı mı? [e]vet/[h]ayır?
evrim ilk eşleyicilerin üreme kabiliyletlerini arttıracak yollara yönelmesiyle başlayan kör bir süreç ve halen daha devam ediyor. temelde bir silahlanma yarışından ibaret. burada bireyler diğer türlerin bireyleriyle ve kendi türünden bireylerle, yakın üyeleri dahil, eşleri dahil, hemcins ve karşı cinsleri dahil her ortakla rekabet halindeler. ortaklar çünkü bir dişiye üremek için, bir grup arkadaşı hemcinse sosyal işbirliği için, bir yavruya da %50 kendi genlerini taşıdığı için muhtaç.
engelli bir bireyin, çok düşeş bir durumu yoksa, engelinin her daim ona karşı çalışacak bir seçilim faktörü olarak muhasebe defterine sürekli eksi hanesinde katkı sağlaması acı bir gerçek.
çok az durumda engellilik avantajlı da olabilir. misal renk körlüğü gece görüşünde dikkati belirgin olarak arttırır. renk körü bireyler gece körlüğündan mustarip değillerse, renk körü olmayan bireylere karşı bir miktar daha avatajlıdırlar ayrıntıyı seçmek konusunda. bir tür, gece yaşamaya adapte olmak zorunda kalırsa renk körlüğü bir eksi olmaktan çıkar. avantaja dönüşür yani.
evrim tuhaf yollardan çalışır. anlamak için tümden gelip hipotezler üretmek gerektiğinden eğlenceli olmakla beraber, lamarckçıık, lysenkoculuk, tür seçilimi vs vs bir çok hipotez ya da hipotezler bütününü çöpe atmak icap etti zaman zaman. (bunların bazısı hala tartışmalıdır gerçi).
evrim bireyin değil, türün değil, iyice indirgendiğide tek bir genin değil, gen takımlarının seçimesidir. mayoz bölünme (ve mutasyonlar) sağ olsun, önemli genlerimiz bir aradayken ayrılabilir, daha iyi ya da daha kötü kombinasyonlara dönüşüp başımıza beklenmedik sürprizler açabilir. talihsiz bir engelli bireyde, pek çok genetik olarak sorunlu bilgi çocuğa aktarılabilir mesela ama iki engelliden, mesela ikisi de sağır olan anne babanı son derece iyi işiten çocuklar da doğabilir.
ciddi kromozom hastalıklarında, mesela down sendromunda ise fazladan bir kromozom sahibi olan yavru, kendisi gibi bir down sendromluyla çocuk yaparsa, doğacak torun down sendromlu en iyi ihtimalle 1/4 ihtimal (0.25) sağlıklı olabilecektir. (galiba bundan da az aslında.)
şimdi bu durumda engellilere, vahşi doğada toplayıcı-avcı olarak yaşayan atalarımızın engelli çocuklarına sunamayacağı bir lüksü sunabiliyoruz. hayatta kalma şansını! aman ne güzel di mi?
bundan sonrası spekülasyon. iş kürtaja gidiyor, öjeniye gidiyor, hitler rejimide öldürülen sakatlara gidiyor. bu konulara girmek ister misin?
sıkıntılı biraz. toplum şu an engelli bireylerin yaşaması karşılığı onlara katlanıyor. onların durumlarını iyileştiremediği gibi tıbbın çaresiz olduğu ağır vakalarda bireyi yalnızlaştırarak ve bir eş, hayat arkadaşı, sevgili edinmesini sağlayacak ortamlar oluşturmadan bu topluluğu baskı altında tutuyor.
bazı aileler topal kızı kör oğlana alarak bunun üstesinden geliyor falan.. derken toplumun dirliği sürüyor. açıkçası henü bir medeniyet değiliz. bunu yan odalarda misafirlerden gizlenen yatalak çocuklara, otobüste acımayla baktığımız spastik çocuğun elinden tutan babasına, uzun zamandır gömediğimiz zeka engelli amca kızı hale ablaya falan sorsak cevap alabilir miyiz bilmiyorum ama gerçekçi bakarsak hala bu soruna çözüm bulabilmiş değiliz. sik gibi bir medeniyetimiz var.
şimdi şu son satırda, kısa bir soru, bu yazı bi işine yaradı mı? [e]vet/[h]ayır?
0
Nazi Almanyasında gen havuzunu temizlemek için engelli bireyler toplama kamplarına gönderilmişti. Aynı zamanda arı ırkın çoğalması sağlamak için üreme programıları vardı. Literatürde bunun uygulamaların yeni nesillerin üzerindeki etkisini inceleyen araştırmalar bulabilirsin diye düşünmüştüm. Ama arkadaşın biri sağolsun Nur Yerlitaş'a bağlamış konuyu.
0
siradisi00
şimdi biz nükleer santral yaptırınca uranyum'u neden dışardan almak zorundayız? ülkemizde uranyum yatakları var yazıyor nette. ayrıca toryum falan da varmış. dışa bağımlılık neden devam edecek deniyor?
şimdi biz nükleer santral yaptırınca uranyum'u neden dışardan almak zorundayız? ülkemizde uranyum yatakları var yazıyor nette. ayrıca toryum falan da varmış. dışa bağımlılık neden devam edecek deniyor?
0
Bunları çıkaracak ekipman olmayabilir, çıkarması da bazen çok fazla maliyetli olabiliyor. Ayrıca bunları çıkarmak da belli oranda kirliliğe neden oluyor diye biliyorum.
0
bu işler unun var mı şekerin var mı helva yapsana şeklinde değil. bir hammaddeyi çıkarmak, kullanıma hazır hale getirmek ayrı bir teknoloji. bu teknolojiyi de, aa siz de nükleer santral mi yapıyorsunuz, bak böyle çıkarıcaksın böyle işleyeceksin diye paylaşmıyorlar. bu teknolojiyi geliştirmek arge ye para yatırmak hem uzun yıllar beklemeyi gerektirir hem de maliyetli olur.
0
uranyumu gaz bileşik haline getiriyorlar. bir ayırıcıda geniş bir hacim içine veriyorlar. içindeki nötronu fazla uranyum yavaş kalıyor. bu fala nötonluları böyle devir ettirip ayıklaya ayıklaya saflaştırıyorlar. belli bir saflığın altındakiler nükleer yakıt, epeyce saf olmayanlar ise silah hammaddesi olamıyor.
ve bütün bu proses, çoooook pahalı. ayrıca alayhte anlaşmalar var. zamanında silahlanan denyo ülkeler yeni birilerinin bu güce ulaşmasını her zaman kabul etmeyebilirler. sonra nükleer lobisi falan, uğraş dur.
ve bütün bu proses, çoooook pahalı. ayrıca alayhte anlaşmalar var. zamanında silahlanan denyo ülkeler yeni birilerinin bu güce ulaşmasını her zaman kabul etmeyebilirler. sonra nükleer lobisi falan, uğraş dur.
0
Lusid*
birini ilk gördüğümüzde değişik şeyler hissederiz ya, o an sadece tipi hoşumuza gittiği için mi bir şeyler hissediyoruz başka bir şeyler de mi var ?
birini ilk gördüğümüzde değişik şeyler hissederiz ya, o an sadece tipi hoşumuza gittiği için mi bir şeyler hissediyoruz başka bir şeyler de mi var ?
0
hım. zor soru.
tipini çok beğenmesen de değişik bişi olabiliyo hoşlanabiliyosun. o anki kimyanla alakalı bence.
tipini çok beğenmesen de değişik bişi olabiliyo hoşlanabiliyosun. o anki kimyanla alakalı bence.
0
İlişkide elektrik alan teorisini duymadın galiba. Teslanın notlarında bile varmış. Öyle diyolla..
0
olay cinsel dürtü. aşk, etkilenme, elektrik alma gibi tuhaf kelimeler koymuşuz adını.
0
somatik imleç hipotezi!
etkilenmiyorsun. mimliyorsun. gerisinin icabına hormonlar bakıyor.
etkilenmiyorsun. mimliyorsun. gerisinin icabına hormonlar bakıyor.
0
bunu tek bir kıstasa bağlamak doğru değil. dış görünüşü, size karşı tavrı, konuşması. hepsi birer parça önemli.
0
hafiften düşünürse aslında o kişiyle sevişmek istediğini anlar insan.
0
Ilk gordugumuzde diyorsun, yani onu henüz tanimazken tamamen sekilsel olarak hoslaniyor insanlar. Zaten daha sonraki asamalar da bu sekilsel cekim temelinde gerçekleşiyor. Dışını begenip içini de tanima levelına geciliyor. Geciyorlar. :>
0
hoşlanılan kişiyi görünce
"şununla yatakta yuvarlansam, yalasam yutsam"
"bununla sevişmesi de ne zevkli olur"
"şurasını koklasam-mıncırsam-görsem... (5 duyu) mahiyeti nedir acaba"
"iyi si*iş"
gibi düşünceler geçiyor kafadan, insanlar bunu açık açık söyleyemedikleri için de ay şurasına aşık oldum ay bu özelliği beni çıldırttı falan diye saçmalayıp duruyorlar.
"şununla yatakta yuvarlansam, yalasam yutsam"
"bununla sevişmesi de ne zevkli olur"
"şurasını koklasam-mıncırsam-görsem... (5 duyu) mahiyeti nedir acaba"
"iyi si*iş"
gibi düşünceler geçiyor kafadan, insanlar bunu açık açık söyleyemedikleri için de ay şurasına aşık oldum ay bu özelliği beni çıldırttı falan diye saçmalayıp duruyorlar.
0
ne biçim hoşlanıyosunuz siz lan, yok yatakta parande atmalar falan nerden geliyo aklınıza öyle şeyler? hoşlanmak çok basit bişi ya, o anda sadece karşındakine odaklanırsın kendine değil. o hoşlanma değil arzulamadır beyler apayrı bişi.
0
beyin bilinç altında üremeye en yatkın karşı cinsi onaylıyor ve hoşlantı-aşk-sevgi her neyse işte onaylıyor ve aşık oluyorsun hepsi bu.
0
bir arkadaş dediydi bilinç altımızda genlerimize en uygun olacak kombinasyonu arıyormuşuz aslında ne derece doğrudur bilemem tabi
0
benim aşk başlığımdaki bilimsel yazımı oku. iki tane var. biri edebi ağırlıklı biri bilimsel. orda var bu sorunun cevabı.
0
biri seks değil demiş.
temelinde seks yatıyor bu işin. sevişmek istemediğin biriyle aşk yaşanır mı?
temelinde seks yatıyor bu işin. sevişmek istemediğin biriyle aşk yaşanır mı?
0
Temelinde seks yatar, bu bilimsel bir gercek. En azindan suan icin. Seks degili de nereden cikardiniz?
Bana sorarsan kesinlesmis birsey yok ama bir takim deneylerle bircok bulgu var.
Feromon deyip isin icinden cikabilecegimiz kadar basit bir konu degil.
Benim merak ettigim bir konu: (git: 841528) Yeterli olmasa da kendimde ogrendigimi ve dusundugumu yazdim.
Ayrica:
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
Bana sorarsan kesinlesmis birsey yok ama bir takim deneylerle bircok bulgu var.
Feromon deyip isin icinden cikabilecegimiz kadar basit bir konu degil.
Benim merak ettigim bir konu: (git: 841528) Yeterli olmasa da kendimde ogrendigimi ve dusundugumu yazdim.
Ayrica:
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
0
Yüzyıllardır olan bir şey ve insanların bilnçaltı artık programlanmış. Yani bir nevi empoze ediliyor birinden hoşlanamk, sevmek, seks yapmak. Hayatın en büyük amaçlarındanmış gibi, zorunlulukmuş gibi. hissettirliyor.
0
lemmiwinks
dün ekşi duyuru mesaj bildirim uzantısını duyurmuştum: (git: 865682)aynı uzantının kodunu değiştirip ekşi sözlük'e uyarladım. o da şurda: (bkz: ekşi sözlük mesajlar/1)iki uzantının da kaynak kodu github'da mevcut.nasıl, olmuş mu? yorumlarınızı beklerim.not: herkesin şifresi benim olacak. :P
dün ekşi duyuru mesaj bildirim uzantısını duyurmuştum: (git: 865682)
aynı uzantının kodunu değiştirip ekşi sözlük'e uyarladım. o da şurda: (bkz: ekşi sözlük mesajlar/1)
iki uzantının da kaynak kodu github'da mevcut.
nasıl, olmuş mu? yorumlarınızı beklerim.
not: herkesin şifresi benim olacak. :P
aynı uzantının kodunu değiştirip ekşi sözlük'e uyarladım. o da şurda: (bkz: ekşi sözlük mesajlar/1)
iki uzantının da kaynak kodu github'da mevcut.
nasıl, olmuş mu? yorumlarınızı beklerim.
not: herkesin şifresi benim olacak. :P
0
kodlara şimdi baktım. işlevsel olarak benim pek işime yaramaz. fakat bi şeyler üretmek, kod yazmak, ürettiğin bi şeylerin son kullanıcıya sunmak zevkli şeyler. eline sağlık.
0
logoyu kullaniyorsun ya, iyicene siliklestir logoyu, disabled gibi dursun, mesaj gelince orjinal renginde olsun.
0
oddyseus
evet duyurudaşlarım, psikolojik tahlile bol bol yer vereninden olsun. ahan da tam şimdi siparişini vereceğim arasından bi tanesini seçip.ya da roman olmasın dicekseniz "ben bu kitabı okuyana kadar cahilmişim ya la" dediklerinizi de alabilirim.
evet duyurudaşlarım, psikolojik tahlile bol bol yer vereninden olsun. ahan da tam şimdi siparişini vereceğim arasından bi tanesini seçip.
ya da roman olmasın dicekseniz "ben bu kitabı okuyana kadar cahilmişim ya la" dediklerinizi de alabilirim.
ya da roman olmasın dicekseniz "ben bu kitabı okuyana kadar cahilmişim ya la" dediklerinizi de alabilirim.
0
murathan mungan kitapları (özellikleri denemeleri çok ufuk açıcıdır)
227 sayfa'yı, hayat atölyesi'ni, kullanılmış biletler'i okurken sık sık ''çok cahilmişim'' diye hayıflanmışımdır.
227 sayfa'yı, hayat atölyesi'ni, kullanılmış biletler'i okurken sık sık ''çok cahilmişim'' diye hayıflanmışımdır.
0
iki tane masal söyliycem:
1. Ağustos böceği ile karınca masalı
2. Tavşanla kaplumbağa masalı
Bunları internetten bulup oku, anla, içselleştir ve hayatının her planına uygula. Hayatın tamamen değişir.
1. Ağustos böceği ile karınca masalı
2. Tavşanla kaplumbağa masalı
Bunları internetten bulup oku, anla, içselleştir ve hayatının her planına uygula. Hayatın tamamen değişir.
0
O kadar da hayat değiştirir mi bilmiyorum da iyi kitaptır,
Victor E. Frankl - insanın anlam arayışı (logoterapi diye arat guugılda)
Victor E. Frankl - insanın anlam arayışı (logoterapi diye arat guugılda)
0
Hayatını değiştirecek başka bişey daha söyliycem:
Her akşam, ertesi gün yapacağın 3 şey belirle. Ertesi gün iki elin kanda olsa da, o 3 şeyi erteleme ve mutlaka yap.
1 sene sonra kat etmiş olduğun mesafeye inanamayacaksın.
Her akşam, ertesi gün yapacağın 3 şey belirle. Ertesi gün iki elin kanda olsa da, o 3 şeyi erteleme ve mutlaka yap.
1 sene sonra kat etmiş olduğun mesafeye inanamayacaksın.
0
greatviolinist
Leonard CohenTom waitsDavid bowiexyztabcx=?y=?z=?t=?a=?b=?c=?
Leonard Cohen
Tom waits
David bowie
x
y
z
t
a
b
c
x=?
y=?
z=?
t=?
a=?
b=?
c=?
Tom waits
David bowie
x
y
z
t
a
b
c
x=?
y=?
z=?
t=?
a=?
b=?
c=?
0
x=bob dylan
y=neil young
z=chris rea
t=elton john
a=eric clapton
b=rick astley
c=russell simins
d=the connells
e=jeff buckley
f=charles aznavour
g=jacques brel
y=neil young
z=chris rea
t=elton john
a=eric clapton
b=rick astley
c=russell simins
d=the connells
e=jeff buckley
f=charles aznavour
g=jacques brel
0
gkn
tamam olm ben de işiyorum pisuvara ama, bi şeyi asla anlamıyorum. Bak sağa sola pisuvarın tepesine falan sıçratabiliyorsunuz, onu anlıyorum. Ama pisuvarın önüne, tam ayağımızı bastığımız yere nasıl sıçratıyorsunuz anlamıyorum. İşerken mi çekiyorsunuz olm ne yapıyorsunuz?Her seferinde ayağımı o pisli
tamam olm ben de işiyorum pisuvara ama, bi şeyi asla anlamıyorum.
Bak sağa sola pisuvarın tepesine falan sıçratabiliyorsunuz, onu anlıyorum. Ama pisuvarın önüne, tam ayağımızı bastığımız yere nasıl sıçratıyorsunuz anlamıyorum. İşerken mi çekiyorsunuz olm ne yapıyorsunuz?
Her seferinde ayağımı o pisliğe basmayayım diye, bir metre geride durmak zorunda kalıyorum. İşerken eziyet çekiyorum, montla sıçmaktan beter bişey bu.
He soru ne diyenlere?
Bi insan pisuvara işerken yere nasıl ve neden sıçratır?
Bu pis soru için kusura bakmayın sadece merak ettim.
Hadi iyi geceler.
Bak sağa sola pisuvarın tepesine falan sıçratabiliyorsunuz, onu anlıyorum. Ama pisuvarın önüne, tam ayağımızı bastığımız yere nasıl sıçratıyorsunuz anlamıyorum. İşerken mi çekiyorsunuz olm ne yapıyorsunuz?
Her seferinde ayağımı o pisliğe basmayayım diye, bir metre geride durmak zorunda kalıyorum. İşerken eziyet çekiyorum, montla sıçmaktan beter bişey bu.
He soru ne diyenlere?
Bi insan pisuvara işerken yere nasıl ve neden sıçratır?
Bu pis soru için kusura bakmayın sadece merak ettim.
Hadi iyi geceler.
0
ya basıncı tam veremedikleri için yere bir kaç damla damlatıyorlar yada çiş bittikten sonra sallama işini pisuvarın içine değilde dışına yapıyorlar lkfasdfdsf
0
benimde dikkatimi cekmisti kardes, ama gittim gordum dunyanın her yerinde var bu ibnelerden sadece turkiyeye ozgu degil. ayarsız basıncsız gundiler.
0
alkollü mekanlarda tavanda bile görsen şaşırma. ayrıca bu meretler sık sık bozulur ve alttan kaçırır. garsonlar falan da bunu kolay kolay temizlemez. son olarak bizim mal millet iyice sallamadan zart diye kiloda koyup ortamı terketme derdinde olduğundan bir kısmı aşağılara dökülebiliyor.
0
orayı hepimiz kontrol ediyoruz. eğer bir damla varsa mecbur geri gidiyoruz. son safhada bizden de damlayabiliyor. damlaya damlaya göl oluyor. kümülatif bi olay yani.
ilk damlayı prostatlı bi abimiz falan atıyor muhtemelen.
ilk damlayı prostatlı bi abimiz falan atıyor muhtemelen.
0
soruna cevabı kendin vermişsin zaten.
"Her seferinde ayağımı o pisliğe basmayayım diye, bir metre geride durmak zorunda kalıyorum."
en başta biri ne kadar sallarsan sallamamış, yere damlatmış. ondan sonrakilerin hepsi ona basmamak için bir metre geride durduğu için bitiş anında sonunu yere işemiş. muhtemelen sen de yere işiyorsun bir metre geride durarak.
"Her seferinde ayağımı o pisliğe basmayayım diye, bir metre geride durmak zorunda kalıyorum."
en başta biri ne kadar sallarsan sallamamış, yere damlatmış. ondan sonrakilerin hepsi ona basmamak için bir metre geride durduğu için bitiş anında sonunu yere işemiş. muhtemelen sen de yere işiyorsun bir metre geride durarak.
0
@kibritsuyu,
Doğru ben de geri çekiliyorum, ama yere damlatmıyorum. Sadece ayaklarım geride ve arası açık kalmış oluyor.
Doğru ben de geri çekiliyorum, ama yere damlatmıyorum. Sadece ayaklarım geride ve arası açık kalmış oluyor.
0
tamam işte sen damlatmıyor olabilirsin de o dediğin yere damlamasının sebebi bu. bir metre geride duranlar. sen damlatmıyorsun, senden önce giren damlatıyor. kendi evi değil ya nasıl olsa.
0
daha büyük bi sorun var, o pisuvara taşaklarını sürterek kıllarını oraya bırakanlar kimler? kendilerini açıklasınlar, burda hemen günah çıkarma yapalım ve bunu bi daha yapmamalarını sağlayalım. lütfen..
0
@t joe,
hay yaşa birader. İkinci merak ettiğim soru da buydu.
Şu çiş damlatanlar ve kıl dökenleri bi şekilde ayrıştırıp, pisuvara işeme eğitimi vermek lazım.
hay yaşa birader. İkinci merak ettiğim soru da buydu.
Şu çiş damlatanlar ve kıl dökenleri bi şekilde ayrıştırıp, pisuvara işeme eğitimi vermek lazım.
0
selam! bu taşak kılı bırakanlar konusunda benim bir fikrim var; ben evde tek başıma kullandığım klozetin mermerinde de taşak kılı görüyorum. eğer evime biri girip klozetime taşaklarını sürtmüyorsa, ben de kapağı kaldırarak işediğimden ve kapak inikken hiç oturmadığımdan şöyle bir çıkarıma varmıştım: o kıllar bızdığı çıkarırken dökülüyor hacı. başka bir açıklaması olamaz. kim sürter lan taşşağını umumi helaya!?
0
